"Gelen gideni aratır" derler ya, İşte Benim Stilim için de her yeni sezonla birlikte aynısını düşünmekten kendimi alamıyorum. Her seferinde daha fazla göze batan, daha fazla arsızlaşan ve daha fazla kavga çıkarma potansiyeli taşıyan isimler-hepsini kastetmiyorum- yarışmacı olarak getiriliyor... Her biri özenle seçiliyor biliyoruz ama böylesi bir kaosun ortasında nasıl ruh sağlıklarını koruyabiliyorlar bilemiyorum...
Hani bu işin bir de o boyutu var. Reyting gelir, bol bol para da kazanılır ama kirlenen ruh, bozulan sağlık ne olur?.. İnsanların sadece birbirlerinin kuyusunu kazmaya odaklandığı bir ortamda, ne ruh ne de sağlığı ayakta kalabilir. Orada çalışan masum bir garip reji ekibi için duyduğum üzüntümü belirtmeden tam da bu yüzden geçemiyorum... Umarım hak ettiklerini alıyorlardır da, değiyordur bunca eziyete...
Zira bize gösterilenler sadece görmemiz istenenler, bunun bir de perde arkası var. Her gün mutlaka birisinin kuliste olay çıkardığını düşünürsek, üzerine bir de yayınlanmayan bir çok olayın yaşandığını... Ne denebilir ki, gerçekten yazık... Tabi bu ağır eleştirileri geride bıraktığımızda, ne olursa olsun kendilerini izletmeyi başardıklarını atlamayalım. Google'ın en çok arananlar listesinde her ay yarışmanın bir ismi kesin var ve bu da izlediğimiz her şeyi hak ettiğimizin bir kanıtı. Şimdi durum böyleyken kimseye de kızamazsınız. Halk bunu istiyorsa ve karşılığını da misliyle veriyorsa, kimseden düzgün yayın yapmasını bekleyemezsiniz. Beklerseniz de, ancak beklediğinizle kalırsınız...
TV8'in bu sezon yayın politikası tamamen Survivor All Star üzerine kurulu malum ve bu politikanın en büyük ceremesini çekenlerden biri de, İşte Benim Stilim... Hafta içi beş gün değerlendirme, cumartesileri de finalin yapıldığı yarış; Survivor All Star'ın başlamasıyla beş güne sıkıştı ve cuma günleri hem değerlendirme hem de haftanın finali gösterilmeye başlandı. Bana Baba Dedi'den önce peş peşe yayınlanan bölümler, araya dizi girmesiyle bir es verdi ama bu sefer de gece ikilere kadar uzayan bir yayın süreciyle karşı karşıya kalındı. Yani bu yönüyle ayrıca, haksızlığa da uğradıklarını söyleyebiliriz hepsinin. Elbette kimsenin bu yüzden performans kaybetmediği de kesin...
Her sezon mutlaka bir-iki tane orijinal tip oluyor yarışta. Diğerlerinin daha beteri ve daha çok göze batanı olarak, bununla ya ün ya da nefret kazanıyorlar. Kazanılan ünler geçici olurken, nefretlerin baki kaldığını unutarak da bildikleri ya da şartlandıkları yolda ilerlemeye devam ediyorlar. Bu isimlerin başında da üçüncü sezonda şüphesiz Azeri Sima geliyor... Daha yarışın ilk gününde çıkardığı olayla, ne amaçla geldiğini açıkça belli etmişti ve tam da belli ettiği şekilde yarışa devam etmekte...
Tüm yarışmacılara takan, hepsini internette araştırdığını ve haklarında 'söyleyemem' dediği bilgiler edindiğini açıklayan ve bununla övünç duyan bir kızcağız... Azerbaycan'da kısacık boyuna rağmen mankenlik yarışmasına katıldığını ve derece aldığını söylüyor. Açıkçası araştırmadım, yalandır da demeyeceğim ama o boyda birinin manken olamayacağı kesin. Babasının maddi gücüyle yarışa girebilmesini anlarım da derece mevzusuna bir türlü kafam yatmadı. Diğer yarışmacılar, "Katıldığına inanmıyoruz" derken neyi dayanak gösterdiklerini bilemem tabi, bildiğim bir şey var ki bu yarış üzerinden büyük bir yalanının ortaya çıktığı...
Diğer yarışmacıları fellik fellik araştıran ve haklarında açıklar arayan Sima, açıkların en büyüğünü veren oldu ve yerinde başkası olsa, orada bir dakika daha durmaz ayrılırdı ama onun niyeti 'sadece' ünlü olmak olunca, ne duruma düştüğünü umursamadığını gördük... Instagram'da kendisine ait olmayan bir fotoyu profiline koyan ve bu yalanı ortaya çıktıktan sonra en az yarım saat, "Hayır o benim, telefonumda da videom var" diye kıvranan ancak Nur Yerlitaş, "Getirin telefonunu" diyince artık, "Zaten foto küçük, karıştırmışımdır" ile başlayıp, sonunda kendisi olmadığını itiraf eden Sima; daha sonra da yine Instagram hesabında, "Azeri kızları bikinili fotoğraflarını yayınlamaz" diye absürt bir açıklama yapmış. Peki o zaman katıldığını iddia ettiğin modellik yarışmasına ne işin vardı Sima?.. Orada kıyafetli olduğundan daha çok bikinili olmak zorundaydın, ekranlarda bunun yayınlanmasına nasıl içerlemedin?. O zaman Azeri kızlarının bu genel davranışından haberin yok muydu yoksa?..
Kısacası neresinden tutarsan tut elde kalacak bir durum yaşandı ve sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmeyi başarabildi. Kendisini hayretle izliyorum, o her daim büzdüğü ilginç dudakları ve yaşından büyük halleriyle katlanılmaz olduğunu da not düşmek istiyorum. Bu arada, ünlü olacağım sanmasın. O kafada birisi Türkiye'de istediği üne asla kavuşamaz. Azeri kızlarının da onu gördükçe nasıl gerim gerim gerildiklerini tahmin edebiliyorum, "Rezil ediyor bizi" diye. Haklılar da, tabi çözümü yok. Böylesi sansasyonel birisi kolay kolay gönderilmez yarıştan. Gönderilse bile sezon sonlanana kadar mutlaka bir şekilde yine yarışın içerisinde görürüz...
Yarışın bu minvalde sayılabilecek yarışmacılarından birisi de, geçtiğimiz haftalarda bile isteye elenen Tümay'dı. Tipik bir Almancı olan ve konuşması resmen Survivor Seda'ya benzeyen Tümay, aynı Sima gibi sırf olay çıkartmaya odaklanmıştı. Jüriyle de karşı karşıya sık sık gelince, kısa sürede ipi çekildi. O da tıpkı Sima gibi ünlü olmak derdiyle, her şeyi reva görenlerdendi ama kantarın topuzunu kaçırdığını fark edemedi. Ettiğindeyse, tüm jüri üyelerini karşına alarak elendi. Giderken de Uğurkan Erez'e, "Burada sadece sizi seviyordum zaten" diyerek jürinin geri kalanına kendince golünü atmış oldu. Başlamadan sönen bir şöhret balonunun ardından bir şans verilmesi bile imkansız bana göre kendisine. Sanıyorum artık dönmüştür geldiği ülkeye...
Ve son olarak bahsetmek istediğim kişi, 'kaynana gazisi' Sinem... Gelin-kaynana yarışmasının olduğu zamanlar henüz çocuk idim, tek hatırladığım onunla ilgili Semra kaynananın "daldan dala" eseri(!).. İstediği evliliği yapamayan olarak ekranlara da tutunmayı başaramamıştı ki, İşte Benim Stilim imdadına yetişti. Güzel kadın Allah için, tüm yarışmacılar üzerine oynuyor ama kamera önünde göze batan hiçbir tavrını görmedim şimdiye kadar. Kamera arkasında ne olduğuyla da bir izleyici olarak ilgilenmiyorum. Hakkında yapılan tüm şikayetlerin bir süre sonra geri alındığı ya da suçlandığı konularda suçsuz olduğu anlaşıldığı için de, kendisine ön yargıyla yaklaşıldığını düşünüyorum... Uzun soluklu bir yarışmacı olacağını ise sanmıyorum. O yüzden ne kadar kısa sürede ekrana tutunursa, o kadar iyi...
Yarışmanın diğer kızlarıyla ilgili de yazacak şeylerim var elbette, ancak hepsini bir sefer de yazmaya çıkarsam, işin içinde de çıkamayız malum olduğu üzere. Bu yüzden aralıklı olarak yarışı kaleme almaya devam edeceğim... Bakalım her günü bir olay olan ve modanın zerresinin dahi önem taşımadığı İşte Benim Stilim, finaline kadar daha ne gibi sansasyonlarla ekrana gelecek...
Beklenen Kral
iyi ki şu programı bırakmışım. yazıyı okurken bile midem kalktı...
YanıtlaSil