Ver Fırına: Reyting uğruna harcanmak - Beklenen Kral

25 Aralık 2014 Perşembe

Ver Fırına: Reyting uğruna harcanmak


Bazı programlar vardır ki, şahanedirler... İzlemek keyif verir, içerisinde adalet duygusu hakimdir, sohbetler güldürür ve doğası gereği öğretici de bir tarafı vardır... Yine o bazı programlar ne zaman ki reyting kaygısına kapılır ve ne zaman ki bu uğurda revizyona gider; işte o zaman çoğu iyi düşüncelerinizi kazdığınız derin bir kuyu içerisine gömmeniz gerekir...

"Ekranların en tatlı yarışma programı" sloganıyla Tv8'de ekrana gelen Ver Fırına'da da, durum artık bundan farklı değil... BBC'nin başarılı yarışması "The Great British Bake Off" uyarlaması yapım, hakkını yemeyelim gerçekten ekranın en 'tatlı' yarışma programlarından birisiydi. Formatı, seçilen yarışmacıları, adaletli jüri yorumları, -tabak- seçimleri, üzerine bir de öğreticiliği ve yardımseverliğin aşılandığı haliyle izlemesi büyük bir keyif veriyordu. Ben de oturup hakkında bir yazı kaleme aldım-paylaşmayacağım- ve övgüler yağdırdığım bu yazının hemen ertesi haftasında, ortada ne başarılı bir format, ne başarılı ve izlenesi yarışmacılar, ne de 'tatlı'lık kalmıştı... Reytinglere hiçbir katkısı olmayan bu değişiklik, üzerine bir de severek izleyen birçok izleyicisini çıldırttı... 

Burcu Esmersoy'un sunuculuğunu yaptığı, Arda Türkmen ve Emel Başdoğan'ın ise jüri olarak yer aldığı program ilk formatında, sekiz yarışmacıyla iki hafta sürmekteydi. Günlük iki etaptan oluşan yarışta, yarışmacılar ilk olarak teknik etapta yarışıyor ve daha önceden haberlerinin olmadığı, jürinin özel reçeteleriyle bezeli tariflerini yapıyorlardı. Tarif sahibi jüri ise o sırada, Arda'nın Mutfağı stüdyosunda tarifini hayata geçiriyor ve seyirciye yarışmacılardan nasıl bir performans beklediklerini göstermiş oluyordu. Yarışmacılara verilen süre tamamlandıktan sonra ise kimin yaptığını bilmedikleri yemekleri tadıyor, yorumluyor ve bir etap birincisi ve sonuncusu açıklanıyordu. Hemen ardından da "imza" ya da "kendini göster" olarak değişen iki etaptan birisi başlıyor, yarışmacılar daha önce kendilerine haber verilen özel bir yiyeceği, kendilerinin seçtiği bir tarifle hayata geçiriyor ve teknik etaptan farklı olarak bu etapta jüri de stüdyoda bulunup, tezgahları tek tek gezerek yarışmacıların performanslarını gözetliyorlardı. Sürenin tamamlanması sonrasında, yeniden yapılan tadımlarla birlikte bir günün birincisi seçiliyor, ardında da o gün eleme günü değilse bir elenme adayı, eleme günü ise geçmiş günün elenme adayı ile o günün sonuncusu arasından bir kişi, jürinin seçimiyle yarışmaya veda ediyordu.

Değişen formatla birlikteyse, her şey bambaşka bir hal aldı. Öncelikle etap sayısı bire indirildi ve özellikle tarifleri öğrenmek için programı izleyenlerin en sevdiği teknik etap rafa kaldırıldı. Sonrasındaysa yine seyircilerin izlemekten en çok keyif aldığı -tadımlar sırasındaki- jüri yorumları susturuldu. Zira reytingle besleneceği ümidiyle yapılan bambaşka bir değişiklik daha vardı önümüzde... Artık yarışmacılar birbirlerinin tariflerini tadacak ve sonrasında -sözde- en beğenmedikleri lezzeti yapan arkadaşlarını elenme adayı olarak göstereceklerdi...

Sadece bunlarla sınırlı kalınmamıştı elbette. Şimdiye kadar uyumlu ve birbirleriyle çok çok şaka yollu atışan yarışmacıların yerine, bu sefer uyumsuzlukta tavan ve birbirlerine -sözde- şaka yollu laf sokan yarışmacılar seçilmiş. Anlayacağınız program tam gaz reyting oyunlarına hazırlanmış ama izleme keyfi de beraberinde alıp götürülmüş...

Dünyada herhalde jürinin bu denli makaslandığı başka bir format yoktur... Siz hiç jürisi olan bir programda, onların ikinci plana atıldığına vede sazın yarışmacılara verildiğine tanık oldunuz mu?.. Peki ya hiç jürinin görüşleri dururken, yarışmacıların görüşlerine değer verilen bir program gördünüz mü?.. Eğer görmediyseniz, Ver Fırına'yı açın ve izleyin. Ben açıkça söyleyeyim, mevcut haliyle orada Arda Türkmen'e ve Emel Başdoğan'a kesinlikle gerek yok. Olmamış tabağı seçen yarışmacılar, en iyi tabağı da pekala seçebilirler. Malum onlar hem yarışmacı hem de gurmeler!.. Hatta orada Burcu Esmersoy'a da gerek yok, şu an ki haline muhteviyatı çok benzeyen ve bir süre sonra artık suyu çıktığı için son bulan Yemekteyiz'in dış sesi sunabilir derinlerden gelen sesiyle... Programın ismi de değişsin, Mutfak Oyunları olsun madem. Zira yarışmacılar, Bizans oyunlarına taş çıkartırlar...

İnsanların zevkle izlediği, naif ve duru yarışmacıların birbirleriyle rakip gibi değil de, dost gibi yarıştığı ve jürinin -seyirciler için de- hem öğretici hem de yol gösterici olduğu bir programdan; kimsenin hoşlanmadığı, birbirlerini çekemeyen kıskanç yarışmacıların tam anlamıyla rakip olduğu ve jürinin susturulduğu bir programa dönüş... Acun Medya ne yaptığının farkında mı?.. Reyting uğruna, formatı böylesi bir hale getirmenin kime ne faydası var?.. Ayrıca normalde iki hafta süren yarış, neden bir bilinmezliğe doğru uzatıldı? Bizim hiç hoşlanmadığımız yarışmacıları yoksa yapım şirketi çok mu sevdi?..

Bir bomba soru daha... Acaba, "nasılsa Bu Tarz Benim'i programın yayınlandığı saate transfer edeceğiz, bir de bu halini deneyelim; baktık o da reyting almıyor, final yaptırırız" mı denildi?.. Malum, duyumlara göre 5 Aralık Pazartesi, Bu Tarz Benim kanalda ikinci sezonuyla yayınlanmaya başlayacak ve yayın saati Ver Fırına ile çakışmakta. Programın ani kararla format değiştirmesi ve normalde iki hafta olan sürenin uzatılmasının hayra alamet olmadığını düşünüyorum. Ve ekliyorum; daha önce kendi ayağına sıkan yapım çok görmüştüm ama ilk defa direkt kafasına sıkanını gördüm...

E, o zaman ne diyelim; Rus ruleti bitti, paydos!

Beklenen Kral

3 yorum :

  1. Sözünü ettiginiz olumlu özelliklerinden dolayi yarismayi zevkle izliyordum. Sevgi dolu ve adaletli bir havasi vardi ve hatta bu yuzden hayatimda ilk kez bir yarismaya basvurdum...sonra aradilar secmelere cagirdilar cesitli sebeplerden gitmedim. Ohhh iyi kide gitmedim yoksa en sevmedigim tipte bir yarismanin icinde bulacakmisim kendimi... ver firina yi tatli yapan eski formatiydi ve suan ha bu tarz benim ha ver firina olmus. Insanlarda birbirine kotu gozle bakmayi tetikleyen, sevgisiz, kavgaci bir format bir tatli programiyla malesef hic uyusmamis.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski halinde olsa çok şey kaçırmışsınız derdim ama eğer bu haline düşecektiyseniz, iyi ki katılmamışsınız. "Kurunun yanında yaş da yanar " misali olurdunuz. Bakalım format böyle mi kalacak, yoksa toptan yarışma mı kalkacak... Bekleyip, görelim...

      Sil
  2. Format bu haliyle kalırsa yazık.... böyle saçma sapan reyting oyunlarına prim verileceğini tahmin etmemiştim. Jüri kenarda yarışmacıların her biri usta gurme aşçı edasıyla yorum yapmalarına sinir oluyorum. Eski hali samimi sıcaktı. Etrafımdaki çoğu kişi bu halinden ötürü seyretmeyi bıraktı.dediklerinize katılıyorum güzelim programı 'bu tarz benim 'yarışması uğruna heba ettiler yazık..........

    YanıtlaSil