Kısa soluklu olması muhtemel bir diziydi başladığında benim için. İlk bölüm reytingleri dipleri gördüğünde, muhtemel olmaktan da çıkmıştı; biterdi hemen, baksana zaten izlenmemişti de... Ama ne olduysa ikinci bölümüyle birlikte oldu. Hikâye birden içine çekmeye başladı. Beklenen Kral mahlasıyla severek bölüm yorumu yazdığım ilk dizilerden oldu. Sonra da maya tuttu ve dizi uçtu... Rakip tanımaz bir hâle geldi. Bunun yanında oyunculuklar da her geçen hafta mükemmelleşmekteydi...
18. bölüme kadar yorumlarıma devam ettim. Ama senaryonun gidişatından o kadar yoruldum ki, pes ettim ve düzenli izleyicisi olmayı bırakıp, bölüm yorumlarını da bitirdim. Tabi dayanamayıp her bölümü daha sonra izlediğimi inkar etmeyeceğim. Yazı yazmamak için çıldırdığımı da... Ama inat işte, yersiz bir şekilde direndim. Sonrasında çok sevdiğim bir kalem, Makbule Kosif devraldı senaryosunu ve onunla birlikte bölüm yorumlarına dönmeye karar verdim. 9 bölümlük yazı arası böylece sona erdi ve üstüne bir de onun sayesinde Kirazcanlarla kaynaştım... Birbirinden değerli, şeker, arada atarlı ama her zaman sevgi dolu bir fan topluluğu... Kiraz Mevsimi onlara sahip olduğu için gerçekten çok şanslı. Hepsini çok seviyorum, iyi ki varlar...
Şimdi tam tamına 51 bölüm süren ilk sezon macerasının sonuna geldik. Güldük, eğlendik, kızdık. Yer yer atarlandık ve kendi kendimize hiddetlendiğimizle kaldık. Bazen gerçekten duygulandık, bazen sinirden tırnaklarımıza meylettik. Ama her şeyin iyi olacağı ihtimaline sığınarak, sabrettik. Öykü ile Ayaz'ın ilk kez bir taksi kapısında buluşan ellerini, nikah masasında bıraktık şimdi... Öykü'nün gelgitli ruh halinin yansımasıyla hem mutlu sonu hem de kötü sonu tattık. Hop oturduk, hop kalktık yani ve asıl cevaplanması gereken soru için üç ay beklemeye şimdiden başladık...
51. Bölüm -Sezon Finali-
Bölüm düğün hazırlığı aşamasının en renkli anlarıyla başladı. Önem, Meral, Burcu, Şeyma, Sibel ve Işık'ın, bir hafta kalan düğün için telaşla fikir üretmeye çalıştığı ve Öykü'nün fikrine zerre ihtiyaç duymadıkları anları izledik. Öykü'nün duvağından tutun da, gelinliğine kadar herkesin ayrı ayrı fikri vardı. Hepsi bambaşka stil ve kombinler önerirken, haklı olarak Öykü'de de bardaklar taştı. Çıkışı yerindeydi, yediği trip ise çocukça ama oldukça komikti. Meral ve Önem dahil herkes trip atınca o da çaresiz, kendini affettirmek için dil döktü. Önce inat ettiler yine ama kabul etmemeleri imkansızdı. Kendisi için istediği gelinlik de, elbette yapılacaktı... Bu anların ne kadar keyifli olduğundan bahsetmeme gerek bile yok. Çokça eğlendim, hele de o trip sahneleri enfesti...
Daha sonra Öykü ve Ayaz'ın buluşmalarına gittik. Her şey güllük gülistanlıktı. Aralarındaki aşk kalp kalp olmuş ekrandan taşarken, akşamına davetiyeye dahi karar verildi. Davetiyenin önünde, bir çift kiraz selam verecekti tüm sevenlerine... Bunların ertesinde, sıkıntılar bir bir baş göstermeye başladı elbette...
Önem ve Meral'in düğün için girdikleri atışma mesela... Şahsen izlerken çok eğlendim ve yaşamlarına paralel çatışma halleri şahaneydi. Tabi işin içerisine Öykü ve Ayaz dahil olduğunda işin rengi biraz değişti. Ayaz'ın her söylediğini başka yerinden anlamaya meyleden Öykü, ona bu bölümde ilk haksızlığını da o zaman gerçekleştirdi. Hepi topu davulla zurnaydı işte. Bir de fayton götürecekti onları düğünün yapılacağı yere... Elbette düğünün nerede olacağı konusu da farklı bir sorunu doğurdu...
Öykü'nün istediği gelinliğin başına gelen kısmına pek girmeyeceğim, cidden mide bulandırıcıydı. Tabi bu gerekliydi de, zira Ayaz ve Önem arasında patlak veren düğün mekanı meselesini çözmek için Öykü gelinlik hamlesini kullandı. Pek tabi başarılı da oldu; düğün deniz kenarında bir kumsalda yapılacaktı... Her şey güzel güzel ilerlerken, Öykü'nün gelgitli hali baş gösterdi yine...
Düğün davetiyesi meselesinde bir türlü refaha çıkamayan Ayaz; önce yanlış isimli, ardından da olmamış ön kapaklı davetiyeye oldukça sinirlendi. O davetiye şirketine gittiğinde eve gelen Öykü ise Sibel ile sorun yaşayan İlker'in tutmaya çıktığı rezidansı yanlış anladı. Burada haklıydı ama eve vardığında anlamadan dinlemeden savaş zırhlılarını kuşanması yersizdi. Zaten hafta başından beri onca terslik yaşamış Ayaz da dayanamayıp, ona patladı...
Allah aşkına, bunca zaman kendi hallerinde kıskançlık krizleri yaşayan ya da sorunları çok büyütmeden aşan Sibel ve İlker, nasıl birden böyle bir uçurum kenarına sürüklendiler?.. Sibel anlayışsız, İlker dik başlı ama bu özelliklerini ilk defa fark etmediler. Her ikisi de alttan almayı denemeliydiler. Ne yahu alıp veremediğiniz bir hafta içerisinde?.. Madem çocuk böyle büyük sorun olacaktı aranızda yapmasaydınız. Biz mi yakanıza yapıştık yapın diye?..
Öykü'yü tüm olanların üzerine aldığı kitap da etkilemeye başlayınca, evliliği sorgulamaya başlaması kaçınılmaz oldu. Ama Ayaz'ın bu zamana kadar yaptığı tüm fedakarlıkları yok sayıp, kahrolması insafsızlıktan başka bir şey değildi. Sibel ve İlker ilk günlerinden beri öyleler, elinde okuduğun kitap da istisnaların kaideyi bozmayacağının kanıtı. Eeee, sorun ne?.. Cevap veremez Öykü, mâlum o da bilmiyor bu sorunun cevabını neticede...
Uzun zamandır dinlediğimiz evliliğin aşkı öldürmesi meselesi sorgulanmalıydı zira bu bölümde. Dibine kadar da sorgulandı haklarını inkar etmeyelim senaristlerimizin ve Öykü ile Ayaz barışıp nikaha geçildiğinde ise tüm bunlar renk verdi...
Öykü'ye nikah memurunun sorduğu sorunun cevabını beklerken herkes, önce zaman durdu ve "Evet" dediğini gördük... Sevindik, heyecanlandık derken; birden zamanın durduğu ana geri gittik ve bu sefer de Öykü'nün kaçıp gidişini izledik, bir atın üzerinde...
Sonra duran hayat yeniden canlandı ve herkesin Öykü'nün ağzının içine baktığı anlar başladı. Tam gerçek cevaba yaklaştık derken, sezon finalinin perdesi aşağıya aktı...
Ah Öykü, ah...
Öykü'nün çocukça hallerinin bir sınırı olması gerektiğine inancım tam. Şahsen Ayaz'ın yerinde olsam çeyreğine dahi katlanamazdım. Ayaz ben olmadığımdan, o da romantiklikte zirve olduğundan mâlum katlanıyor her şeye. Suçsuzken bile kendini affettirmek için mücadele veriyor. En canı sıkıldığı anda Öykü'ye olan sevgisiyle hayata tutunuyor. Yahu bu adam daha ne yapsın?.. Masallarda bile böylesini bulmak imkansız. Rica edeceğim Öykü gelecek sezon akıllansın...
Evlilik aşkı öldürür mü?..
Bunu yaşamadığım için bilemem, ahkâm da kesecek değilim elbette ama Öykü ve Ayaz evlendiğinde aşklarının biteceğine kesinlikle ama kesinlikle inanmıyorum. Aksine hikayenin farklı bir yöne ilerlemesi, senaristler için daha rahat bir manevra alanı yaratacaktır. Zira gelecek sezon evlilik olmazsa, artık tıkanmış konu ve olay ağları sebebiyle; her şeyin başa sardığı bir Kiraz Mevsimi izlememiz olası. Kısacası, gelecek sezonun başında Öykü'nün "Evet" dediğini duyacağız bana göre ve çiftimizin balayından başlar belki de 52. bölüm, enfes olur gerçekten böylesi de...
Ve diğer çiftlerimiz...
Şeyma-Mete aşkına inanıyor ve destekliyorum. Şeyma'nın son anda yaptığı hamleyle Işık'ın saf dışı kalması gerektiğine inanıyor ve ŞeyMat'a bir şans verilmesini bekliyorum. İkisinin de birbirlerine olan ilgiyi kaybetmedikleri açık.
Burcu-Emre aşkını da sonuna kadar destekliyor ve gelecek sezon evlilik sırasının onlara geleceğini düşünüyorum. En az Ayaz kadar vefakar olan Emre'ye, Burcu'nun daha fazla tolerans göstermesi gerekliliğini de vurgulamak istiyorum...
Sibel-İlker arasında bir aşk olduğuna açıkçası hiçbir zaman inanmadım. Geçmişte dahi tam anlamıyla bir aşk yaşadıklarını sanmıyorum. Sonuç olarak birbirleriyle evlenmiş, ne olursa olsun sevmek için çaba sarf eden bir çift işte... Yani kesinlikle Öykü ve Ayaz ikilisine referans olamazlar... Peki boşanırlar mı?.. Her şey olabilir... İpleri birden koparttıkları gibi bağlayabilirler de... Onlar noktasında kararsızım. Tabi ikisine de karakter olarak hastayım.
Meral-Bülent aşkı son iki bölümdür doğmaya başladı. Aslında mazisi de vardı ama Bülent'in Önem'le olan birlikteliği ve eski kötü Önem'in yaptıkları sonrasında araları açılmıştı. Şimdi yeniden bir araya geleceklerinin sinyallerini aldık ve çok yakıştıklarını belirtmek isterim. Burcu ve Emre'den önce onlar evlenir belki de, bilinmez...-Yazar burada Öykü ve Ayaz'ın evlendiğine körü körüne inanmaya devam etmekte-
Önem-Mehmet aşkı tam gaz sürer... Atilla Saral'ın eşiyle çıktığı tatil sebebiyle son bölümde olmayışını etik açıdan sağlıklı bulmuyorum ama bunun yapım şirketiyle aralarında bir mesele olduğuna inanıyorum. Gelecek sezon Mehmet olarak, Önem'le aşklarına dolu dizgin devam edeceklerine inanıyorum.
Işık... Sen kadroda yine ol ama kara kedi olma emi canım?.. O düğünde somurtuk oturuşuna da hasta oldum. Git az ötede somurt rica edeceğim, emi kuzum?..
Çok uzun oldu farkındayım ama sezon finali sonuçta bu, sıkılmadan buraya kadar geldiğinize inanmak istiyorum. Tek tek isim saymayacağım, tüm oyuncu ve teknik kadroya tebriklerimi sunuyorum. Keza yapım şirketi ve şimdikiyle, geçmişteki tüm senaristlerine de... Bu kadar başarılı bir iş ortaya çıkardığınız için teşekkürler. Çokça yoruldunuz her biriniz, dinlenmek en doğal hakkınız. Üç ay sonra yeniden buluşmak dileğiyle, hoşça kalınız...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder