Açıkçası öyle çokta "Muhteşem" bir veda değildi izlediğimiz... Sanki biraz baştan savma işlendi, her sahne... Sultan Süleyman'ın ölümü ve Şehzade Selim'in, Sultan Selim'e dönüşü bile... Mustafa'nın, Beyazid'ın hatta Hürrem'in ölüm sahneleri bile daha dokunaklıydı, Sultan Süleyman'ın; dizinin başrolünün ölümünden... Mustafa'nın resmen şehzade olduğu tören; Şehzade Selim'in, Sultan Selim olduğu ana on basardı...
Bir bölüme sığdırılamayacak kadar fazla mı detay içeriyordu bu sahneleri, muntazam bir şekilde yazmak bilemiyorum. Ama gerekirse, bir bölüm daha çekilerek olması gerektiği gibi bir finalle sonlandırılabilirdi düşüncesini taşıyorum... Sultan Süleyman'ın ölüm anında, İbrahim Paşa'nın sesini duymuş olmak yetmedi bana... Hürrem'i de görmek isterdim... Olmadı, en azından sesini duymak... Bir imparatorluğu, aşkıyla esiri altına alan Hürrem Sultan'ın; Kanuni Sultan Süleyman'ın tek aşkının da, onu karşılaması gerekirdi... Ruhunun vedasında Süleyman'ın, annesi Valide Ayşe Hafsa Sultan'ın ölüm sahnesinde olduğu gibi beliren sade beyaz bir at yerine; en azından o atın üzerinde onu karşılayan bir Hürrem Sultan olması gerekirdi... Çünkü bu büyük aşk, hiç bir zaman bitmemişti ve her ikisinin de ölümüyle, sil baştan başlamış olarak resmedilmeliydi...
Oğlu Şehzade Mustafa gözleri önünde boğdurulurken üzerinde olan, saflığı ve masumluğuna vurgu yapan beyaz kaftanına benzer bir kaftan diktirip çıktı son seferine, Sultan Süleyman Han... Gücünü sergilercesine; hür, vakur ve aslında içi kan ağlayan bir baba olarak...
Son seferiydi bu; 46 yıl hüküm sürdüğü imparatorluğunun sarayında, son adımlarını atıyordu. Bu bir vedaydı en başta; ailesinden kalan sade iki kişiye, imparatorluğuna, tahtına ve yaşadığı mutlu, mutsuz anılarına... Bu bir kavuşmanın seferiydi daha sonra; haksız yere canını aldığı/alınmasına göz yumduğu oğullarına, karısı Hürrem Sultan, Annesi Valide Ayşe Hafsa Sultan, kardeşi Hatice Sultan ve can dostu Pargalı İbrahim Paşa'ya...
Ayaklarının üzerinde zor duruyordu ama bu sefere çıkmalıydı... Zigetvar düşmeliydi... Acılar içinde kıvranırken bile, tek isteği buydu... Önünde diz çöktürülen; elçilere, prenslere, beylere hala güçlü olduğunun mesajını verircesine, dirayetli durmaya çalışıyordu... Onlar çadırı terkettiğindeyse, yeniden acılarına gömülmesi çok da uzun sürmüyordu...
Sultan Süleyman Han ölüyordu... Son anlarıydı bedenini terkederek, bir başka diyara yolculuğa çıkacak ruhunun... Biliyordu öleceğini... Zigetvar'ın düşüşünü beklerken, bir ses duydu; derinde... Bu, İbrahim'in sesiydi ve "Hünkarım, artık vakit geldi" diyordu... Sultan Süleyman Han'ı geçmişteki can dostu ama kendisine hıyanet ettiğini düşünüp boğdurttuğu; İbrahim'de sevecenlikle onu bekliyordu... Ve bedeni gözlerini yuman Sultan Süleyman Han'ın ruhu, yeniden doğmuşcasına gözlerini açmış, Otağ'dan çıkarak; Zigetvar'ın düşüşünü görmeye gidiyordu... Tahtına kurulan ruh, Zigetvar Kalesi'ne dikilen Osmanlı bayrağını gördükten sonra huzurla dolmuştu.. Zira, artık emeline ulaşmıştı, Sultan Süleyman Han...
Şimdiyse yanına sadece aşkı ve dostluğu alarak gitme vakti gelmişti... Ve onu aşkı ve dostuna götürecek, kusursuz güzellikteki o bembeyaz kısrak da şahlanarak onu almaya gelmekteydi...
Sonuç olarak; Kanuni Sultan Süleyman'ın, yani Halit Ergenç'in muhteşem oyunculuğunu, gerçek bir star olduğunu gözümüze soka soka veda ettiler bize... Muhteşem Yüzyıl son kez perdelerini açmış ve isteneni tam olarak veremesede, göz dolduran final performanslarıyla seyircisini son kez selamlamıştı...
---
Evet, Muhteşem Yüzyıl bitti ama Tims Yapım'ın bize anlatacağı, göstereceği tarih henüz bitmedi... Final sahnesinde ekrana geldiği üzere, 2015 yılında "Muhteşem Yüzyıl Kösem Sultan" dizisiyle, yeniden Star TV ekranlarında olacaklar... Belki aynı kadro, aynı isimler olmayacak diye endişe ediyorsunuzdur... Hatırlatayim, Türkiye'de neredeyse Muhteşem Yüzyıl'da oynamamış bir aktör, aktris kalmadı... Yeni aktör, aktrisler yaratmak peşine düşmeyeceklerine göre, Muhteşem Yüzyıl'da boy göstermiş birçok isimde, Kösem Sultan dizinde olacaktır. Hatta bir dedikodu vereyim; Kösem Sultan'ı, Meryem Uzerli'nin canlandırma ihtimali olduğunu okumuştum geçenlerde... Aslında Timur Savcı, 2 yıl dizi sektörüne ara vereceğini ve Kösem Sultan'ı da yine daha sonra ekranlara getireceklerini açıklamıştı. Değişen bir şeyler olmuş ki, bu kararlarından dönmüşler... Çok da iyi yapmışlar...
Anlaşılan o ki, bundan sonraki gündemimiz; Kösem Sultan'ın kim olacağı, dizide kimlerin oynayacağı ve eleştirmek için kara çalı ellerinde bekleyenlerin, kaptığı tozları savurmalarını izlemek üzerine kurulu olacak...
Bu yeni gündeme hazır mısınız?..
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder