Heyecanını hiç yitirmeyen bir yapım Kocamın Ailesi. Komedinin yanında dram da vadetmesi, aslında en büyük cazibelerinden birisi. Dizinin olay örgüsünün bağlandığı nokta, 25 yıl önce kaybolan Engin. Ailenin yıllarca onu bulma mücadelesi vermiş olması ve ortaya "ben Engin'im" diye çıkan zerzevat sonrası o mücadelenin farklı bir boyuta taşınması; insanların duygularıyla ne kadar kolay oynanabildiğinin de en büyük göstergesi. İçerisinde komedi unsuru var tamam ama bence ağır basanı, tam da bu sebeple drama olanı...
Ailenin karşısına yıllarca çok insan gelmiş, "ben oğlunuzum" diye ama hiç birisi bu zerzevat kadar çakal değildi... Bir şekilde diğerlerinin gerçek çocukları olmadığı ortaya çıkarken, bu azimli zerzevat kendisini öyle güzel Engin göstermekte ki; inanıyor onunla tanışanlar hemen Engin olduğuna... Engin'in çocukluk anılarına dair Zafer'den aldığını Mukadder'e, Mukadder'den aldığını Hikmet'e, Hikmet'ten aldığını ise yine Zafer'e satan ve kurduğu bu bilgi ağıyla gerçek Engin olduğunu, Ar ailesi için şüphesiz bir gerçek kılan zerzevatın planına dün akşam yayınlanan bölümle birlikte Şeniz'de dahil olmuş durumda...
Tam olarak hikaye gözler önüne serilmedi henüz ama Şeniz'in, Engin'in kaçırılması ya da aile tarafından bulunamaması noktasında parmağı olduğu kesin durumda... Belki çocuğu olmadığından kendine hiçbir zaman bağlayamadığını düşündüğü kocasının hıncını, Engin'den; dolayısıyla da Ar ailesinin geri kalanından çıkartmış, belki de daha acımasız planların ürünü olarak böyle bir tezgah planlamıştı bilinmez... Ama bilinen bir şey var ki; ailenin, özellikle de Hikmet'in düşündüğünün aksine Şeniz'in kötü bir karakter olduğu. Zerzevatla şimdi hiçbir şey meydana çıkmasın ve sonucunda kabak kendi başına patlamasın diye bir ortaklık kurması da oldukça muhtemel. Yani, zerzevatın eli daha da güçlenmiş durumda...
İkisinin bir kafede baş başa oturduğunu gören Mukadder'in ise bu buluşmayla ilgili uyduracakları yalana kanacağı şimdiden belli... Bakalım Şeniz ve zerzevat ikilisi, Adli Tıp'a kadar uzanacak bir dolandırıcılık ağı mı kuracak; yoksa Şeniz günahlarından arınıp bu zerzevatı aileden mi uzaklaştıracak göreceğiz. Bence ilk senaryo daha olası...
Bir diğer konu ise dayısı Engin'le neredeyse aynı şekillerde kaybolan Pelin'in başına gelenler... Öncelikle belirtmeliyim ki, minik oyuncu Beren Gökyıldız yaşından beklenmeyecek bir performans sergiliyor kesinlikle... Yedinci bölümde, bisikletiyle kaybolan Pelin'i herkes seferber olmuş dört bir koldan ararken; eliyle koymuş gibi zerzevatın bulmasına ne demeli peki?.. Anlaşılıyor ki, zerzevat hikayeye iyice tutundurulmaya çalışılıyor ama polisin dahi bulamadığı bir çocuğu, bu adam nasıl kaybolduğunu öğrendikten hemen sonra bulabildi?.. Kan çekti diyeceğim ama ortada bir kan bağı da yoktu değil mi?.. Eee?.. Yani, kayboluş ardından bu buluş; oldukça zorlama bir şekilde kaleme alınmıştı...
Tabi birde, zerzevatın Pelin'i bulması ve yolda giderlerken onları Yonca'nın fark etmesi sonrasında yaşananlar var. Bunu da iki boyutuyla inceleyelim...
Birinci boyut, zerzavatın Engin olduğunu ispatlamak noktasında gözlerinin nasıl kör olduğunu gözler önüne sermekte... Tarık, olur olmadık her yerde karşısına çıkan zerzevatı; bu seferde Pelin'in yanında görünce haklı olarak küplere bindi... Ve adamı bir güzel patakladı. Çocuğun kayboluşundan onu sorumlu tutuyordu... Sürüyerek karakola götürdükten sonra "yalancı ve ayağında çatlak olmamasına rağmen alçıda olduğunu" söylemesi, elbette bir tomografi çekilmesini gerektirmekteydi... Polis tarafından hastaneye götürülen zerzevatın tomografi sonucunda ise gerçekten ayağında çatlak olduğu tespit edilmişti... Peki ne olmuştu?.. Zerzevat, sürekli ayağının çatlak olmadığı tezini savuran Tarık'ı püskürtmek için bir arkadaşına ayağını gerçekten çatlattırmıştı... Gözlerini bu denli körleştiren ne ya da insanların duygularıyla oynamak için neden bu kadar mücadele veriyor anlayamıyorum. Bu aile hani multitrilyoner de değil ki, diyeyim mallarında mülklerinde gözü var... Yani gerçekten Engin olduğuna inansalar ne olacak?.. Ne geçecek eline?.. Aradığının yalnızca bir aile sıcaklığı olmadığı aşikar zira...
İkinci boyutta ise Pelin'i bulduktan sonra adamı karakola götürmek için orada kalan Tarık ve Yonca ikilisinin onu, Şeniz'le eve göndermesi ve Şeniz'in büründüğü ruh halleri var... Bu sahnelerde Şeniz'in ruh hali kesinlikle sağlıklı değildi. Pelin'le ilgili sanki, 25 yıl önce Engin'le ilgili kurduğu planları zihninden geçiriyor gibiydi... Bu da aslında, Şeniz'in anne olamayışının hıncıyla yüklü olduğunu kanıtlar nitelikteydi... Ar ailesinin çocuklarına karşı-ki Gülay'a yaklaşımının da biraz histerik olduğunu hatırlatmak gerek- bu tahammülsüzlüğünün başka bir nedeni olamaz zira... Yol boyunca "telefonumun şarjı bitti" diye kimseye haber vermemesi ve evin önüne geldikten sonra yine yüzüne yansıyan karmaşık ruh haliyle arabadan tek inmesi; Pelin'in de başına bir şey getirdiğini düşünmeye sevk etti bizleri. Yönetmenin arzusunun açıkça bu olduğu da oldukça belliydi zaten. Pelin arabadan indikten sonra ise sürekli dalgın hali, bir pişmanlık mı yaşadığı ya da çocuksuzluk kinini mi körüklediğini anlamamıza imkan vermiyordu... Anlayacağınız Şeniz tam bir kapalı kutu...
Zerzevatın Engin olduğuna, Hikmet ve Mukadder ikilisi körü körüne inanmakta. Gazanfer ise para aşkını çok iyi bilen zerzevatın gözlerini boyaması sonrası emindi, onun Engin olduğundan. Ama artık bazı şüpheler taşıdığını görmekteyiz. Zafer ise Mukadder, Hikmet ve Gazanfer'in onu tanıdığını bilmediğinden kendine anlattığı hikayeler ışığında emin gibi artık oğlu olduğundan. Üçlümüzün derdi, Zafer'den kan alıp DNA testi yaptırmakken; Zafer'in derdi de aslında aynıdır. "Aile arasında sır olmaz" kurallarını, böyle hassas bir konuda delince işte; aynı şey için bilmeden farklı yollarla mücadele veriyorlar böyle...
Açıkçası hikayenin ilerlediği bu yönden hoşnut değilim. Yani zerzevatın hikayesinin hemen bitirilmesi gerektiğine inanıyorum ancak, varlığının suyunun çıkartılacağına da eminim... Bu doğrultuda da Tarık'ın, Engin olduğu gerçeğinin ortaya çıkma zamanı sarkacak da sarkacak... Muhtemelen bu konu sezon finaline kadar saklanacak. Umarım hikayesi bunca bilinmezliğin dramını barındırırken, Kocamın Ailesi; bizi güldürmek için fazladan çaba harcaması gerektiği bir dönemden asla geçmez...
Bekleyip, göreceğiz...
Sevgilerimle...
Beklenen Kral
twitter.com/BeklenenKral
BeklenenKral@gmail.com
Birinci boyut, zerzavatın Engin olduğunu ispatlamak noktasında gözlerinin nasıl kör olduğunu gözler önüne sermekte... Tarık, olur olmadık her yerde karşısına çıkan zerzevatı; bu seferde Pelin'in yanında görünce haklı olarak küplere bindi... Ve adamı bir güzel patakladı. Çocuğun kayboluşundan onu sorumlu tutuyordu... Sürüyerek karakola götürdükten sonra "yalancı ve ayağında çatlak olmamasına rağmen alçıda olduğunu" söylemesi, elbette bir tomografi çekilmesini gerektirmekteydi... Polis tarafından hastaneye götürülen zerzevatın tomografi sonucunda ise gerçekten ayağında çatlak olduğu tespit edilmişti... Peki ne olmuştu?.. Zerzevat, sürekli ayağının çatlak olmadığı tezini savuran Tarık'ı püskürtmek için bir arkadaşına ayağını gerçekten çatlattırmıştı... Gözlerini bu denli körleştiren ne ya da insanların duygularıyla oynamak için neden bu kadar mücadele veriyor anlayamıyorum. Bu aile hani multitrilyoner de değil ki, diyeyim mallarında mülklerinde gözü var... Yani gerçekten Engin olduğuna inansalar ne olacak?.. Ne geçecek eline?.. Aradığının yalnızca bir aile sıcaklığı olmadığı aşikar zira...
İkinci boyutta ise Pelin'i bulduktan sonra adamı karakola götürmek için orada kalan Tarık ve Yonca ikilisinin onu, Şeniz'le eve göndermesi ve Şeniz'in büründüğü ruh halleri var... Bu sahnelerde Şeniz'in ruh hali kesinlikle sağlıklı değildi. Pelin'le ilgili sanki, 25 yıl önce Engin'le ilgili kurduğu planları zihninden geçiriyor gibiydi... Bu da aslında, Şeniz'in anne olamayışının hıncıyla yüklü olduğunu kanıtlar nitelikteydi... Ar ailesinin çocuklarına karşı-ki Gülay'a yaklaşımının da biraz histerik olduğunu hatırlatmak gerek- bu tahammülsüzlüğünün başka bir nedeni olamaz zira... Yol boyunca "telefonumun şarjı bitti" diye kimseye haber vermemesi ve evin önüne geldikten sonra yine yüzüne yansıyan karmaşık ruh haliyle arabadan tek inmesi; Pelin'in de başına bir şey getirdiğini düşünmeye sevk etti bizleri. Yönetmenin arzusunun açıkça bu olduğu da oldukça belliydi zaten. Pelin arabadan indikten sonra ise sürekli dalgın hali, bir pişmanlık mı yaşadığı ya da çocuksuzluk kinini mi körüklediğini anlamamıza imkan vermiyordu... Anlayacağınız Şeniz tam bir kapalı kutu...
Zerzevatın Engin olduğuna, Hikmet ve Mukadder ikilisi körü körüne inanmakta. Gazanfer ise para aşkını çok iyi bilen zerzevatın gözlerini boyaması sonrası emindi, onun Engin olduğundan. Ama artık bazı şüpheler taşıdığını görmekteyiz. Zafer ise Mukadder, Hikmet ve Gazanfer'in onu tanıdığını bilmediğinden kendine anlattığı hikayeler ışığında emin gibi artık oğlu olduğundan. Üçlümüzün derdi, Zafer'den kan alıp DNA testi yaptırmakken; Zafer'in derdi de aslında aynıdır. "Aile arasında sır olmaz" kurallarını, böyle hassas bir konuda delince işte; aynı şey için bilmeden farklı yollarla mücadele veriyorlar böyle...
Açıkçası hikayenin ilerlediği bu yönden hoşnut değilim. Yani zerzevatın hikayesinin hemen bitirilmesi gerektiğine inanıyorum ancak, varlığının suyunun çıkartılacağına da eminim... Bu doğrultuda da Tarık'ın, Engin olduğu gerçeğinin ortaya çıkma zamanı sarkacak da sarkacak... Muhtemelen bu konu sezon finaline kadar saklanacak. Umarım hikayesi bunca bilinmezliğin dramını barındırırken, Kocamın Ailesi; bizi güldürmek için fazladan çaba harcaması gerektiği bir dönemden asla geçmez...
Bekleyip, göreceğiz...
Sevgilerimle...
Beklenen Kral
twitter.com/BeklenenKral
BeklenenKral@gmail.com
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder