Önce polisiye ağırlıklı olacakmış izlenimi vererek yayın hayatına başlayan ama zamanla daha çok aşk kısmına ağırlık verilen ve dün gece yayınlanan sezon finaliyle de seyircisini şoka sokan, başarılı yapım Kara Para Aşk'ı analiz edeceğim bugün de...
Daha ilk bölümünü seyrettiğimde, farklı ve merak uyandırıcı hikayesi nedeniyle beni içine çeken bir yapım oldu aslında. Bunun yanında karakterlere gerçekten uyan oyuncular seçilmiş olması, dizinin gerçekçiliğini kesinlikle sorgulatmamakta. Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek'in başrolleri paylaştığı yapımda, Nebahat Çehre, Erkan Can, Burak Tamdoğan gibi usta oyuncular da boy gösteriyor... İlk defa kötü adam rolüyle izlediğimiz Erkan Can ise bize sadece komedide usta olmadığını çok güzel kanıtlamış durumda. Aslında, daha önce de dram ağırlıklı rollerde oynamıştı ama bu Tayyar tam bir sayko malumunuz...
Hikayesi ve Kurgunun Odak Noktası
Dizinin hikayesi, Ahmet Denizer'in (Aytaç Arman) arabasında, yanında Van'da polis memurluğu yapan Ömer (Engin Akyürek) komiserin nişanlısı olan Sibel'le birlikte ölü olarak bulunmasıyla başladı tam olarak. Birinci bölümde ve dizinin ilerleyen bölümlerindeki tek odak noktası buydu... Hikayenin tamamı da bu sahne üzerine kurgulanmıştı. Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat'ın kaleme aldığı senaryo, her an değişebilen; acı, dram ve komediyi içinde barındıran yapısıyla gerçekten sizi etkiliyor. Bir sahnede gülerken, bir sonraki sahnede yaşanan olay sebebiyle şoka girebiliyorsunuz... Uzun yıllardır, içeriğinde yer aldığı yapımlar beni cezbetmediği için izlemediğim ATV'yi tekrar izlememe vesile olması bile benim için ayrı bir olay diyebilirim. Zira, diğer birçok kanalda izleyecek bir şey bulabilirken ATV'de izleyecek hiç bir şey bulamıyordum-ki Kara Para Aşk dışında halen izleyecek bir şey yok bana göre kanalda-...
Dizinin özellikle üzerinde durduğu; "Ahmet Denizer ve Sibel'i kim öldürdü?" sorusuna sezon finalinde cevap vererek, bir daha ki sezonu dört gözle beklememizi sağlayacak bir bölümdü dün akşam yayınlanan... Uzun zamandır üzeri örtülmeye çalışılan bu cinayette, özellikle Ömer'in (Engin Akyürek) abisi Hüseyin'in (Burak Tamdoğan) hareketleri, kardeşini düşünüyormuş imajı çizmesi ve tüm dosya kapatma engellemelerinin sebebi olarak emniyet amirinin gösterilmesi, onunla ilgili hiç bir kuşkuya mahal bırakmamıştı. Sonuçta amirinin istediklerini yapmak zorunda olan bir komiserdi ve senaryo işleyişinde çizilen imajıyla da, ondan herhangi bir kötülük beklenemezdi. Biz sürekli "katil kim olabilir?", "acaba elmaslar nerededir?" soruları sorarken kendi kendimize, senaristlerin bizi ters köşeye yatırmasından bu kadar keyif duyacağımsa kesinlikle aklıma gelmezdi!..
İşte Katil!
Bir flashbackle, malum ölüm tarihine dönüldüğünde, hemen; "sonunda katil kim öğreneceğiz" dedim... Doğru da çıkmıştı tahminim, katili öğrenmiştik ama kim olduğunu görünce de ağız bir karış açık, ayran budalası gibi kalmıştım öyle...
Aslında sezon finalinin başından beri Hüseyin'de daha önceki bölümlerde sezilmeyen ölçüde değişimler, özellikle cinayeti birinin üzerine yıkmaya çalışıyormuş imajı ve karısının yirmi bin liralık bir banka cüzdanı bulması vs. artık onun da işin içinde olduğu izlenimini uyandırıyordu. "Bunu da kafalamışlar ama yirmi bin liraya mı?" diye söylenirken; olayın bambaşka olduğunun ortaya bir bir dökülmesi karşısında açıkçası hayretler içerisinde kaldım. Bu nasıl bir senaryo akıcılığı ve sürprizden sürprize kondurmaktır?.. Meğersem bizim babacan Hüseyin, katilin ta kendisiymiş!.. Elmasları da, evdeki güvercin kümesindeki bir saksının dibinde saklıyormuş!.. Onca zaman Metin'in (Saygın Soysal) günahını boşuna almıştım... Ben yüzü belirinceye kadar, halen cinayetleri işleyenin Metin olduğunu düşünmekteydim...
Elif (Tuba Büyüküstün) onları bulmak için uğraşırken ve bu uğurda, evlerini, holdinglerini kısaca her şeylerini kaybetmek üzereyken Denizer'ler, onca zamandır bir güvercin kümesinde saklıymış mücevherler... Elif''in sırf bu elmaslar yüzünden kardeşinin (Nilüfer - Bestemsu Özdemir) kaçırıldığı ve suç işleyerek kara para aklamak zorunda kaldığını düşününce, Hüseyin'e sinir olmamak elde değil!..
Değişik Bir Aşk...
Elif ve Ömer'in aşkına da biraz değinelim... Aslında birkaç bölümdür ayyuka çıkmıştı birbirlerinden artık hoşlandıkları ama özellikle bir önceki bölümde, Sibel'in kara para aklayan bir kurye olduğunu öğrenmesi ardından Ömer'in, Elif'e bakış açısı da tümden değişmeye başlamıştı. Tam her şey yoluna girecek, sevgili olacaklar derken araya giren Bahar (Tuvana Türkay) yüzündense, bu aşk yarım kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydı... Zira, tek emeli elmasları elde etmek ve bu uğurda sevgilisi Levent'i (Emre Kızılırmak) olağanüstü mide genişliğiyle Elif'le çıkmaya ikna edecek kadar gözleri kör olan Bahar, klasik zengin kız fakir oğlan replikleriyle Ömer'in beynini yıkamış ve emeline ulaşmıştı...
Tabi bu ulaşım, trafiği sıkışık ve tek şeritli yoldan ilerlemekteydi. Elif ve Ömer'in dört şeritli yolda önü açık seyreden aşklarına mani olması da beklenemezdi. Nitekim, bir gün sonrasında Ömer ve Elif birbirlerine kavuşmuş ve mutlu mesut takılmaktaydılar... Tabi bu arada Bahar'ın sevdiceği(!), Levent'te aşık oldu Elif'e ve Ömer'e kaptırınca onu çılgınlara döndü. İstifasını verip şirketten ayrıldı, o derece. Bizim saf Bahar'da hala elmasların peşinde koştursun işte... Aralarında saklı ya da gizli bir şeyin kalmamasını isteyen Ömer'e, Elif şantajlar nedeniyle kara para akladığını söylemekte kararlıydı ve sonunda, karşı karşıya geldiklerinde olan her şeyi tüm açıklığıyla anlatması ve korksa bile aşkının önüne geçmeyen sadakatiyle, bu performans göz doldurmuştu... Ömer tabi şoklarda. Bu çocuğun annesinin, kurye bir sevdiceği varmış da, kadın ona varmayıp Ömer'in babasına varınca adam ah mı etmiş bilinmez; Ömer'in kaderi, kuryecilik sektörüne gönül vermiş isimlere yeşil ışık yakıyordu hep(!)... Tamam ciddi olalım!. Bu komik bile değil!.. Bu aşk bitmez de, gelecek sezon bu konu üzerinden yürüyecek, flörtözlüklerin oldukça sancılı geçeceği oldukça gerçek...
Ah Deli Kadın!
Bu arada, kafayı yiyen Aslı (Hazal Türasen) karnındaki çocuğunu aldırdığı için girdiği sinir krizi sonrasında, annesi Zerrin'i (Nebahat Çehre) itmek suretiyle kafasını yardı son sahnelerde... Bu kadın nasıl deli oynuyor yahu... Hem deliyi oynuyor, hem de deli oynuyor... Bu kadar gerçekçi mi olur, o gıcıklıklar, şirretlikler!..
Nebahat Çehre ölmez de, umarım Aşk-ı Memnu'nun finalinde olduğu gibi ağzı burnu ayrı bir yerde de kalmaz diliyorum. Kadının güzelliğiyle oynamayın ey senaristler!..
Aslında, değineceğim çok nokta var ama destan yazdım yine. Sizde sıkılmaya başladınız tabi okumaktan. "Bitse de gitsek" modundasınız... Hatta bu satırları okumayan bir çoğu çok önceden sayfadan uzaklamış bile olabilir(!).. Sonuç olarak, çok başarılı bir yapıma ve izlemekten keyif alınan bir senaryoya sahip Kara Para Aşk... Senaristleri "Kara"ya takıntılı mıdır bilinmez... Yazdıkları son dizilerin hepsinde bir Kara'dır gidiyor; Kara Para Aşk, Karagül, Karadayı... Bir sonraki dizileri içinse önerim hemen hazır ve herkesin bir dönem sık sık karşı karşıya geldiği ismiyle müsemma; Kara Fatma!. Reyting rekoru kırar mı bilmem ama maksat, istikrar sürsün...
Dizinin bir dahaki sezon, özellikle Hüseyin üzerinden gelişecek senaryosu ve karakterlerin her daim sergileyecekleri gerçekçi oyunculuklarıyla, Kara Para Aşk kaçmaz. Siz de kaçırmayın...
Sevgilerimle...
Beklenen Kral
twitter.com/BeklenenKral
BeklenenKral@gmail.com
Hikayesi ve Kurgunun Odak Noktası
Dizinin hikayesi, Ahmet Denizer'in (Aytaç Arman) arabasında, yanında Van'da polis memurluğu yapan Ömer (Engin Akyürek) komiserin nişanlısı olan Sibel'le birlikte ölü olarak bulunmasıyla başladı tam olarak. Birinci bölümde ve dizinin ilerleyen bölümlerindeki tek odak noktası buydu... Hikayenin tamamı da bu sahne üzerine kurgulanmıştı. Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat'ın kaleme aldığı senaryo, her an değişebilen; acı, dram ve komediyi içinde barındıran yapısıyla gerçekten sizi etkiliyor. Bir sahnede gülerken, bir sonraki sahnede yaşanan olay sebebiyle şoka girebiliyorsunuz... Uzun yıllardır, içeriğinde yer aldığı yapımlar beni cezbetmediği için izlemediğim ATV'yi tekrar izlememe vesile olması bile benim için ayrı bir olay diyebilirim. Zira, diğer birçok kanalda izleyecek bir şey bulabilirken ATV'de izleyecek hiç bir şey bulamıyordum-ki Kara Para Aşk dışında halen izleyecek bir şey yok bana göre kanalda-...
Dizinin özellikle üzerinde durduğu; "Ahmet Denizer ve Sibel'i kim öldürdü?" sorusuna sezon finalinde cevap vererek, bir daha ki sezonu dört gözle beklememizi sağlayacak bir bölümdü dün akşam yayınlanan... Uzun zamandır üzeri örtülmeye çalışılan bu cinayette, özellikle Ömer'in (Engin Akyürek) abisi Hüseyin'in (Burak Tamdoğan) hareketleri, kardeşini düşünüyormuş imajı çizmesi ve tüm dosya kapatma engellemelerinin sebebi olarak emniyet amirinin gösterilmesi, onunla ilgili hiç bir kuşkuya mahal bırakmamıştı. Sonuçta amirinin istediklerini yapmak zorunda olan bir komiserdi ve senaryo işleyişinde çizilen imajıyla da, ondan herhangi bir kötülük beklenemezdi. Biz sürekli "katil kim olabilir?", "acaba elmaslar nerededir?" soruları sorarken kendi kendimize, senaristlerin bizi ters köşeye yatırmasından bu kadar keyif duyacağımsa kesinlikle aklıma gelmezdi!..
İşte Katil!
Bir flashbackle, malum ölüm tarihine dönüldüğünde, hemen; "sonunda katil kim öğreneceğiz" dedim... Doğru da çıkmıştı tahminim, katili öğrenmiştik ama kim olduğunu görünce de ağız bir karış açık, ayran budalası gibi kalmıştım öyle...
Elif (Tuba Büyüküstün) onları bulmak için uğraşırken ve bu uğurda, evlerini, holdinglerini kısaca her şeylerini kaybetmek üzereyken Denizer'ler, onca zamandır bir güvercin kümesinde saklıymış mücevherler... Elif''in sırf bu elmaslar yüzünden kardeşinin (Nilüfer - Bestemsu Özdemir) kaçırıldığı ve suç işleyerek kara para aklamak zorunda kaldığını düşününce, Hüseyin'e sinir olmamak elde değil!..
Değişik Bir Aşk...
Elif ve Ömer'in aşkına da biraz değinelim... Aslında birkaç bölümdür ayyuka çıkmıştı birbirlerinden artık hoşlandıkları ama özellikle bir önceki bölümde, Sibel'in kara para aklayan bir kurye olduğunu öğrenmesi ardından Ömer'in, Elif'e bakış açısı da tümden değişmeye başlamıştı. Tam her şey yoluna girecek, sevgili olacaklar derken araya giren Bahar (Tuvana Türkay) yüzündense, bu aşk yarım kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydı... Zira, tek emeli elmasları elde etmek ve bu uğurda sevgilisi Levent'i (Emre Kızılırmak) olağanüstü mide genişliğiyle Elif'le çıkmaya ikna edecek kadar gözleri kör olan Bahar, klasik zengin kız fakir oğlan replikleriyle Ömer'in beynini yıkamış ve emeline ulaşmıştı...
Tabi bu ulaşım, trafiği sıkışık ve tek şeritli yoldan ilerlemekteydi. Elif ve Ömer'in dört şeritli yolda önü açık seyreden aşklarına mani olması da beklenemezdi. Nitekim, bir gün sonrasında Ömer ve Elif birbirlerine kavuşmuş ve mutlu mesut takılmaktaydılar... Tabi bu arada Bahar'ın sevdiceği(!), Levent'te aşık oldu Elif'e ve Ömer'e kaptırınca onu çılgınlara döndü. İstifasını verip şirketten ayrıldı, o derece. Bizim saf Bahar'da hala elmasların peşinde koştursun işte... Aralarında saklı ya da gizli bir şeyin kalmamasını isteyen Ömer'e, Elif şantajlar nedeniyle kara para akladığını söylemekte kararlıydı ve sonunda, karşı karşıya geldiklerinde olan her şeyi tüm açıklığıyla anlatması ve korksa bile aşkının önüne geçmeyen sadakatiyle, bu performans göz doldurmuştu... Ömer tabi şoklarda. Bu çocuğun annesinin, kurye bir sevdiceği varmış da, kadın ona varmayıp Ömer'in babasına varınca adam ah mı etmiş bilinmez; Ömer'in kaderi, kuryecilik sektörüne gönül vermiş isimlere yeşil ışık yakıyordu hep(!)... Tamam ciddi olalım!. Bu komik bile değil!.. Bu aşk bitmez de, gelecek sezon bu konu üzerinden yürüyecek, flörtözlüklerin oldukça sancılı geçeceği oldukça gerçek...
Ah Deli Kadın!
Bu arada, kafayı yiyen Aslı (Hazal Türasen) karnındaki çocuğunu aldırdığı için girdiği sinir krizi sonrasında, annesi Zerrin'i (Nebahat Çehre) itmek suretiyle kafasını yardı son sahnelerde... Bu kadın nasıl deli oynuyor yahu... Hem deliyi oynuyor, hem de deli oynuyor... Bu kadar gerçekçi mi olur, o gıcıklıklar, şirretlikler!..
Nebahat Çehre ölmez de, umarım Aşk-ı Memnu'nun finalinde olduğu gibi ağzı burnu ayrı bir yerde de kalmaz diliyorum. Kadının güzelliğiyle oynamayın ey senaristler!..
Aslında, değineceğim çok nokta var ama destan yazdım yine. Sizde sıkılmaya başladınız tabi okumaktan. "Bitse de gitsek" modundasınız... Hatta bu satırları okumayan bir çoğu çok önceden sayfadan uzaklamış bile olabilir(!).. Sonuç olarak, çok başarılı bir yapıma ve izlemekten keyif alınan bir senaryoya sahip Kara Para Aşk... Senaristleri "Kara"ya takıntılı mıdır bilinmez... Yazdıkları son dizilerin hepsinde bir Kara'dır gidiyor; Kara Para Aşk, Karagül, Karadayı... Bir sonraki dizileri içinse önerim hemen hazır ve herkesin bir dönem sık sık karşı karşıya geldiği ismiyle müsemma; Kara Fatma!. Reyting rekoru kırar mı bilmem ama maksat, istikrar sürsün...
Dizinin bir dahaki sezon, özellikle Hüseyin üzerinden gelişecek senaryosu ve karakterlerin her daim sergileyecekleri gerçekçi oyunculuklarıyla, Kara Para Aşk kaçmaz. Siz de kaçırmayın...
Sevgilerimle...
Beklenen Kral
twitter.com/BeklenenKral
BeklenenKral@gmail.com
Selam,
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı yazmışsın teşekkür ediyorum. Yeni sezonda Hüseyin karakterini babasıyle elişkilendirecekler galiba. Çünkü Ömer'in ve Hüseyin'in babaları sarrafdı ve kapalı çarşı esnafıydı. Ölmüştü ama öldürüldü mü neler yaşandı bunları öğreneceğiz galiba. Ahmet Denizer cinayeti ömerin babasıyla arasında yarım kalmış bir olay olabilir. Senaryo bu yöne doğru belki gidebilir.
Onun haricinde hatırlatmakta fayda var, 1. Bölümde ömer ikinci olay sibelin öldürüldüğü kubuleyi buluyor. Bu bilgiyi ardaya söylerken arkasından biri sopa ile vuruyor. Bu hüseyin değil tabi hüseyin o sırada karakolda gözüküyor. Hatta arda ile sonradan ömerin yanına geliyorlar. Bu da demek oluyor ki hüseyin ile beraber çalışan biri var ve yeni sezonda yeni bir karakter olarak karşımıza çıkacağa benziyor.
Merhabalar,
SilÖncelikle çok teşekkür ederim, beğeninizi dile getirdiğiniz için. Farklı bir dizi ve uzun uzun hakkında bahsetmek çok keyifliydi. :)
Bu arada sizin analizlerinizde oldukça yerinde gerçekten. Aslında değineceğim çok şey vardı ama baktım, analizden çıkıyor destana varıyor; bir yerden sonra kesmek zorunda kaldım. :)
Hüseyin'i hiç ummuyordum ama katilin o çıkması ardından aklıma gelen ilk konu babası oldu benim de. Özellikle Ahmet'inde de sık sık Kapalı Çarşı'ya gittiğinin ilk bölümlerde vurgulanması, hikayenin devamını bir yerden yakalıyor. Yani senaristlerimiz gerçekten hiç boş değil ve bu kalemlerden gelecek sezon daha nasıl şaheserlikler çıkacak büyük bir merakla bekliyorum...
Sevgilerimle...