Bir ilişkinin her şeyden ziyade, aileyle sınanmasının ne de zor olduğunu gözler önüne seren bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Kiraz Mevsimi. Hem Öykü hem de Ayaz başlarına geleceklerden habersiz taşındıkları yeni evlerinde, önce Önem'i ardından da Meral'i yatılı misafir olarak ağırlamaya başladılar. Gitmelerini umdukları her seferinde de, eve biraz daha tutundukları gerçeğiyle sarsıldılar. Günün sonundaysa tek kazanan, şüphesiz ki Önem oldu. Kendisine kına alması önerim...
55. Bölüm
Önem'in Öykü ve Ayaz ilişkisinde bu sezon boyunca hep bir tırpan görevi göreceğini tahmin etmek artık hiç güç değil. Huylu huyundan vazgeçmez misali, artık ne düzelmeye ne de geri adım atmaya niyeti var. Bunun yanında, aslında içimizi ne kadar darlasa da eskiye nazaran daha komik geliyor gözüme. Neslihan Yeldan'ın bu sezonki Önem performansını başka görüyorum. Daha çatlak, daha tutarsız ve daha kıskanç. Ayaz'ı, Mehmet'i geçtiğimiz sezonda da gerektiğinde kıskanıyordu ama biraz daha hastalık boyutunda yaşıyor bu sezon duygularını. Tüm bunlar çerçevesinde olan da Ayaz'a oluyor aslında. Önem ve Öykü arasında, ikisini de kırmadan bir çözüm üretmeye çalışıyor. Başarılı olabildiğiyse muamma...
Bu bölümün en iyi yanı Meral'in de eve yatıya gelip, Öykü'nün yalnız olmadığını Önem'e göstermesi olacaktı. Lâkin o da Önem'den daha az çılgın olmadığından, her şeyi daha trajik bir boyuta sürükledi. Geçtiğimiz sezon senaryoda yer bulma bazında oldukça hakkı yenen Meral'in artık ağırlıklı bir rol olmasından çokça mutluyum. İşin içerisine bir de Bülent faktörü girdi ki, tam da hayâl ettiğim şekilde karşımızda. Şu zamana kadar çekindiklerinden ilişkilerini açıklayamayışları Öykü-Ayaz cephesinde trajik bir kavgaya sebep oldu ama onun da uzun sürmeyeceği garanti. Bunu da gelecek bölüm fragmanını gördüğümüzden böyle cesurca yazıyorum, yoksa bir kuşku serperdim araya. Öyle de pisim...
Önem ve Meral'in yatıya kalışları evin daimi ferdi olmaları yolunda ilerlerken, artık tek çare onları evlerine gönderecek bir plânı hayata geçirmekti. Ayaz ve Öykü'nün canına tak etmesinden daha doğal bir şey yok. Yeni evli bir çiftin böylesine rahatsız edilmesi Türk gelenek göreneklerini taşıyan ailelerde karşılık bulur ama yine de olmamalı.
Yahu bırakın, az bir yiyişsinler!.. Ayaz bak, nasıl da yanıp tutuşuyor?.. Masaj ayağına Öykü'ye yürüyor, iki dakikada. Olacak şey mi bu normalde?.. Evliliklerinin tadına bile varamadılar, yazıktır... O değil, şimdi bir de atışma halinde yeniden kavuşamayacaklar. Ne çekti bu #ÖyAz, dağa taşa anlatsan yarılır...
Şaka bir yana Ayaz-Öykü kavgasının, Meral ve Önem'in evden gönderilmesi için yapılacağını sanmıştım. Bir öncesinde İlker'le Sibel atışınca da, bu fikir daha bir taçlanmıştı. Lâkin, hiç de umduğum gibi olmadı. Bülent'in aniden ortaya çıkıp, evlilik teklifi etmesi karşısında Öykü'nün farklı bir tepki vermesi beklenemezdi. "Aaa anne bunca zaman benden saklamışsın, şimdi Bülent bey ortaya çıktı ve sana evlenme teklifi ediyor. Ben de tabi ki izin veriyorum, canım anneciğim" diyeceğini kimse beklemiyordu sanırım?.. Ama bu soru hatalı oldu. Muhtemelen Ayaz bekliyordu ki, öylesine bir tepki verdi. Kusura bakmasın kendisi ama verdiği tepkide hatalıydı...
Tabi gelecek bölüm fragmanından da anladık ki, pişman olan ve aşkın peşinde koşan Öykü olacak. Kıskançlık çok klişe ama izleyiciyi çeker. Reytinglerin sorunlu olduğu son dönemde eskiden kalma bir tat, bir doku olması güzel. Tabi bu başlı başına yeterli değil. Geçtiğimiz hafta değindiğim gibi, yan karakterlerimizin de biraz daha 'izlenir' bir şekle sokulması lazım...
Bu bölüm onlar cephesinde tek farklı şey, Emre'nin söylediği şarkıydı. Üzerine kendisiyle alay etmeye çıkan bir gereksiz çıktı, ona da ağzının payını verdi. Tabi Burcu durur mu, o da hemen karşı tarafın safına geçti... Her ne kadar daha sonra yeniden barışmış olsalar da, şuan ki gidişatta kusura bakmasınlar ama o ilişkiden bir cacık olmaz. Birlikte olmasalar, ruh sağlıkları açısından daha iyi bile olabilir. Şimdi Emre'nin önündeki tek çıkış, İlker'in çektiği videoyu internete yüklemesi. O da oradan yürür zannediyorum. Artık karakterinin olumlu bir revizyona girmesi şart. Bu arada Aras Aydın'ın sesi olağanüstü. O doğal sokak ortamında kayıt çok 'stüdyo' kaldı ama bu sesinden bir dirhem eksiltmez. Tekrar ağzına sağlık...
Naz cephesine geldiğimizde, ruh hastası olma ihtimali üzerinde durmaya başladım diyebilirim. Başkasının evine, yanında getirdiğin adamı sokmak nedir? Üzerine bir de duşa yolluyorsun?.. Kendini tüm bu olanlara rağmen Naz'la aynı yatakta bulan Mete de, geçtiğimiz haftaki yazımda belirttiğim gibi salaktır. Ve, onun ameliyatlı bir çözümü de yok. Geçmiş olsun!
Şüphesiz bu sezon en sevdiğim, en tatlı karakteri Şeyma. Ama artık Mete'nin onu hak edip etmediği noktasında kararsızım. Artık öylesine hayat ve neşe dolu ki, hak etmiyor üzülmeyi. Zira Mete'nin uçkurunun peşinde bir ömür sürdüreceğini anlamak için, alim olmaya da pek gerek yok...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder