Tam bir şok etkisi yaratan 'bölüm' finaliyle, Ulan İstanbul gerçek bir ters köşe yaptı biz izleyicilere. Böylesini gerçekten beklemiyordum ve hazırlıksız yakalandım. Son birkaç bölümdür, "şimdi ne olacak? diye merak etmiyorum" derken, şimdi tam da o merak denizinin içerisinde boğulmama mücadelesi veriyorum. "Dizi 33. bölümde bitiyor mu?" sorularına cevabı doğrudan senaristten aldığımız dün gece, bakalım dizide neler yaşanmış. Ve yine dün gece hangi büyük şok ailemizin ensesinde, kapanmaz bir yara açmış...
Diziyi geçtiğimiz bölüm Muammer'i, Firuz'un istediği gibi hapse yolcu eden çetemizin nadide üyesi Ferdi'nin Ceyhun'a basıldığı sahnede bırakmıştık. Muammer'in evinde unuttuğu telefonu alıp da tam çıktığı sırada yediği bu baskının, bambaşka ve sessiz bir baskının zeminini hazırlayan en önemli faktör olacağını ise kimse bilemezdi.
32. bölüm
Ceyhun, Muammer'in evinin önünde Ferdi'yi görünce, bu sefer işin içerisinden sıyrılması kolay olmadı ve şüpheli sıfatıyla karakola götürüldü. Ceyhun sinirli ve hiddetli modda köşeye sıkıştırmış gibi görünüyordu onu ama Ferdi, uydurduğu yeni bir yalanla şüphe bulutlarının büyük çoğunluğunu dağıttı.
Karlos'la ayrı eve çıkmayı düşündüklerini ve oraya da bu amaçla gittiğini söyleyen Ferdi'yi şimdi Muammer'le bir yüzleşme bekliyordu. Sorgu odasına getirildiğinde de, Muammer evin önündeki yol kavgasını hatırladı. Hatta devamı da geliyordu ki, Ferdi'nin 'limon' demesiyle, kendisini kaybetmesi bir oldu. Ferdi'nin limon planı tutmuş tam giderken, karakoldan içeriye giren bir hırsızın onu tanıması ise Ceyhun'u yeni şüphelerin içerisine saldı.
Ceyhun adamı sorguya aldı ama sadece adını hatırladığı Ferdi hakkında, başka bir şey söyleyemeyen hırsıza karşı birden hiddetlenince, Muammer meselesinde olduğu gibi Ferdi yeniden köşeye sıkışmaktan kurtulmuş oldu. Tabi bu Ceyhun'un onun peşinde dolaşmaktan geri koymayacaktı...
Ferdi restorana döndüğündeyse, çetemiz başlarındaki yeni belayı öğrendiler. Zira Firuz, bu sefer onlardan ciddi bir hırsızlık yapmalarını istiyordur. Çetemizin şimdi de, II. Mahmut döneminden kalma bir kılıcı bulunduğu müzeden çalmaları gerekiyorken, aynı anda başka bir çete de gözünü o kılıca dikmiştir.
Nitekim kurdukları belgesel taktiği üzerinden kılıcı çalmak için uğraştıkları sırada, diğer çete daha akıllı bir taktik kullanıp kılıcı ele geçirdi. Onların bu kolay taktiğini ise aslında restoranda Karlos önermişti.
1979 yapımı Zeki Alasya - Metin Akpınar filmi "Vay Başımıza Gelenler"de o çok iyi hatırladığımız tavandan müzeye girmek fikrini beğenmeyen, çetemizin diğer fertlerine gelsin bu yenilgi!..
Bu gelişme üzerine kılıcın çalındığı anlaşılmasın diye koyulduğu sergiyi yakarken bizimkiler, onları Firuz belasından kurtaracak isim Tuncay olacaktır. Önce herkes bu durumu alaya alır ama onlara en güzel cevabı yine Tuncay verir. Zira kısa süre içerisinde, kılıcı çalanları bulmuş ve çoktan mekanlarına gidip, hazırladıkları planı devreye sokmuştur. Osmanlı soyundan gelen birisinin kılıcı istediğini söyleyen Tuncay, onları kandırıp çetemizin yeni aldığı minübüsün yanına getirdiğindeyse, adamların yediği bir güzel dayak sonrası kılıcı geri almayı başarırlar. Firuz'a bir ceket içerisinde Kandemir kılıcı sunarken, o ceketin altından bir hinlik çıkması ise ayrıca oldukça yüksek bir ihtimal...
Çetemiz her şeyi yeniden geride bırakmış olmanın heyecanı ve mutluluğuyla restorandaki çalışma ofislerinde zafer kutlamaları yaptığı sırada ise aslında bilmedikleri, bölümün başından beri hem Derya hem de Ferdi'nin peşinden ayrılmayan Ceyhun'un çok yakınlarında olduğuydu...
Malum Ceyhun, Ferdi'yle yaşadıkları sonrasında artık tamamen kuşku ve şüphe ağlarıyla örülü bir durumdaydı. Bir Ferdi'nin bir Derya'nın peşinde izlediğimiz Ceyhun, her ikisinin de açıklarını yakalamak için büyük bir mücadele verdi. Görünürde hiçbir açığı yakalamamıştı ama aslında, peşlerinde olduğu her durumda bir foyalarının tam da göbeğindeydi. Önce minibüs meselesi, sonra Derya'nın müzeyle ilgili Firuz'un yakınıyla konuşurken onun durumu yanlış anlaması-öpüştüğü adam sandı- ve finalde de Bahadır'ın hazırladığı sahte kimlikle nikah günü almaya gitmeleri, hin bir polisin bile ne durumlara düşebildiğini gözler önüne sermekteydi. Tabi özellikle nikah günü alırlarken, Ceyhun'un Derya'ya olan bakışları ve tutumu sanki o zamandan her şeyi öğrenmiş izlenimini verdi; daha sonra düşündüğümde...
Evet, Ceyhun her şeyi öğrendi... Çetemiz restoranın ofisinde zafer sarhoşluğuyla, Firuz ve ona giydirip ardından da oradan ayrıldıkları sırada birden ofisteki teçhizat dolabının kapısı açıldı ve içinden, duyduklarıyla gerçek zafer sarhoşu olan Ceyhun çıktı...
Açık söylemek gerekirse bunu hiç beklemiyordum ve 33. bölümün final olduğu söylentilerinin yüksek sesle dillendirildiği bir dönemde, böyle bir bölüm sonu dizi fanlarının bu söylentinin doğruluğunu sorguladığı bir süreç yaşamalarını sağladı ama kısa süre içerisinde, Beyti Engin'le 'bölüm senaryosu görme' yarışına giren Uğraş Güneş konuya açıklık getirdi. Beyti Engin'in bizleri çatlatmak için(!) her hafta attığı bir sonraki bölüm senaryosunun kapağı seremonisine, bu hafta, 33. bölüm de dahil oldu ve kapakta, final vs. yazmıyordu-ki normal şartlarda yazması gerekir-. Bu bile başlı başına bir cevapken, bu sefer de ona Uğraş Güneş hava attı ve yeni yazmaya başladığı 34. bölüm senaryosunun kapağını gösterdi... Ve evet bu, dizi 33. bölümde final yapmıyor demek. Açık söylüyorum, eğer dün geceki gibi bölümler izlemeye devam edersek dizi kısa süre içerisinde kesinlikle toparlar ve bu "final" muhabbeti de rafa kalkar...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder