İçerisindeki dinamik noktalarıyla, her hafta izleme zevkini katlayan bir yapım Güzel Köylü. Özellikle usta oyuncuların çok katkısı olan dizinin, tam bu sebeple eğitici yanı da bulunmakta. Drama kursuna gitme, aç diziyi Ahmet Mümtaz Taylan'ın altıncı bölümdeki ağlama sahnelerini, olmadı aç Zerrin Sümer'in o kızgın ve atarlı sahnelerinin sonunda nasıl bir evrim geçirip, kamera aracılığıyla bizimle iletişime geçtiğini izle. Al sana bedava oyunculuk dersi işte. Hiç yoktan iyi değil mi sizce de?..
Dizinin geçen haftaki bölümünün analizini aynı güne başka bir yazı planladığımdan yazamamıştım. Bu yazıyla birlikte, sekizinci ve dün akşam yayınlanan dokuzuncu bölümlerin çok detaylı olmamakla birlikte analizini kaleme alacağım...
Sekizinci bölüm
Sütten kesilen inekler hala düzelmemiş ve Sultan ananın inekleri kesime gönderme inadı tam hız devam etmektedir. Muhtara, kesim çiftliklerini aramasını ve gelen en iyi teklifi kabul etmesini söylemiştir Niyazi ise normalde yanlarında olması gerekirken Cemal'lere bir çeşit kazık atmaktadır. Telefonlar edilmiş, fakslar gönderilmiş ve telefonlar da susmamaktadır. Sonunda Niyazi bu aceleden vazgeçmesi için köy ahalisi tarafından ikna edilmiştir. Niyazi gelen telefonlara artık yetişemeyecek boyuttadır ama verdiği sözü de tutmaktadır.
Bu sırada dişindeki sorun hala geçmeyen ve inatla dişçiye gözükmeyen Kamuran'a, Yusuf bir oyun oynamaya karar vermiştir. Kaan'ın, dişçiyi muhtarın ofisinde açtığından habersiz olan Kamuran'a, muhtarlığa gidip kendisine gelmiş bir belgeyi almasını söyler. Kamuran acılar içerisinde eli ağzında yola koyulur. Peşinde de Yusuf vardır... Muhtarlığa geldiğini zanneden Kamuran'ı ise büyük bir sürpriz beklemektedir... Kaan'ın muayenehanesinin tam ortasındadır ve kaçmaya yeltendiği an da Yusuf'da içeri girmiş ve kapıyı kilitlemiştir. Kamuran için kaçış yolları kapanmıştır ama dişini göstermeme inadı da devam etmektedir. Kaan ise farklı bir çözüm sunmuştur. Hiçbir alet kullanmadan kendisini muayene edebileceğini söyledikten sonra, güçlü bir şekilde 'hoh'lamasını istemiştir. Kamuran istediğini yaptıktan sonra da teşhisi koymuştur. Dişi apse yapmış ve antibiyotik tedavisi gerekmektedir...
İneklere tahlil yapılması için bir veteriner çağıran Cemal ise sonuçların ancak bir hafta sonra alınabilecek olmasının şoku içerisindedir. Zira, bugünlük gelen telefonlar engelleniyordur ama Sultan ananın inadı da inattır. Bir hafta boyunca inekleri kesime göndermemek için ise bir çare bulmaları şarttır. Aranan bu çareyi ise Gül bulmuştur. İneklerin yeniden süt vermeye başladığı yalanını söyleyen Gül'e, Sultan ana inanmıştır. Hatta en başında, o an Sultan ananın yanında olan ve plandan habersiz Hüsnü'de buna inanmıştır. Sultan ananın yanından çıktıktan sonra ise Gül, zaman kazanmak için yalan söylediğini dile getirmiş ve Hüsnü'de yine karalar bağlayan moduna girmiştir. Ama hemen bir çözüm üretmekten de geri kalmamıştır. En azından tahlil sonuçları gelene kadar, inekler süt veriyormuş gibi herkesi kandıracaklardır. Yani, yan köye gidip aldıkları sütleri, kendi ahırlarından çıkmış gibi satacaklardır. Tabi yan köyde ki süt üreticisi, sütün litresini daha pahalıya vermektedir. Oluşacak açığı da Gül, karşılamayı kabul etmiştir...
Köy yaşamına çabucak adapte olan Sude şimdi de Cemal'in kardeşi Celal'e aşık olmuştur. Bir dere kenarında Ayten'i beklerken arkasından yaklaşıp gözlerini kapadığı Celal'in dudaklarına bir öpücük kondurmuş ve bunu da Ayten görmüştür... Celal öptüğü kişinin Sude olduğunu gördüğünde ise büyük bir şok yaşamıştır ve içinden çıkılmaz olaylar da başlamıştır... Sude yaptığından pişman değildir; Ayten ise gördüğü manzara sonrasında hem kırgın hem de Celal'e oldukça kızgındır...
Nihal ise sonunda Bünyamin'in evli olduğunu öğrenmiştir. Bünyamin ise bu sefer bir dizi yalana başlamıştır. Karısıyla boşanmaya çalıştıklarını ve uzun süredir ayrı olduklarını söylemektedir. Ah Nihal bilmiyor ki karısı Nurten, gözünün yaşına bakmaz geçirir tırnaklarını gözüne adamın... O yüzden ne yapıyoruz senaristcim?.. Nihal ve Bünyamin sahnelerini tamamen kesiyoruz!.. Nihal, Niyazi ile birlikte olsun rica ederim.
Yusuf, kesicilerden gelen telefonlara muhtarın geri dönmediğinin muhbirliğini yaptıktan sonra, Kemal'in öğrendiği süt oyununu da gelip anlatmıştır, Sultan anaya. Sultan ana aslında, oyun oynamaktadır Hüsnü'lere. İnekleri kesime falan göndereceği yoktur. Niyazi'de bu planı en başından beri bilmektedir ve o yüzden onlara ihanet ediyor gibi gözükmüştür... Sultan anadan herkes korkuyor köyde, ne yapsın o da...
Klasik müzik yüzünden sütten kesildiğini düşündükleri ineklere şimdi de türkü dinletme kararı almışlardır. Köy ahalisi ahıra gitmiş ve ineklere türkü söylerken, Sultan ana aldığı ihbarın sonrasında traktöre atladığı gibi oraya gelmiştir. Tabancasını çıkartıp birkaç el ateş eden Sultan ana herkesin yine ödünü kopartmış ve bölüm de o sahnede sona ermiştir...
Dokuzuncu bölüm
Sultan ana elinde tabancası, Hüsnü'nün başlarında olduğu köy ahalisine yaptıklarının hesabını sormaktadır. Hepsi oldukça korkmuştur ve Sultan ananın silahı indirmesi için yalvarmaktadırlar. O da buna karşılık yeniden silahı ateşlemiş ve şimdi de kendisi için türkü söylemelerini istemektedir. Sultan ana bildiğin kendisini eğlendirmektedir anlayacağınız. Daha sonra da, inekleri kesime göndermeyeceğini ancak bakım masraflarını artık karşılamayacağını söylemiştir. Yani, masraflar Hüsnü'ye yıkılmıştır. İneklerin kesime gönderilmeyeceğini duyduğunda içini bir sevinç bulutu kaplayan Hüsnü, masrafların kendi cebinden çıkacağını öğrendiğinde yine yıkılmıştır...
Kaan köyde arazi alıp organik tarım yapmak istemektedir. Sultan ana kendisine istediği büyüklükte bir arazi vadetmiştir ama Kaan, arazi satın almak istemektedir. Köy ahalisi, eski muhtarlık yeni dişçinin önünden geçerken; amuda kalkmış bir biçimde yoga yapan Kaan'ı gördüklerinde oldukça telaşlanmışlardır. Öldüğünü sandıkları Kaan'ın-ki amuda kalkar vaziyette ölmek!?- canlanmasıyla oldukça sevinecekleri haberleri almaktadırlar. Kaan hepsinin tarlasını almayı teklif etmektedir. Ayrıca, pazarlık yapmadan istedikleri parayı verecektir. Ahali hemen tapuların peşine koşmuş ve tarlalarını satmanın derdine düşmüştür. Bunu duyan Sultan ana ise oldukça kızgın bir şekilde, Kaan'ın muayenehanesine gitmiştir. İstediği tarlaları kendisinin karşılıksız vereceğini ve sözünün üzerine söz söylenmesinden hoşlanmadığını dile getirmiştir. Tabi bu durumda da Kaan çaresiz kalmış ve tarla satın almak fikrinden vazgeçmiştir.
Geçen bölümde, ineklerin sütten kesilmesini Kamuran'dan aldıkları 'ah'a bağlayan Hüsnü'nün zorlamasıyla Cemal, Kamuran'a ah ettiyse geri almasını söyleyecektir. Tabi birde babasının baskısıyla onu sevdiğini... Daha sonra, "arkadaşça seviyorum" diye düzeltecektir ama işler hiç de planladığı gibi gitmeyecektir... Sultan analarda olan Kamuran, Cemal kendisini sürekli arıyor izlenimi vermek için, çaktırmadan bir kere Cemal'i çaldırmıştır. Kamuran'ın çaldırdığını gören Cemal ise hemen onu aramıştır. Kamuran'ın planı tutmuş ve Gül'e yetiştirsin diye Nihal'in gözüne soka soka arayanın Cemal olduğunu söyleyip telefonu açmıştır. Cemal'de hazır bu fırsat, kendisiyle bir şey konuşmak istediğini söylemiştir. Kamuran ise tabi yine bunu duyurarak oradan ayrılmıştır. İçine bir kurt düşen Nihal ise hemen peşinden gitmektedir. Kamuran, Cemal'le derenin kenarında buluşmuştur ve Cemal babasının öğütlediği her şeyi söylemiş, en sonunda da; "seni seviyorum" demiştir. Tabi, "arkadaş olarak" diyemeden Kamuran ayaklanmış sevinç naraları atmaya başlamıştır. Bu sırada oraya gelen Nihal ise Kamuran'ın söyledikleri karşısında şoka girmiştir ve hemen oradan uzaklaşmıştır. Cemal ise tamamlayamadığı cümlenin altında ezilmekle karşı karşıyadır...
Nihal eve gelmiş ve masada oturan Gül'e her şeyi anlatmıştır. Gül bunun karşısında hem üzülmüş hem de oldukça kırılmıştır... Nihal ayrıca, onun için en doğru kişinin Kaan olduğunu ve Cemal'den vazgeçmesi gerektiğini de söylemiştir. Gül, düşüncelere dalmışken telefonu çalmıştır ve karşısındaki isim Cemal'den başkası değildir. Cemal, Gül'ü eski bir antik kente götürecektir. Ayrıca, Kamuran'la olanları, o bir şekilde duymadan açıklamak istemektedir. Gül bu teklifi kabul etmiştir ama kırgın görüntüsü halen üzerindedir. İkilimiz yola çıkmış ve şahane ötesi olan antik kente varmışlardır. Gül'ün suratının düşüklüğünden ters giden bir şeyler olduğunu anlayan Cemal, neden böyle olduğunu sormuş ve Gül, Kamuran konusunu açmıştır. Cemal ise, "onu sevse, nikah masasında bırakmayacağını ve sevgisinin arkadaşça olduğunu ona da tam söylemek üzereyken sevinç naraları eşliğinde oradan uzaklaştığını" söylemiştir... Bu sözlere güvenen Gül, işte şimdi gezinin tadını çıkarmaya başlamıştır...
Niyazi ise bizimkilerin peşlerinden yollardadır. Cemal'lerin arabayı bıraktıkları yere gelmiş ve araçtaki tüm benzini almıştır. Maksat, akşamı orada geçirmelerini sağlamaktır. Nitekim akşam olmuş ve Cemal arabadan aldığı sürprizle gelmiştir. Niyazi'nin sipariş ettiği dilek fenerini uçuracaklardır. İkisi de dileklerini diledikten sonra, dilek fenerini uçurmuşlardır. Daha sonra oradan ayrılmak için arabanın yanına gittiler ama arabada benzin yok. Mecbur orada kalacaklar... Antik tiyatronun şahane merdivenlerinde oturan ikilimiz, bir oyun icat etmişlerdir... Düşündükleri özgün bir filmi düşsel olarak izleyecek ve birbirlerine anlatacaklardır... İlk sıra Gül'dedir. Gül, mutluyken birden mutsuz olan bir kızın, yani kendisinin mini hikayesini anlatmıştır. Cemal'in ise hikayesini dinlemeden, sahne bitmiştir...
Gelelim, gecenin en mühim olayına... İnekler sonunda, Yusuf'un içirdiği ilaçların etkisinden kurtulmuş ve sütlenmişlerdir. Bunu gören Hüsnü'nün ise keyfine diyecek yoktur...
Sabah olduğunda, Gül ve Cemal köye geri dönmüşlerdir. Gül, Cemal'e kendi filmini hala anlatmadığından yakınmaktadır. Tam bu sırada Cemal, mutsuz olan bir kızı mutlu etmeye çalıştığı bir film düşlediğini dile getirmiş ve inceden mesajı çakmıştır... Dokuzuncu bölümün perdesi de, bu sahneyle beraber aşağıya inmiştir...
Güzel Köylü, aşka dair her şeyi görebileceğimiz nadir yapımlardan birisi durumunda şuan için. Dizideki her karakterin aşkı yaşayış biçimi o kadar birbirinden farklı ama bir o kadar keyifli ki, bu da kesinlikle diziyi daha izlenilir kılmakta... Aşkın her haliyle Güzel Köylü, bakalım haftaya hangi sürprizlerle ekranda olacak...
Sevgilerimle...
Beklenen Kral
BeklenenKral@gmail.com
Evet, başlıyoruz... :)
YanıtlaSil1- Gerçekten de bir oyunculuk dersi gibi ilerliyor. Gerçi bu yaz yayına giren her dizide en az bir-iki tane oyuncu harikalar yaratıyor. Ahmet Mümtaz Taylan ve Zerrin Sümer, benim de favorilerimden elbette... :)
2- Bir "hoh"dan nasıl anlaşılıyorsa enfesyon, çok merak ettim. Orası biraz saçma olmuş. Siz de dikkat çekmişsiniz zaten, ama köylünün Kaan'ın öldüğünü sandığı sahne de biraz zorlamaydı. Büyük ihtimalle köylülerin çok bilgili olmadıklarını anlatmak istemişler, ama olmamış...
3- Sude ile ilgili bir şeyler söylemenizi beklerdim. Yaptığı hiç de doğru bir davranış değil. 8. bölümde üzülmüştü, ama dünkü bölümde Gül'e hava atmaya falan başladı. Umursamaz tavırlar, "Pişman değilim"ler, "banane"ler, havada uçuşuyordu maşallah. O sahnede ona çok ama çok gıcık oldum...
4- Nihal ile Bünyamin sahnelerini yok etmeleri çok da mümkün görünmüyor şu an için. Sonuçta Bünyamin fenomen olma yolunda ilerleyen bir karakter ve ikisinin olduğu sahneler de oldukça beğenilerek izliyor. Hem zaten onların sahnelerini birden kesmek, çok saçma olur. Azalarak bitirebilirler gerçi, ama sanmıyorum öyle bir şey olacağını da...
5- Kamuran ile Ayten'in babalarının şerbetini içmeleri ve sonrasında yaşanan komik olaylar ile yine oldukça keyifli bir sahne olan mesajlaşma anını atlamışsınız. Atlamamışsınızdır, muhtemelen uzatmak istememişsinizdir, ama ben roman uzunluğundaki yazıları da okumaya razıyım... :)
6- Sultan Ana, yine gözüme girmeyi başardı. Kameraya dönüp gülmesi, yine hoşuma gitmeye başladı. Aşırı huysuz olmaması gerekiyor bence. Tabii her yaşlı gibi huysuz olacak, ama yüzünden o gülümsemesini de eksik etmeyecek...
7- Gelecek bölümde de şenlik var! Sultan Ana, Niyazi ile evlenmeyi kafaya koydu. Fragmanda dükkanı birbirine katması, bu sürecin ne kadar da zorlu geçeceğini gösteriyor. Niyazi ile Nihal, uzaklaşmasın. Yani kadın illa biriyle olacaksa, Muhtar ile olsun işte, ne var? :)
8- Biz kahvedekilere "dedikoducu" diyoruz, ama Yusuf bir başka çıktı. Her şey yetiştirilir mi? Maşallah ayaklı gazete. Sultan Ana'ya söyleyince ne oldu? Arşa mı erdin, ödül mü verildi, anlamadım ki? :)
9- Biraz da 9. bölüme değinelim şimdi. Kaan, aslında ne "doğal hayat" ile, ne "çiftlik yaşamı" ile, ne "arazi" ile, ne de "organiklik" ile uğraşacak bir adam değil. Aslında bu köyü çok sevemiyor, Gül yüzünden katlanıyor bu kadar şeye. Bizim bildiğimiz Kaan, köyde temelli kalma kararını vermez ve topuklayıp kaçardı. Gül de nasıl bir kadınsa artık... :)
10- Her bölümü neredeyse gezi programı gibi geçmesine rağmen, bu bölümde "Keşke oraya yerleşsem" isteğini daha da arttırarak doruğa ulaştırdı. İstanbul'u bile beğenmemeye başladığımı söyleyebilirim. :) Yok o kadar değil de, o köye yerleşmek en büyük hayallerimden biri oldu şu anda...
Şimdi yine yorumu bölmek zorundayım. Bir türlü susamıyorum ki... :)
Evet, kaldığım yerden devam ediyorum uzun yorumuma... :)
Sil11- Kamuran'a hiç acımıyorum aslında. Aslında onun ailesine hiç acımıyorum. (Ayten hariç; güzelim kızın içi, o gerizekalı Sude yüzünden karardı.) Bu bölümde de "Cemal, beni seviyor" triplerinde kendini avutmaya devam etti. Ama gelecek bölümde bunu yine anlamış olmalı ki, başında duvakla Hüsnü'nün önünde intihara teşebbüs edecek. Ölmeyecek tabii. Fragmanın sonunda çıkan sesi, muhtemelen baştaki ufo sahnesiyle ya da bambaşka bir şeyle ilgili. Ancak kız yavaş yavaş aklını yitirmeye başladı Cemal yüzünden, benden söylemesi...
12- Bünyamin, efsane olma yolunda ilerliyor. Ama aklı yok ne yazık ki. İş yerine rapor yerine Kaan'ın reçetesini göndermesi nedeniyle önce işini kaybetti, sonra avukatını. Bir baksa oraya anlaşılır da, aklı Nihal'de galiba... :)
13- Nihal demişken... Gerçekten çok güzel bir kadın. Öyle böyle değil, sanki başka bir dünyadan buraya gelmiş gibi. Gelecek bölümde de ona asılan Yusuf'a (köye ilk geldiğinde kadına nasıl baktığını gördük zaten) bir şeyler yapacak. Hadi Bünyamin neyse de, evli barklı adamsın sen Yusuf. Ne oluyor sana?
14- Bünyamin'in evli olduğunun Nihal tarafından öğrenilmesi büyütülür, hatta 1-2 bölüme bile malzeme yapar sandık, ama olmadı. Kıvırması da çok saçmaydı. Ben olsam inanmazdım, ama söz konusu Nihal olunca inanıyor işte...
15- Her bölümde biraz türkü söylenmesi, abartılmaya başlandı. Hadi ahırdaki muhabbet neyse de, her bölümde Mansur Azmak'ta bir şeyler çalıyor sazıyla. Bari hareketli olsa, ama hepsi ağır. Sırf zaman doldurmaksa mesele, daha başka şeyler yapılabilir bence...
16- Mehmet Ali Nuroğlu'ya gitgide ısınmaya başladım. İlk bölümlerde çok tutuktu kendisi, ama sonralarda rolü iyi doldurmaya başladı. Performansını biraz daha geliştirirse tam olacak... :)
17- Ayrıca konuyla çok alakalı değil, ama Ruhumun Aynası'nın bazı müzikleri burada da var. Aynı şekilde oradaki müzikler, yine RA'da da var. Ama baktım şimdi ikisinin de müziklerini yapan kişiler aynı. Yine de aynı müzikleri yapmasalar da, yeni üretimlerle kulağımızı doldursalar, daha iyi olacak...
18- Bu arada kış sezonunda günü değişmez sanıyordum, ama değişecek muhtemelen. Çünkü yerine 17 Eylül'de Reaksiyon geliyor. Dün öğrenince çok sinir olmuştum da, şimdi biraz daha hak veriyorum buna. Çünkü Çarşamba akşamları oldukça kalabalık olacak gelecek sezonda, bu yüzden Güzel Köylü de kan kaybedecek. Hem Star da Muhteşem Yüzyıl'dan sonra yine güçlü ve iddialı bir yapımla almak istiyor Çarşamba akşamlarını. Bakalım iş nereye varacak?
Bayağı uzattım. Yine bir şey unutursam, işimiz var demektir. Sonraki yazılarda görüşmek üzere. Sevgiler... :)