Uzun zamandır merak edilen, herkesin nasıl bir iş olacağı üzerine kafa patlattığı, yayınlanan ilk tanıtımıyla farklı dizilere benzetilen ama ekrana gelen ilk bölümüyle de bambaşka bir yapım olduğu anlaşılan Maral, tüm bu zaman boyunca yarattığı algıyı hak ettiğini çok rahat bir şekilde ortaya koydu. Hem oyuncu kadrosu hem de hikayesi bakımından ilgi çekici olmasını bir kenara bıraktığımızda, biraz daha romantik komedi havasına girse tadından yenmez bana göre...
Kemik kadro
Dizinin kemik kadrosu, Hazal Kaya (Maral), Aras Bulut İynemli (Sarp), Ceyda Düvenci (Deniz), Reha Özcan (Halis), Bige Önal (Alara), Rıza Orkun (Muhsin), Cankat Aydos (Tahsin), Elvan Boran (Nilüfer), Fırat Altunmeşe (Oytun) ve Gümeç Alpay'dan (Aslı) oluşuyor... Senaryosu Yazı Odası tarafından kaleme alınan dizinin yönetmen koltuğunda ise Deniz Koloş oturmakta. O şahane müzikler ise Cem Tuncer'e aitler...
Hikayeye ilk bakış ve Hazal Kaya
Birinci bölümün başlarında hikayeyi biraz tutuk bulmuş ve akmadığını düşünmeye başlamıştım ki, devamında her şey yavaş yavaş rayına oturmaya başladı. Özellikle Hazal Kaya'nın hayat verdiği fedakar Maral'ın sıcak ve sevimli hali kısa süre içerisinde ekrandan taşmayı başardı. Açık konuşmam gerekirse, A.Ş.K. dizisinde bu kadar ekrandan taşmıyordu enerjisi. Belli ki dizi için gerçekten iyi hazırlanmış ve karakterini de çok iyi giymiş. Hareketleri ve mimikleriyle diğer oynadığı karakterlerden bağımsız bir Maral vardı karşımızda. Sonraki bölümlerde de bu durum iyice pekişti.
Atarlı rollerin adamı Aras Bulut İynemli
Dizinin bir diğer başrolü Aras Bulut İynemli içinse denecek çok bir şey yok açıkçası. Onu, Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin atarlı Mete'si olarak tanıdık ve daha sonra da Muhteşem Yüzyıl'da Şehzade Bayezid olarak karşımıza çıktığında bir o kadar kusursuz olan performansıyla seyrettik. Mete ve Bayezid'in ortak yönleri biraz atarlı oluşlarıyken, Maral'da hayat verdiği Sarp karakterinin de atarlı oluşu benim için tek sorundu ve ilk bölümde çok hafif Mete karakteriyle benzerlikler hissetsem de, daha sonra bu izlenimi tamamen yıktığını düşünüyorum. Hazal Kaya gibi karakterini çok iyi giymiş ve her bölüm istikrarı biraz daha artıyor.
Ceyda Düvenci, Reha Özcan ve Türkü Turan
Daha önce onu hep iyi rollerde izlediğimizden, kötü bir karaktere hayat vereceğini öğrendiğimde ayrıca merak etmiştim; Ceyda Düvenci'nin performansını... İlk bölümle birlikte onu sivri ve kötü bir karakter olarak benimsemek ise hiç zor olmadı. Sanki ilk defa böyle bir rolde değilmişçesine iyi giymişti o da karakterini ve özellikle de değişen fiziğiyle mankenlere taş çıkartacak pozisyonda. Her ne kadar karakterinden zerre haz etmesem de, kendisi hatırına onun sahnelerini de merakla beklemekteyim. Kocası rolündeki Reha Özcan'ı ise ilk defa bu kadar önemli bir rolde izliyorum. Yine açık konuşmam gerekirse, ilk bölümde başka bir isim Halis karakteri için daha iyi olurdu diye düşündüm. Ama onu da izledikçe karaktere yakıştırmaya başladım. Her ne kadar hala fazla mimik kullandığını düşünsem de, Halis karakterinin üstesinden çok iyi geldiği açık. Zaten kendisinin oyunculuğunu değerlendirecek de değilim, haddime düşmez... İlk iki bölümde konuk oyuncu olarak izlediğimiz Türkü Turan'a gelirsek devamlı bir karakter olmasını çok isterdim. Arya'nın o depresif ama çevresine olumlu görünmeye çalışan halini çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Her ne kadar gidişiyle bir milada imza atmış olsa da Arya karakterinin dizi içerisinde her zaman bir yeri olması, onu sık sık konuk oyuncu olarak görme olasılığımızı artırıyor-ki öyle olmalı da. Zira karakterin bir çırpıda yok olması ve bir daha ortaya hiç çıkmaması çok abes kaçar...
İki sempatik karakter Oytun ve Aslı
Kaçak Gelinler'de sergilediği başarılı performansıyla kısa süre içerisinde büyük bir hayran kitlesi elde eden Fırat Altunmeşe'nin, Sarp'ın en büyük rakibi olacak Oytun'a hayat vermesi çok yerinde bir karar olmuş. Karakterin özgür ruhlu ama bir o kadar da ilgili tavrını çok iyi yansıtıyor ve Sarp'la yaşayacakları çekişmelerde nasıl bir haleti ruhiye sergileyeceği benim için büyük bir merak konusu... Son olarak Gümeç Alpay, dizinin şüphesiz en eğlenceli karakterine hayat veriyor ve karakter kesinlikle üzerinde hiç sırıtmıyor. Ondan felaket derecede Ezgi Mola havası aldığımı da ayrıca belirtmek istiyorum. Onun gibi ekrana çok yakıştığı da bir başka önemli konu.
Hikayeye genel bakış
Çocukluğundan beri arzuladığı ortamda çalışan ve gözü en yükseklerde olmasına karşın, çalıştığı her mevkide ışık saçan Maral'ın merdivenleri pata küte çıkışı ama bir o kadar da hızlı sınanışlarının hikayesi diyebiliriz aslında Maral için. Halis'in kızı Arya'ya kurduğu dünya olan Luna, her şeye hakim olmak isteyen Deniz'in oyunlarına kurban gitmekle yüz yüzeyken, devreye giren Maral tüm planlarını altüst etmiş görünmekte ve bu da onu şimdi Maral'ın en büyük düşmanı yapmış durumda. Bu savaşta ise Maral'ın en büyük yardımcıları, yine Luna'nın tüm çalışanları... Her ne kadar yine Deniz'in kirli oyunlarıyla birkaç arkadaşı işten çıkartıldıysa da, Halis'in Maral'a güven duymasıyla yeniden Luna'ya dönmeleri özellikle üçüncü bölüme damga vuran sahne oldu. Tabi piyon olarak kullanmak istediği Maral'ı, parmağında oynatamayacağını anlayan Deniz'in bundan sonra daha ciddi sorunlar çıkarması olası...
Eleştiri-yorum-
Maral ile Sarp arasındaki etkileşime gelirsek, ne tam sevgili ne de arkadaş olarak izliyoruz ama birbirlerine olan yakınlıklarına bir şekilde ad koyulmalı kısa sürede. Tam sevgili gibi davranıyorlar derken, bir sonraki sahnede arkadaş gibi takılmaları bir beni rahatsız etmiyordur herhalde. Bunun dışında iki karakterin de birbiriyle uyumu harika. Her ne kadar Sarp'ın Halis'e duyduğu kin daha ilk bölümden Maral'ın başına iş açsa da, yine Sarp sebebiyle her şeyin çözüme kavuşması bence yerinde bir hamle oldu. Tabi bundan sonra sık sık istemeden de olsa Maral'ın başına dert açacağını düşünüyorum Sarp'ın kininin. Bu kinin sebebi de, malum ki Halis'in babası oluşu. En azından bizim Sarp'ın yansıttığından aldığımız enerji bu. Halis, Sarp ve Deniz üçgeninde git gel bir süreç yaşayacak olan Maral'ın en büyük destekçilerinden biri de bundan böyle Oytun olacaktır. Zaten Oytun'a bilendiği ayan beyan ortadayken, Sarp'ın bir de Maral'ı ona kaptırmama mücadelesi verecek olması diğer bir sınavı olacak. Tüm bu sınavların sonunda da, şüphesiz ki aşk kazanacaktır...
İlk bölümünde hikayeye alıştıran, ikinci bölümünde karakterlere ısıtan, üçüncü bölümüyle de tam olarak hikayeye giriş yapan dizinin aldığı ilk bölüm reytingleri aslında biraz düşüktü ama reyting ortalaması zaten çok da iyi olmayan TV8 için bu durumun sorun teşkil etmediği, hatta aldığı reytinglerin kanalı memnun ettiğini biliyoruz. Bundan böyle çizgisini bozmazsa istikrarlı bir şekilde reytingini arttıracağını düşünürken, farklı bir kanalda daha yüksek izlenme oranları alabileceği ihtimali de gözardı edilmemeli. Her ne kadar TV8 İç Yapımlar'ın bir işi olsa da, insan bunu düşünmekten kendisini alamıyor haliyle... Tabi yapımcı, aynı zamanda da kanalın dramalar müdürü Arzu Eğmir'in projenin arkasında sonuna kadar duracağından emin olduğum için de içim rahat. Dizinin ortalama bir reyting seviyesi tutturduğu taktirde tökezlemeden yoluna devam edeceği ise bu sebeple kesin. Bu süreçte hikayenin bozulmaması ve drama kısmının fazla abartılmaması da çok faydalı olacaktır. Şahsen ben dizinin romantik komedi havasında daha çok tutacağını düşünenlerdenim...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder