Kardeş gibisi yoktur mâlum. Ne kadar kavga etsen de, atışsan da en değerlindir. Ona bir şey olma ihtimali bile istemsiz canını acıtır, zira can yarındır... Ayşegül'ü anlamak için apayrı bir sebebe gerek duymadım bu yüzden. Dik duruşu, vakurluğu ama en çok da kardeşinin canına kast eden adamı karşısında bulduğu anda takındığı tavrı enfesti... Ufuk'un kirli oyunu bölüm sonunda eline yüzüne bulaştı derken, şaşırtan dürüstlüğüyle Poyraz'ı da yeni bir ateş çemberinin tam ortasında bulduk bu hafta...
31. Bölüm
Ufuk'un Adil'den daha tehlikeli biri olduğu gerçeğini her zaman savunacağım. Adil'in aşırı saf oluşunun yanında, onun her türlü musibeti alt etme özelliği yadsınamaz. Son kertede ölümle burun buruna geldi ama öncesinde her türlü dertten anında kurtulduğu da gözardı edilmemeli. Ölüp ölmediği bile meçhul; yaşıyor çıkarsa hiç şaşırmam doğrusu...
Ayşegül'ü tutsak etmesi, karakterinden beklenecek bir hamleydi. Eline böyle bir fırsat geçmişken tabi ki sonuna kadar emelleri uğruna kanırtacak durumu. Meltem'i ele geçirmek için doğan bu kusursuz fırsatı çok da iyi kullandı. Lâkin hesaplamadığı şey, Ayşegül'ü yıpratmaya çalıştığı her seferinde daha güçlü kıldığıydı... Bahri Umman'ın kızından bahsediyoruz neticede. Nereye korkutuyorsun sen onu?.. Kardeşini öldüren adamın o olduğu gerçeğiyle bir pes eder gibi oldu ancak, çok da uzun sürmedi yeniden toparlanması...
Ufuk'un bir insanı öldürüşünü, ne olursa olsun böylesine rahat anlatabilmesi gerçekten trajikti benim için. İnsanlıktan bu kadar çıkmış olması mı gerekirdi bilemiyorum. Elbet bir şekilde Ayşegül'e bu gerçeği söyleyecekti de, bu ballandıra ballandıra mı olmalıydı bilemedim. Onda takıldığım tek nokta bu oldu. Onun dışında dört dörtlük bir 'kötü' performansı sundu bizlere. Birçok yerde hareket ve söylemlerine güldüğümü de itiraf etmeliyim...
Ayşegül'ün tornavida hamlesiyle kan kaybeden ama gücünden zerre eksilmeyen, ardından vurulan ama yine gücünden hiçbir şey kaybetmeyen, sonra yeniden kurşuna dizilen birkaç saatte ayılan olarak; Bahri'nin boğazlaması sonrası ölmemiş olması da olası. Adam bildiğin dokuz canlı!..
Ona bir şey olmama ihtimali var ama Poyraz ateş hattında. Hem de iki cephede birden... Ufuk'un son raddede Poyraz'ın her şeyi bildiğini Bahri'ye söylemesinin ucu nerelere varacak meçhul. Yeniden bir kereste kesme makinesine mi yatırır Bahri onu bilemiyorum ancak, ona en çok Ayşegül'ün ters bir tepki vermesi koyabilir. Zira ikinci cephede de, ona Adil Topal'ın oğlu olduğunu itiraf etmesi var... Ayşegül-Poyraz aşkı yine büyük bir çıkmaza girdi anlayacağınız. Kilit nokta Ayşegül'ün göstereceği tepkide saklı. Bakalım neler olacak gelecek bölümde...
Ufuk gibi her musibetten sıyrılma potansiyeli taşıyan bir diğer karakter, bildiğiniz gibi Songül. Artık kendisini görmeye dahi tahammülüm yokken, her hafta biraz daha şirazesinden kaydığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Ah, Ümran susmasa da haykırsa o çocuğun Sadreddin'in oğlu olmadığını herkese. Bak bakalım Ümran'ı kovduğu için bile böylesi bir tepki veren Bahri, o zaman nasıl kapının önüne koyuyor onu. Gerçekten Songül'ün suyu çok fazla ısındı. Böylesi bir karaktere, hele de o malikane içerisinde katlanamıyorum; üzgünüm...
Üzgün olduğum bir diğer noktanın da Sema olduğunu belirteceğim ama yazmaktan dahi darlandım!.. Unutkanlığı, yani hastalığını annesinden miras aldığını bu hafta öğrendi sonunda. Tabi geçen haftaki birçok soru hâlâ havada. Doktorun koyması iki hafta süren teşhisinde de olan bizim yeşeren ümitlerimize oldu. Artık Sema kendini iyiden iyiye salar. Biz de keseriz kendimizi, Ethem Özışık da mutluluktan uçar...
Dizinin tek mutlu karakteri Despina şu sıra. Başındaki dertlerden tek tek kurtulmakla kalmadı, bir de aşk yelkenlisinde gezinmekte... Bahri ile aralarındaki bağ her hafta biraz daha güçleniyor. Sonu nereye varır, Bahri'nin karanlık yüzünden bir süre sonra korkup kendini geri mi çeker göreceğiz ama açacağı kliniğe, Onur'un adını vermesi çok şık bir hareketti. Bahri'nin kalbini böylece daha bir kazanmış oldu. Bu kadın daha ne yapsın yahu?..
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder