Bu yaz ekrana gelen yapımlar arasında bir sıralama yaparsam kesinlikle birinci sıradaki isim Kaçak Gelinler olacaktır. Her bir karakterin deli dolulukları, kendi iç hesaplaşmaları ve birbirlerine koşulsuz sevgi ve yardımlarını izlemekten büyük keyif alıyorum. İki haftada bir yazdığım analizlerimde, iki bölümü bir yazıya sığdırmak zorunda kaldığımdan, bundan böyle elimden geldiğince Kaçak Gelinler'i haftada bir yazmaya çalışacağım... Yani son kez, iki bölümü birlikte analiz ediyor olabilirim. Olmayabilirim de... Neyse lafı fazla uzatmanın alemi yok; zira yazacağım destan(!) beni bekler...
Şebnem ve Ege ikilisinin, Kainat için hazırladığı doğum günü sürprizinin içerisinde; aslında daha büyük bir sürpriz gizlidir. Almilla, Akif sandığı Özgür'le ilgili gerçeği öğrendiğinde gittiği İzmir'den dönmüştür. Bu sürpriz karşısında asıl heyecana kapılan ise Özgür olmuştur. Büründüğü heyecanın karşılığında ise Almilla'nın yanına giderek dudaklarına uzunca bir öpücük kondurmuş ve beşinci bölüm, bu sahnede bitmiştir...
Altıncı bölüm
Öpücük sahnesiyle başlayan altıncı bölümün daha ilk dakikasında ise aslında beklenen bir hareket gelmiştir Almilla'dan. Öpücüğe kendini kaptırmış olsa bile, hemen kendisini çekip güzelce bir tokat yapıştırmıştır Özgür'ün suratına. Herkes büyük bir şokun içerisine girmişken, Memo ve İzafet'in tek derdi bu anı çekip, sosyal medyada sükse yapmaktır. Ama telefonunun şarjı biten İzafet, kendisi çekemediği için Memo'nun telefonunun önüne atlayarak onun çekmesine de engel olmuştur. Ve kalan diğer herkes bu sahnenin dramatikliğine üzülürken; İzafet telefonunun şarjının bittiğine, Memo'da İzafet önüne atladığı için görüntüleri çekemediği için buhranlara girmiştir... İzafet ve Memo kesinlikle dizinin en tatlı karakterlerinden...
Almilla, Özgür'le olanlardan sonra yeniden gitmeye karar vermiştir. Ama bu sefer kızların onu bırakmaya hiç niyeti yoktur. Zira, Seniha bir yoga merkezinde, Can ise çalıştığı kanalda ona bir iş ayarlamıştır. Bu durumlardan haberdar olması sonrası ise Almilla kalmaya karar vermiştir. Ama içi halen oldukça yanmaktadır... Ertesi gün Can'ın çalıştığı kanala gider ve gazetenin burç köşesiyle ilgili editörü, astroloji bilgisiyle kendisine hayran bırakır. Bu hayranlığın karşılığında da işe alınmıştır...
Kainat ise bir kereye mahsus yaptığını sandığı poğaçalarıyla öyle meşhur olmuştur ki, artık siparişleri yetiştiremez duruma gelmiştir. Hem Müfit'e kafede yardım eden, hem poğaça yapıp satan, hem günlük köpek gezdiren, hem de Rüya isminde şeker ötesi bir kıza bakan Kainat üçlümüz içerisinde en çalışkan olan şüphesiz... Bunca şeyi bir arada yürütmekte oldukça zorlanan Kainat'ın yardımına da, her zaman egosuyla yedi düveli yerinden oynatan Şebnem yetişmektedir. İlk başlarda asosyal olan ve diğer insanlarla iletişim kurmaktan kaçınan bir kız olan Rüya'yı kendisi gibi benmerkezci bir hale büründüren Şebnem'in iyi mi yoksa kötü mü yaptığı tartışılır ancak, uzun zamandır ekranlarda izlediğim en ama en sevimli çocuk karakter Rüya şu sıralar benim için...
Almilla ile arasını eskisi gibi yapmak isteyen Özgür, Can'ı arayıp yardımını istemiştir. Mimik ustası Can ise kafeye gelip, üçlümüzün bir arada olduğu sırada; Özgür'ün buhranından bahsetmiştir. Şebnem'in ise aklına hemen bir plan gelmiştir tabi. Özgür'ün envai çeşit yemek hazırlaması ve sıkan, bunaltan yüzlerce soruya hazırlıklı olarak kendilerini ağırlamasını istemiştir. Can'ın, haber verdiği Özgür ise Kral sofrasından hallice bir masa hazırlamış ve bizimkileri dört dörtlük bir biçimde ağırlamaya niyetlidir. Niyetlidir, niyetli olmasına ama Şebnem'in başını çektiği kaçaktan kaçıklığa terfi eden kızlarımız, hiçbir şeyi beğenmeyerek ve her şeye bir kusur bularak ona geceyi zehir etmektedirler. Aslında yaptığı şeyle, böyle bir cezayı hak etmişti Özgür ama bizimkiler kesinlikle suyunu çıkardılar durumun. Özgür'de ne yapsın, Almilla'yı kazanmak için her şeye eyvallah demektedir. Aslında, Almilla'nın kalbini yavaştan kazanmaya da başlamıştır yeniden ama Şebnem'in bir bakışıyla Almilla nemrut moda girerek, hiçbir şeyden memnun kalmayan misafiri oynamaya devam etmektedir. Gecenin sonundaysa, aslında tüm yemeklerden ve dört dörtlük ağırlanmalarından memnun kalmış kızlar; her şey berbatmış gibi evden ayrılmışlardır. Özgür ise yine de mutlu ve Almilla'yı geri kazanmabileceği konusunda umutludur...
Arda'nın yeniden Şebnem'le birlikte olmak istemesi ise alttan alta Selim'i çıldırtmaya başlamıştır. Arda, Şebnem'e eski ve iyi arkadaşı olan Selim'in kendisine karşı neden böyle davrandığını anlayamadığını anlatırken, ağzından onun çok varlıklı bir ailenin oğlu ve ülkenin en zengin varislerinden birisi olduğunu kaçırmasın mı?.. Hakkında, bu tür şeylerin konuşulmasından hiç hoşlanmayan Selim, Şebnem'in gelip zengin ve varlıklı olduğunu bildiğini söylemesi-ki bunda şaşılacak ya da bu kadar büyütecek ne vardı anlayamadım. Adamın koskoca yatı var, o olmayacakta ben mi varlıklı olacağım?- , Selim'i oldukça kızdırmış ve Şebnem'e gerçekten ağır olan bir dizi laf sokmuştur. İşittiği laflar karşısında oldukça üzülen Şebnem ise hiçbir şey demeden oradan uzaklaşmıştır...
Ün, şan, şöhret için aslında bir yerde duygularıyla oynadığı Nermin'den ise Ege yeniden ayrılmıştır... Nermin'in kafeye gelip Kainat'la konuşması ve Kainat'ın, Nermin'in aldığı araba sebebiyle kendisini -tam karşılığı olarak- yerin dibine sokmasından rahatsız olan Ege; Nermin'le buluşup arabanın anahtarlarını vermiş ve ayrılmak istediğini söylemiştir. Daha sonra evdeki tüm eşyalarını toplayıp ayrılan Ege'nin kesinlikle Nermin'in elinden çekeceği var. Bakalım Nermin'in kini Kainat'a kadar sıçrayacak mı?..
Kızlar bir geceliğine Müfit'te kalmak isterler ve Seniha sultan'dan izin alması için Müfit'e ısrar etmişlerdir. Seniha'dan zor bela izni koparan Müfit ise dizinin en bahtsız karakterlerinden gerçekten. Ne geleni ne de gideni bitiyor. Kafesinde herkes yiyip içiyor, kimseden para almıyor. Evinde bir de daimi bir misafir ağırlamak zorunda kalması, onu dizinin en bahtsız karakteri yapmaz da ne yapar?.. Konumuza dönelim... Can, kanalın imkanlarını kullanarak, Kainat'ın kardeşi Güneş'i İstanbul'a getirmiştir ve kızların Müfit'de kaldığı gece Kainat'a sürpriz yapmışlardır... Kainat'a da sürpriz yapan, aşık olan olana... Dizinin en bahtı açık karakteri de bu durumda Kainat oluyor. Kızın peşinde iki erkek pervane, yetmezmiş gibi elini attığı her işte de başarılı oluyor... Şebnem'e yazık ama!..
Can'ın kanalın imkanlarını keyfi sebeplerle kullanması ise kızlarla son bir röportaj ayarlamadığı için zaten kendine kızgın olan editör tarafından kanaldan kovulmasına sebep olmuştur. Kanaldan kovulan ve artık beş parasız kalan Can'a ise kucak açan, Özgür'dür... Can artık Özgür'le birlikte yaşayacaktır...
Şebnem'in babası Tekin ise bayramı bahane ederek, Şebnem'i kontrol etmek için İstanbul'a gelmiştir ve biraz olsun değiştiğini gördüğü Şebnem için oldukça mutludur. Kainat ve Almilla'nın karakterlerinden de oldukça etkilenen Tekin'in tek derdi ise Şebnem'le girdiği iddia sebebiyle ona herkesin yardımı kesmesidir. Ama o öyle kolay olmayacaktır... Seniha, bayram sebebiyle kızları adaya götürmeye karar verir ve yanlarına aldıkları İzafet'le birlikte adada turlarlarken karşılarına, Özgür ve Can çıkmasın mı?.. Can'ın, Kainat'tan öğrendiği bu ada gezisi sonrası Özgür, Selim'i arar ve adaya giderler... Böylece bu üçlümüz de artık kankalığa ilk adımlarını atmışlardır... Can ve Özgür'le geçirdikleri günün ardından kızlar Selim'in davetiyle ve Seniha'dan aldıkları izinle yata giderler. Gayet eğlenceli bir gün geçiren kızlar, akşam masanın etrafında meyve sularını yudumlarken, Şebnem birden babasıyla İzmir'e gideceğini söyler ve bölüm biter...
Yedinci bölüm
Bu grubun asla ayrılmaması noktasında her zaman en fazla çabayı veren Şebnem'in bu söylemi sonrasında kızlar oldukça üzülmüş ve asla gitmesine izin vermeyeceklerini söylemişlerdir. Zaten, Şebnem'de dünden hazır, şimdilik bu plandan vazgeçmiş gibi görünmektedir...
Eve geri dönen kızlar yorgunluklarını atarken, Şebnem'in olmadığı bir anı fırsat bilen Tekin, kızlara Şebnem'e yardım etmemelerini söylemiştir ama kızlardan öyle tatmin edici ve alternatifi üretilemez cevaplar almıştır-ki bu durum karşısında, kızının ilk kez doğru arkadaşlar edindiğini söylemek mecburiyetinde hissetmiştir kendisini. Tekin aslında ideal bir baba figürü ama erken yaşlarda iplerini kaçırdığı Şebnem'i bu yaştan sonra dizginlemeye çalışması biraz abes bana göre... Şebnem'in masaya gelişiyle kızlar gitmiş ve babasıyla yeni bir iddiaya girmiştir... Bir işte bir ay düzenli çalışır ve kendi ayakları üzerinde durabilirse, ona hem kendi işini kuracak hem de bir ev alacaktır. Ancak, bunları yapamazsa İzmir'e dönecek ve babasının şirketinde en alt kademeden işe başlayacaktır. Şebnem bu iddia duyunca dayanamıyor ve hemen kabul etti bu teklifi de... Aslında, bu bir şey değil de asıl Selim'le girdiği yeni iddia var ya o ne fenaydı be?..
Selim, Can ve Özgür üçlüsü ayrılmaz kankalar halini almışlardır ve adadan döndüklerinde, Özgür'ün ailesine ait olduğunu öğrendiğimiz yeni bir ev çıkmıştır ortaya. Muhtemelen, bu bölüme kadar Özgür'ün evi olarak kullanılan mekanın sahipleriyle bir şekilde anlaşamadılar ve yeni bir ev türemiş oldu böylece. Daha büyük ve şaşalı bu evle birlikte, baharatçı Özgür'ün de oldukça varlıklı bir aileden geldiğini öğrenmiş olduk bizde. Bir garibim, Can içlerinde meteliğe kurşun atan. Kızlardan da Kainat... O değil de Kainat'a aşık iki erkekte beş parasız farkında mısınız?.. Kainat da öyle... Biraz önce dizinin en bahtı açık karakteri Kainat mı demiştim?.. Hmmm, bunu yeniden düşünsem iyi olacak... Üçlümüz gece evde duramayıp gece kulübüne gitmişlerdir. Özellikle gitmemek için direten Özgür'ün gece kulübünden içeri girer girmez değişen ruh hali inanılmazdı. Sanki biraz önce gelmek istemeyen o değilmiş gibiydi... Gecenin sonunda evde, koltukta sızan üçlümüzü ise evde bir sürpriz beklemektedir. Tabi bu sürpriz bizim üçlünün de içinde olduğu bir özçekim(!) çekmiş, üzerine isimlerini meşın(mentions)lamış ve sosyal medyaya yüklemiştir. Bunu gören -muhtemelen Arda'da- fotoğrafı Şebnem'e göndermiştir... Şebnem ise sabah kalkıp bunu gördüğünde -nedendir bilinmez(anladınız siz)- küplere binmiştir...
Bizimkiler uyandığında evdeki bu sürpriz hepsinin ismini bilmekte ve üstleri giyinik ve hiç dokunulmadığı belli üçlümüz nedense içlerinden birinin bu sürprizle yattığını düşünmektedir. Sürpriz sürpriz diyorum, sürpriz ise sarışın genç bir İngiliz'dir... Çocukların bu düşüncesinin sebebi de klasik sevişme sahnelerinin sonunda kadınların giydiği mavi bir gömleğin kızın üzerinde olmasından ileri gelmektedir...
Diğer kızlar bu sürpriz olayını görmüş ve umursamamış gibi davranmışlardır ama koymuştur Kainat'a da, Almilla'ya da sonuçta bu tablo. Almilla'nın Özgür'e ön yargısı bilenirken, Kainat'ın cephesinde ise minik laf sokmalar eşliğinde nüksetmiştir sadece...
Gelelim bölümün en komik dilimine... Şebnem ile girdiği iddiayı kaybeden ve bir gün boyunca çekmediği kalmayan Selim, yeni bir iddiaya girmeyi teklif etmiştir. Şebnem'de durur mu, hemen bu iddiayı kabul etmiştir. İddianın kuralları bellidir ancak galibi belirleyen bir paintball müsabakası olacaktır. Paintball pistinde, kendisine Selim'in kurduğu tuzaktan habersiz onu arayan Şebnem ise artık kaçılamaz bir noktada Selim'i fark etmiş ve vurulmuştur... Eziyetler serisi de böylece başlamıştır... Kaybettiği iddia sonrası kendisine yaptırdığı her şeyi, Şebnem'e yaptıran Selim'e bunlar yetmememiştir. Akşam, Özgür'lere gideceklerdir ve çocuklardan evin gizli köşelerine kameralar yerleştirmelerini istemiştir... Can ve Özgür önce bunun nedenini anlamamıştır ama akşam olduğunda her şey ortaya çıkmıştır... Selim, kimono giymesini istediği Şebnem'e o kılıkta hizmet ettirmektedir. En sonunda iyice abartan Selim, ondan ayaklarını yıkamasını istemiştir. Gece yarısına çok az kalaya kadar Şebnem bunu da yapmıştır ama gece yarısı olduğunda, o bir leğen suyu Selim'in başından aşağıya dökmüştür. E kız haklı, Selim'de iyice suyunu çıkarmıştı...
Sabah olduğunda Şebnem, iş görüşmesi için İnan Holding'e gitmiştir ve oldukça etkileyici bir ideal çalışan portresi çizerek, kendisini işe kabul ettirmiştir. E tabi babasıyla girdiği iddia olunca ucunda, Şebnem'den de böyle bir performans beklemek normal oluyor... Asistanı olarak işe başladığı adamın ise tek zayıf noktası vardır, oğlu... O holdinge geldiğinde, en önemli toplantının tam ortasında olsa bile keser ve onunla ilgilenir, o derece... Ne baba ama... Şebnem bu durumu abartılı bulmuştur önce ama şansa(!) ayda yılda bir uğradığını söyledikleri veliaht holdinge gelmiştir... Herkes tabi etrafında pervane, peşinde kuyruk. Sanırsın İngiltere Kraliçesi, şirketin sahibini şövalye ilan etmeye geliyor... Şebnem tabi bu gelişi önce umursamıyor ama tam patronuna haber verecekken; veliahtı görmesiyle şoka girmesi bir oluyor ve bölüm sona eriyor...
Aslında, hepimizin daha iş görüşmesi için holdinge ilk geldiğinde kapıda yazan "İnan Holding" yazısından anladığı üzere, bu veliaht Selim'den başkası değildir. Bu sözde bilinmeyen kişiyi bir dahaki hafta öğreneceğiz. Tabi bir de yalandan şok geçirmeyi ihmal etmeyiz... "aaaaa Selim'miş ya laa..."
İki bölüm üst üste binince yine destan yazmış oldum ister istemez. Umarım sıkılmadan buraya kadar okumuşsunuzdur. Okumayıp, daha en başında gidenler var ya!.. Onlara ne desem boş... Neyse, Kaçak Gelinler'i her hafta iple çekiyorum. Hatta öyle ki çekmekten çok yoruldum makara sistemi kurdum, benim yerime o çekiyor... Bu vasat espriden sonra(!) sadete gelelim. Malum, günler su gibi akıp geçiyor; pazartesi günleri ise Kaçak Gelinler kesinlikle kaçırılmamayı hak ediyor...
Sevgilerimle...
Beklenen Kral
BeklenenKral@gmail.com
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder