Birliğin, bir olmanın nasıl da güzel bir şey olduğunu gösteren bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Kiralık Aşk... Bazı insanlara gerçekten güvenilmez, gözlerinden akar resmen tüm gerçekliği içinin. Ama hem iyi niyetli olmak hem de kendini ispat etmek derdi, bazen o güvenilmez insanlara bambaşka bakmanıza sebep olabilir. Ve sonuçta arta kalan sadece gözyaşı ve hüzün olur...
18. Bölüm
Sinan'ın içerisine düştüğü durum, bölüm boyunca en az onu olduğu kadar beni de üzdü. Evet, yaptığı şey kesinlikle çokça kızılmasını gerektiren bir hayasızlık ama bu meselenin altı o kadar dolu ki, ona sadece kızmak gerçekten büyük haksızlık olur. Biz dizinin başlarında oldukça vurdumduymaz bir Sinan'la tanıştık. Çapkın, pek de işle güçle alâkası yokmuş gibi bir izlenimi vardı.
Onun bu boşlamışlığı, Ömer'in ideâl iş adamı çizgisinin yanında çokça silikti yani... Lâkin daha sonra işler değişmeye başladı. Sinan karakteri bir revizyona girdi ve bu revizyonla birlikte, birçok olumsuz huyu da silindi. Bu olumsuzluklar silindiğinde de, yine Ömer kadar ideâl olmasa da başarılı bir iş adamı çizgisine evrildi. Ardından da kendini ispat etme süreci başladı-ki, bugün aslında o sürecin acı meyvesini yiyor kendisi...
Deniz'in bir bakışından bile nasıl da güvenilmez olduğu aslında çok net anlaşılıyor. Onun körü körüne inandığını da sanmıyorum zaten ben. Sadece iyi bir ihtimale tutundu. Bu ihtimal onu hem Ömer kadar gözde bir patron yapacak hem de şirketin cirosunu daha yüksek bir gelirle taçlandıracaktı. Olmadı... Bunun acısını içinde nasıl da yaşadığını gördük. Çokça pişman oldu ama her şey de mahvoldu...
Ömer'in en başından beri içerisinde var olan korkuların hayat bulması karşısındaki tepkisi gayet yerindeydi. Bölümün ortalarına kadar süren o sinirli hali beni oldukça etkiledi. Hele Yasemin'den şüphelenip hesap sormaya gittiğinde, odasındaki masaya vurarak gösterdiği tepki kusursuz ve enfesti...
Her şeyden vazgeçmeye çok yakınkense imdadına biricik aşkı, Defne yetişti... Her ne kadar Defne, geçtiğimiz bölümün sonunda aşık olduğunu haykırmış olsa da sonuçta Ömer sarhoştu. Bu yüzden bölümün genelinde bu durumun dillendirilmemesini mazur görüyorum. Ömer'inse her şeyin farkında olduğuna eminim. Nasılsa o defter bir kez daha açılacaktır ve tatmin edici bir devamlılık görürüz... Bu bölümün geriliminde aslında aşk yaşayacak çok an da yoktu. Olan birkaç zamanda da ikilimizin romantik romantik cilveleşmelerine tanıklık ettik-ki hep diyorum ya, gözleri zaten aşkı haykırmakta. İki taraflı bir aşk haykırışına da çok zaman kalmadı bence...
Ömer'in Defne iteklemesiyle işe sarılışı, tüm Passionis'in geceli gündüzlü mücadelesi ve verilen emeğin ekrandan taşması bölümün sonunda hiçbir şeye çare olmadı ancak, o kadar güzel bir birlik beraberlik mesajı verildi ki, gerçekten şahaneydi. Düşünsenize, iki bölüm öncesine kadar kanlı bıçaklı olan Koray ve Yasemin bile sonunda bir araya geldi bu sebeple...
İkisi de dizinin en kötü karakterlerinden; bir diğer kötümüz de Neriman... Neriman ve Koray bu zamana kadar tüm tatlılıklarıyla kötülüklerinin üzerini örttüler. Yasemin ise 'katıksız kötü' imajıyla bunu başaramadı haliyle ve ilk bölümden itibaren en çok sinir olunan karakterliği kimselere bırakmadı. Tabi sonra önce Deniz, ardından İz çıktı. Yasemin de aşkla birlikte değişime girdi ve bugünkü halini aldı. Koray'la ahbaplık yapmak çok zevkli, o da bunun tadına vardı bana göre. Hele aralarına bir de Neriman katılırsa bak sen... "Eski düşmandan dost olmaz" sözünü hep birlikte geçersiz kılarlar. Biz de bol bol güleriz böylece.
Yasemin ve Defne arasında artık bir Ömer rekabeti kalmaması, aralarının eskisinden daha iyi olma ihtimalini güçlendiriyordu. Lâkin, bu bölüm onlar da resmen dost kıvamına eriştiler. O bir sıcak temas, aralarındaki tüm buzları eritti. Daim olsun aman, nazar da değmesin sakın. İso ile birlikteliklerine devam etme kararı aldıklarına göre, Defne'ye çokça ihtiyacı var. İso öyle her erkeğe benzemez neticede. (Heayt!)
Defne ile Ömer arasındaki aşkın en büyük ayrılıkçı gücü konumundaki Neriman şimdilik kendi dertleriyle uğraştığından, onlarla ilgili ne adım atacak bilemiyoruz. İz'in ise Defne ve Ömer arasındaki çekimden haberdar olduğunu anladık. En azından bundan emin olduk... Savaşmadan çekilmesi elbette beklenmez ama yine de fazla kanırtmaması taraftarıyım ben. Necmi ile mekân bakmaya gittikleri sırada sarf ettiği, Ömer'le birlikte olma sözlerinden hoşlanmadım açıkçası. Geçmişin geçmişte kaldığının biri tarafından ona gösterilmesi lazım. Mesela Ömer tarafından!..
Hâlen ona karşı tepkisiz görüyoruz Ömer'i. Sanki ne isterse ses etmeden yapacakmış izlenimi, son gaz devam etmekte. Ama artık ben bir karşı çıkış, ters duruş da görmek istiyorum gerçekten. Defne'nin arada ortaya çıkıp konuşmalarını dağıtmaları olmasa, sonu nereye gidecek bilinmez muhabbetlere dalışlarını izliyoruz. Onun etkisinden artık Ömer çıksa da, bir rahat nefes alsak hep beraber. Eşsiz bir tabloyu seyreder gibi transa geçmesini biliyor Defne uyurken; İz'in yarattığı transı beşe ona katlar o, hiç şüphesiz...
Deniz'in her şeyi mahvetmesi, tam da ondan beklendiği gibi. Amacına hizmet eden Sinan sayesinde emeline ulaşmakla kalmadı, her ihtimale karşı Passionis'e gelecek derinin önünü kesti. Şimdilik her adımı başarıya dönüşse de, her şeyin tepe taklak olması da yakındır. Deri mevzusuna bir alternatif bulunabileceğine eminim. Hulisi'nin biri kapısını çıtlatsa, belki yapabileceği bir şey vardır yahu. Birinin aklına gelse keşke bu ihtimal haftaya. Kim bilir, belki de gelir. Bekleyelim, görelim...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder