Ulan İstanbul: Kim geleceğini merak etmez ki?.. - Beklenen Kral

10 Aralık 2014 Çarşamba

Ulan İstanbul: Kim geleceğini merak etmez ki?..


Yine bizi şaşırtmayacak olay örgüleriyle, çetemizin başının beladan kurtulduğu bir bölümdü pazartesi akşamı izlediğimiz yirmi beşincisi... Hayati polisler tarafından yakalanmış ve ağzından çıkan ilk laf, "Kandemir" olmuştu ama olaylar bambaşka gelişecekti. Günün sonunda ise yeni bir bela, çetemizin tam da yanlarında sessizce beklemekteydi... Bakalım bu bölümde neler olmuş...

Geçtiğimiz bölüm Hayati'nin, Aytop'un evinde baskın yediği sahnede bırakmıştık diziyi. Polisler ele başlarının kim olduğunu sorduğunda, "Kandemir, Kandemir" diye sayıklamaya başlayan Hayati; kendi çıkarları uğruna Kandemir'i satmama niyeti sergileyecek ve istediğini elde edecekti...

Yirmi beşinci bölüm

Karakola getirilen Hayati resmen kitlenmiştir... Tabi kitlenmişliğinin yarısı da rolden ibarettir... Onun sorgusuna, kim olduğunu girmeden bilen Ceyhun ise elbette şokların en büyüğünü yaşadı. Karşısında Hayati'yi gören Ceyhun, önce durumu anlamlandıramadı ama daha sonra sadece "Kandemir, Kandemir" diye sayıklayan Hayati onu çileden çıkartmasını başardı... Normal zamanlarda da Kandemir'in ismi ağzından hiç düşmediğinden, Ceyhun hiç o taraflara giden bir olay örgüsü kurmadı. Hayati baktı Ceyhun sinirleniyor, bu sefer de baygınlık geçiriyor numarası yaptı... Evden bir şey çalınmadığı için Ceyhun, onun hırsızlık maksadıyla içeriye girdiğini düşünmüyordu. 


Bu sefer de, Aytop ile yüzleştirildi... Normalde hınzır bir erkek meraklısı olan Aytop'un hiç ilgi alanına girmeyen Hayati, kadının elinden resmen zor kurtuldu... Sarı çiyan dediği Hayati'nin kendisini arzuladığı için eve girdiğini düşünmeye kendini kaptırdığı sırada ise Hayati'den gol gecikmedi... Esra Dermancıoğlu'nun, "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisindeki yenge rolüne gönderme yapan Hayati, "artık kimin yengesiysen, o kıza da çok yazık" diyerek ortamı daha da ateşlendirmeyi seçti... Tabi Aytop üstüne yürüdüğünde köşesinde yumak halini alışı, ne kadar da korkusuz olduğunun kanıtı gibiydi(!)..


Karakolda bunlar olurken, Şehriban ve Maşuka evde oturmuş zaman öldürmektedirler. Şehriban gazete okumakta, Maşuka ise telefonunu kurcalamaktadır. Şehriban'ın gazetede sıcaklığını yitirmiş bir olayı anlatması üzerinden ikili yine birbiriyle didişmeye başlayacaktı ki, Maşuka, Eflatun isminde bir medyumdan konu açtı... Seanslarına katılan insanlar hakkındaki tüm gerçekleri bildiğini söyleyen Maşuka, birlikte seansa gitme teklifi yaptı Şehriban'a... Şehriban önce ık, mık etti ama "yalnız mı yaşlanacağım?, Ceyhun mutlu bir evlilik yapabilecek mi?, yeni bir talibim çıkacak mı?" sorularına cevap araması, fikrinde bir revizyona gitmesini gerektirdi... Tabi sadece Maşuka ile gitmeye niyetli değildi. "Derya ve Yaren de gelirse giderim" diyen Şehriban, daha sonra Maşuka ile birlikte restorana onları seansa davet etmeye gitti... 


Restoranın çalışma ofisinde, bir sandık dolusu altın arasında keyifli bir sohbete girişen çetemiz; biraz sonra Tuncer'in söyleyecekleriyle, onca riske boşuna girdiklerini anlayacaklardı. Zira Tuncer'in bile boyunu aşan bir işti bu konu. Altınları ne elden çıkartabileceğini ne de eritebileceğini söyleyen Tuncer, kendisine haber vermeden böyle bir işe girdikleri için çattı bizimkilere-Tuncer'e oynadığı son üç bölümdür resmen hastayım-... Ali Rıza'nın kurtulması için gereken bir milyona sadece üç yüz bin lira kalmışken, altından medet ummayı kesen çetemiz kendilerine yeni bir hedef seçmeliydi... Çalışma ofisinde yaşanan bu sancılı süreç sırasında da, Şehriban ve Maşuka restorana geldi. Derya ve Yaren önce ikilinin teklifini reddetti ama daha sonra çalışma ofisine gidip de, altınlardan bir nane olmayacağını öğrenmeleri üzerine; biraz önce reddettikleri Eflatun'un seansı çıkış noktası olmaya hazırdı... İnsanları bir şekilde dolandırdığından emin oldukları Eflatun, bu haftanın hedef tahtasındaki isim olacaktı. Bahadır hemen onunla ilgili bilgiler toplamaya girişmişken, kızlar da Şehriban'lara haber vererek hep birlikte seansa geleceklerini söyledi. Bahadır yaptığı araştırmalar sırasında, adamın ofis adresi dışında hiçbir sağlıklı veriye ulaşamadı. Sosyal medyada hakkında tek bir kötü şey yazmaması ise önce çetemizi biraz panikletti ama onların ellerinden hiçbir şey kurtulamazdı...


Akşam olduğunda hep birlikte seansın yapılacağı gösteri merkezindeydiler... Seansın bilet kuyruğunda uzunca süre bekledikten sonra, aslında Bahadır'ın internet üzerinden bilet aldığını öğrenmeleri ve Bahadır'ın da bilet kuyruğunda bekleyip, bilet almak için orada bulunduklarını düşünemeyişi biraz zorlamaydı ne yazık ki... Hatırlatırım Bahadır süzme salak bir karakter değil, tam tersi kafası zehir gibi işliyor ve önünde kitlenmeye sebep bir konu yokken, bağlantıyı kuramaması imkansız. Neyse, onun da sebebi biraz sonra anlaşıldı zaten... Biletlerin alındığını öğrenince bizimkiler vakit kaybetmeden salondaki yerlerini aldılar. Herkes yerine oturduktan sonra ise sahnede, Eflatun kayarak beliriverdi... Çetemiz kuşkuyla yaklaşıyordu ona ama biraz sonra salondaki birkaç kişinin bilgilerini tıkır tıkır söylemesi herkesi oldukça heyecanlandırdı... 


Daha sonrasında ise bu işin altında bir dümen var mı öğrenmek üzere Ferdi ve Karlos küçük bir gezintiye çıktı. Düşündüklerinde ise oldukça haklılardı... Bilet alan kişilerin isimleri üzerinden sosyal medya hesaplarına erişen Eflatun'un çalışanları, internetten edindikleri bilgileri ona söylüyor o da seyircilere bu bilgileri satıyordu. Kılık değiştiren ikilimiz ışık odasına dalmış, maliye müfettişini canlandırmaktadır. Eflatun'un asistanları onları görünce küçük bir şok geçirir ama ikilimiz hiçbir şey anlamamış gibi oradan çıkarlar. Yukarıda bunlar yaşanırken, salonda Şehriban'ın geçmişi ve geleceğinden bahsetmektedir Eflatun... Salondaki herkes bu açıklamalardan oldukça etkilenmiştir ve sosyal ortamda hesabı bulunmayan Şehriban hakkındaki tüm bilgileri, bilet kuyruğundaki o uzun bekleyiş sırasında Eflatun'un yardımcısı öğrenmiştir. Yani Bahadır'ın bağlantı kuramaması bu sahneye delalet etmiş ve herkesle anında kanka olmayı başaran Şehriban, o çok şaşırdığı bilgileri aslında biraz önce kendisi vermiştir...

Birinci perdenin sonunda dışarı çıkan çetemiz, adamın Şehriban'la ilgili her şeyi bilmesine oldukça şaşkınken, biraz sonra yanlarına gelen Karlos ve Ferdi adamın kurduğu tüm dümeni anlatınca olay çözümlenmiş olur. Şimdi ise onun foyası üzerinden Yaren, yeni bir foyanın kahramanı olacaktır... 


Hayati'ye bakalım biraz da... Hayati'nin sürekli, Kandemir'in adını sayıklaması artık Esra'yı iyice kuşkulandırmaktadır. Kuşkularında her zaman haklı olsa da Esra'dan oldukça nefret ederken, attığı adımla aslında yeniden çetemizin ekmeğine yağ sürmeyi başardı. Ferdi ve Derya bahçede cilveleşirken, gelen Esra ikilinin hemen kardeş ayağına yatmasıyla kuşku duymadı gördüklerinden ama biraz sonra söyledikleriyle ikiliyi büyük bir kuşku yumağına sokuverdi... "Hayati'nin hırsızların kazı yaptığı bir evde yakalandığını" söyleyen Esra, "sürekli Kandemir diye sayıklıyor" diyerek, duruma iyice tuz biber ekti. Konuyu geçiştirip onu yolladıktan sonra da hemen eve geçip, olayı kritik etmeye başladılar. Bu sırada dışarıya içmeye giden Karlos ve Kandemir eve geldi ve Hayati'nin şimdiye kadar bir şey söylememiş olmasından cesaretle, olay kendi üzerlerine kalmadan çözmeye karar verdiler... 


Ertesi gün Hayati tekrar karakola gelip Ceyhun'un ofisinde ifade verirken de, Derya ile Kandemir "yoldan geçiyorduk, uğradık" yalanıyla oraya gelir. Derya, "seninle bir şey konuşacağım" diye Ceyhun'u ofisten çıkardıktan sonra ise Kandemir hemen konuya girerek olayı çözüme kavuşturur... Hayati tam da tahmin ettikleri gibi altınların peşindedir ve altınların en azından birazını alması karşılığında da susmaya devam etmeye niyetlidir. Ama altınlardan bir cacık olmayacağını öğrenen Kandemir, birazını değil de tümünü vereceğini söylediğinde, bizim ki iyice sevindirik olur. Ceyhun ofise geri geldiğinde de, "yediği kuvvet macunu sebebiyle erkek düşkünü olan Aytop'un evine gittiğini" söyleyerek durumu açıklığa kavuşturmuştur. Bu yalana Ceyhun inanmıştır ama daha sonra öğrenen Esra'nın inanmaya hiç de niyeti yoktur... Zaten son sahnede olanların da onunla bir bağlantısı kesinlikle var...


Hayati meselesi çözüldükten sonra sırada Eflatun vardır. Medyum kılığına giren Yaren, kurbanı Eflatun'u beklemektedir... Zira Bahadır-Tuncer ikilisi, onun ofisine farklı müşteriler gibi gelmiş ve gerçek isimlerini söylemediklerinden hakkında hiçbir şey öğrenemeyen Eflatun'un, satamadığı bilgiler üzerinden Yaren'in reklamını yapmaktadırlar. Gelen müşterilerden duyduğu bu medyumu merak eden Eflatun'a, Tuncer kartını verir ve o da hemen karttaki adrese ziyarete gider... Yaren'e şarlatanlık yaptığını söyleyen Eflatun, onu köşeye sıkıştıracak sorular sorar ama Bahadır sayesinde hiç fire vermez Yaren. Hemen sonrasında ise geleceğiyle ilgili bir şeyler söyler ve "sen şarlatansın" diyen Eflatun, kalkıp oradan gider... Dışarı çıktığında ise onu Yaren'in söylediği gelecekten enstantaneler beklemektedir. Çetemizin geri kalanının kurgusuyla, söylediği her şey bir bir çıkınca Eflatun onu cebinden arar ve "sen gerçek bir medyumsun" diyerek Yaren'i gösteri yaptığı merkeze çağırır... 


Gösteri merkezinde ise sahne arkasında, ona konuklarla ilgili bilgiler vermesi karşılığında para alacaktır... Birinci perde bitene kadar para vermeyeceğini aöylediğinde de bizimkiler onunla aynı dümeni kurarak, Eflatun'un şüphelenmesini önlerler. Birinci perdenin sonunda Yaren parayı aldığında ise asıl gösteri başlar. Yine ışık odasında olan Yaren, Kandemir'i işaret eder ve onun hakkında söylediklerini Eflatun hemen onu gösterip söyler. Ayağa kalkan yüzü maskeli Kandemir ise "onun bir şarlatan olduğunu" söyleyerek, sonu hazırlamaya başlar. Daha sonra sahnede beliren diğer kahramanlarımızla birlikte, Eflatun yerin dibine doğru seyreder ve bir işi daha bitirmenin sevinciyle, uzun zamandır planlanan Ferdi ve Derya'nın özel gecesini yaşamaya giderler...


Gözleri kapalı getirilen Ferdi, karşısında süslenmiş bir köşe ve bizimkileri görünce şaşırır. Hemen arkasından Derya çıkıp, kendileri için hazırladıklarını söylediğinde ise sarmaş dolar haller... Daha sonra da bu aşka en başından beri karşı olan Kandemir belirir ve ikilimize öylesine yüzükler takar. Tam bu sıradaysa yandaki kayıkta yatan birini gören çetemiz, hemen oraya yönelir. Yatan kişi kalktığında ise hepsi şaşkındır. Zira bu geçmişte tanıdıkları bir isim olan Zeynep'den başkası değildir. Muhtemelen Ferdi'nin eski sevgilisi olan Zeynep'i hemen alıp eve götürürler ve Kandemir'in odasına yerleştirirler. Herkes odadan çıktıktan sonra ise çantasından çıkardığı telefonu alan Zeynep, Firuz bey isminde birini arayarak, "içlerine sızdığını ve neler yaptıklarını öğreneceğini" söyledikten sonra, bölümün perdesi aşağıya iner...

Çokça zorlama barındırsa da, oldukça komik bir bölümdü ama son dönemde içerisinde oldukça yoğun cinsel meta içeren ifadeler geçmesi sebebiyle, TOTAL izleyicisini kaybetmeye başladı. Ben açıkçası sebebini bu olarak görmekteyim. Zira AB reytingleri her zamanki sıralamalarda gidip gelirken, TOTAL'de yaşanan bu büyük düşüşün sebebi, yeni başlayan Paramparça dizisi olamaz kesinlikle. Hadi o olsun diyelim, dokuzunculuk nedir allasen?.. Tam da bu yüzden, cinselliğin öne çıktığı repliklerden uzaklaşılması gerek düşüncesindeyim. Yani eğer TOTAL izleyicisi geri kazanılmak isteniyorsa, en azından bir de böyle denenmeli... Bu arada, Yaren'in geçmişine gittik yeniden... Onun dizi içinde farklı bir hikaye gibi sunulması beni iyice germeye başladı ve sadece o anıda gerçekleşen Yaren ve Karlos düetini izleyeceğiniz linki vermekle yetinmekteyim... Ve son olarak Esra ile bağlantısı olduğunu düşündüğüm Zeynep, bakalım ilerleyen bölümlerde çetemizin başına ne çoraplar örecek...

Sevgilerimle...
Beklenen Kral

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder