Sezon finaline son bir kala, evliliğe bir adım daha yaklaştığımız bir bölüm izledik dün akşam. Tabi bu ilk değildi ama umarım son olur. Evlilik mevzusunun daha fazla kanırtılmasının, kimse için iyi olacağını zannetmiyorum. Yani bu sefer de evlilik gerçekleşmezse, bunu bir nedene bağlamak herkes açısından zor olacaktır. Pek tabi, kabullenmek de...
Evliliği, şahsen dizinin geleceği için bir tehdit olarak görmüyorum. Evli oyunu oynadığında Ayaz ve Öykü, hikayenin nasıl da farklı bir manevra aldığını hep birlikte izledik. Ev içerisindeki maceraları bile başlı başına seyir keyfi sunmaktaydı. Şahsen "illa da evlensinler" cephesinde değilim ancak, olması halinde kimsenin zararlı çıkmayacağını düşünmekteyim. Hem de bu kadar çok beklenti yaratılmışken... Asena Hanım'ın Twitter'daki söylemlerini de bu yüzden evliliğin olmayacağı yönüne çekmek hata olur. Bunun için önce ikinci fragmana, ardından özete vede cumartesi günü ekran başındaki yerimizi almaya ihtiyaç var...
50. Bölüm
Bu bölüme geldiğimizdeyse, Şeyma'nın haklı intikamını izlemiş olmak pek keyifliydi. Korku unsuru barındıran sahnelerin başarılı olduğunu büyük bir içtenlikle söylemeliyim. Özellikle de Neslihan Yeldan'ın performansı oldukça başarılıydı. Osmanlı Mabeyincibaşı Kambur Mehmet Paşa'nın büyük torunu ve aynı zamanda da emekli Viyana Büyükelçisi Lemi Kahraman'ın dul eşi Vahide Sultan Kahraman(!) olarak pek iyi döktürdü.
Keza, Nilperi Şahinkaya, Nezih Cihan Aksoy ve Atilla Saral da... Diğer oyuncularımızın korkuyu yansıtış biçimi de hakeza oldukça başarılıydı. Özellikle Sibel'in atıştırmalık almak için mutfağa gitmeye niyetlendiği sahnede Fatma Toptaş çok gerçekçi bir korku sundu bizlere...
En korkunç an ise Şeyma'nın kafasının yemek tabağında belirdiği sahnede gerçekleşti. Burada tüm oyuncularımız da ayrıca yardırdı diyebiliriz.
Şeyma'nın böyle bir intikama kalkışması, normal şartlarda içinde bulunduğu psikoloji sebebiyle zor. Ancak herkesin ondan böylesine 'korkunç' bir durum sebebiyle şüphelenmesinin, 'korkunç' sahnelerle örülü bir intikamla alınma fikri yerindeydi... Gecenin sonunda ise diğer herkes affedildi ama Mete yine affedilmeyecekler listesindeki banko yerini koruyordu...
Kızamazsın ki sonuçta... Şeyma'ya Mete ile arasında duvar örmesi noktasında tam destek veriyorum. Tabi içten içe, affetmesi gerektiğine de sıkı sıkıya bağlıyım. Biz bile böylesine tutarsızken, karakterden tutarlılık beklemenin ne kadar gereksiz olduğunu da anlayalım... Mete'nin bir an önce Işık mevzusundan soyutlanması şart. Şeyma ile eski günlere geri dönmeye çalışması gerekmekte. Şeyma eski günlerin özlemini tüm kızgınlığına rağmen derinden yaşıyorken hem de... Çocuğunu kaybettiği için üzgün, çok güçlü ihtimalle bir daha anne olamayacağı için de; ancak bu ne olursa olsun aşkının peşinden gitmesine engel değil. Hemde haksız da olsa, bu aşk için birçok savaş vermişken. Gelecek sezon o yönde bir ivme bekliyorum senaristlerden...
Öykü ve Ayaz'ın aşklarını dolu dizgin yaşadığı bölümler izliyoruz birkaç haftadır. Arada sürtüşmeler yaşıyorlar ama sonuç olarak yine el ele kol kolalar... Tabi o sürtüşmelerden birini bu bölümde de yaşamadan olmazdı ve bu zamana kadar evlilikten korkan Öykü, şiddeti derinden gelen bir evlilik isteğiyle Ayaz'ı darladı da darladı... Evlilik noktasında Öykü'yü zamanında darlayan Ayaz ise tersi bir performansla karşımızdaydı... Günün sonundaysa bunun nedeni anlaşıldı. Ortada büyük bir sürpriz ve romantikliği tavan bir evlilik teklifi vardı...
Öykü'nün evlilik fikriyle yanıp tutuşması, Ayaz'ın evine baskın yapıp kendisine hazırladığı sürprizi görmek istemesiyle doruk noktasına ulaştı ama son raddeye kadar da, istediği geri dönüşü bir türlü alamadı. Önce tam Ayaz'a atar yapıp evden çıktığı sırada, kapıya yanaşan limuzinle heyecanlandı; başka bir çiftin evlilik töreni için orada olduğu ortaya çıktı. Ardından gök yüzünde "Benimle evlenir misin?" yazılı bir uçak gördü, kendisi için geçiyor sandı; o sorunun muhatabının kendisi olmadığını pankartın sonunda yazan Özlem ismiyle birlikte anladı.
Daha sonra Ayaz üzüldü diye onu restorana yemeğe götürdü, tatlının içerisinde çıkan yüzükle birlikte beklediği evlenme teklifi geldiği için sevindi; ancak o da karışmış bir servisin ürünü çıkınca artık iyice dellendi. Olanda Burcu'ya oldu. Kızı saatlerce rehin almak suretiyle, gelmeyen evlilik teklifinin resmen acısını çıkartıyordu.
Tabi ertesinde, Ayaz onu tekrar yemeğe çıkmaya ikna etti. Ama bu sefer lüks bir restorana değil, dönerciye götürdü. Öykü burada evlenme teklif edecek diye hiddetlenirken, yanlarından geçen bir motosikletli çantasını aldığı gibi kaçtı. Ardından hurra arabayla onu takip başladı. Arabanın bozulmasıyla da yayan dolaşmak zorunda kaldılar. Şansa bakin ki, o dolaşma sırasında ilk karşılaştıkları binanın önündeydiler şimdi...
Öykü, Ayaz'ın buranın önemini hatırlamasını bekledi ama hatırlamıyordu. Daha sonra bir taksi çevirdiler, ilk atışmalarında olduğu gibi aynı anda da taksinin kapısını açmaya yöneldiler ve yine o zamanki gibi atışmalarına kızan taksici çekip gitti. Öykü yine hatırlıyor mu diye yokladı ama değişen bir şey yoktu Ayaz'da. Ve son olarak çare halk otobüsüne binmek oldu. Öykü Ayaz'ı kızgın gözlerle süzerken, birden otobüs ani bir fren yaptı ve yine ilk bölümde otobüste yaşadıkları gibi üst üste düştüler... Bu kadar tesadüf çok fazlaydı ama Ayaz inatla hiçbir şey hatırlamamaya devam ediyordu ki, otobüsün şoförünün Mete olduğunu gördük. Son durağa geldiklerini söyledi ve otobüsün içerisindeki tüm yolcular indi. Ardından da bizimkiler bu anı kaçırmamak üzere otobüsün içerisinde bitti...
Ayaz dizlerinin üzerine çöküp, Öykü'ye iki gündür delicesine beklediği evlenme teklifini çok romantik sözlerle örülü bir şekilde gerçekleştirdi... Öykü "evet" demiş, kafam kadar tek taşı takmış ve şimdi de ettikleri ilk dansı tekrarlıyorlardı...
Sonradan da öğrendik ki, başından beri her şey bir oyundan ibaretti... Evin önündeki limuzine binen gelinle damat, Burcu ve Emre'ydi. "Benimle evlenir misin Özlem?" yazılı pankart taşıyan uçağı ayarlayan İlker'di... Evet, evet çığlıkları atarak Öykü'yü çıldırtansa Sibel... Çantayı çalan motosikletli mi?. O da Mete... Bu oyunun sonunda, yine herkes mutlu ve keyifliydi... İlkerlerin restoranında da, Emre ağzından şimdi de 27 Haziran'da evleneceklerini kaçırdı ve ta da, o gün artık çok yakındı...
Başlardaki korku ve eğlence, ortalarda Öykü'nün evlilik diye darladığı sahnelere ve sonunda ise evlilik teklifine dönüştü. Giriş, gelişme ve sonuç içerisinde de bize bu evliliğin gerçekten gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini merak etmek düştü. Gelecek bölüm ilk fragmanında gördük ki, düğün hazırlıkları son sürat devam ediyor ama bakalım ikinci fragman, özet ve gelecek bölüm bize ne vaat ediyor; bekleyip göreceğiz...
Beklenen Kral
Yaziniz her zamanki gibi guzel olmus. Ben Mete-Seyma'nin ayrilmasina sevinenlerdenim. O iliskinin bastan beri fiziksel cekim disinda hic bir dayanagi yoktu. Ikilinin ilgi alanlari, hayattan beklentileri, ve aile gecmisleri cok farkliydi. Birlikte mutlu degillerdi, mutlu olmalari da mumkun gozukmuyordu. Defalarca ayrilip baristilar, birbirlerini tehdit ettiler, hatta Seyma yalan soyleyerek Mete'yi hapse bile attirdi. Bence bu ikilinin tekrar bir araya getirilmesi zorlama ve yanlis olur. Seyma tek basina cok enteresan bir karakter. Tek basina kullerinden dogma seruveni, sosyal cevresine kendisini kabul ettirme ve is hayatinda bir yere gelmesini izlemek seyirci acisindan cok daha ilginc olacaktir. Ilerde kendisine daha uygun biriyle ask yasayabilir, onu da seyretmek hos olur. Mete-Isik cok uyumlu bir ikili oldu, Isik Mete'nin sirilsiklam asik olabilecegi ozellikleri tasiyor. Bir de artik OYAZ nikahi bu hafta gerceklesirse cok iyi olur. Evli ve ayni evde yasayan bir cift hatta coluk cocuga karisma sureclerinde cok daha fazla komedi malzemesi vereceklerdir.
YanıtlaSil