Bazen ne yaparsan yap, yaranamazsın. İçin hep acır ama duygularını koyacak bir yer bulamazsın... Poyraz için de durum bundan ibaretti bu hafta. Adı bir kere çıkmış ya, ne yaparsa yapsın hep bir kuşku ile yaklaşılıyor artık. Adil Topal'ın, İsmail Karayel olduğu ortaya çıkmasın diye verdiği mücadelede evet, aslında yaşadığı tüm sorunları hak etti. Ama kendisi için değil, daha çok Ayşegül içindi uğraşmasının sebebi...
35. Bölüm
Adil her yerde. Adil her konuya müdahil. Adil her şeyi organize eden kişi. Adil bir bela... Adil'in artık masalsı bir karaktere doğru evrildiğini düşünmek hiç de yanlış olmaz. Zira karakterin her yerde bilfiil bulunması, bu kadar da 'şans' olamaz... Poyraz'ı denemek, Sadreddin'i de kendilerine mahkum etmek için kurduğu plân yine elinde patladı ama hiçbir şey o varken kolay olmuyor gerçekten...
Poyraz, İsmail'in Adil olduğu ortaya çıkmasın diye bir gayret didinirken; kendisi büyük hataların içerisine düşecek planlar kurgulamakta. Hani bilseydi ucunun kendine dokunmaya çok yaklaştığını, herhalde hiç uğramadığı Meclis'ten uzunca bir süre çıkmazdı. Lâkin, Bahri sonunda tüm gerçeği öğrendi. Bundan sonra farklı bir hesaplaşma seyredeceğiz. Her şey daha heyecanlı olacak. Ama Poyraz'ın artık Bahri'nin yanında yeri olur mu; muâllak...
Burada iş Ayşegül'e düşüyor. Aşkı için elinden gelen çabayı sarf eden karakterlerden o da. Kardeşinin katilinin kim olduğunu bile bile susuyor. Konuşmaya yeltendiğinde, her şeyi eline yüzüne bulaştırdığı için susuyor daha çok ama olsun; aşk daha ağır basıyor. Tam da bundan, gelecek bölüm fragmanında gördüğümüz gibi dikilecek babasının karşısına ve Poyraz'ı savunacak. Ondan beklendiğinin tersini yapsa, şaşırırdım zaten. O mükemmel bir karakter olduğunu kanıtlayacak ama Bahri'nin gönlündeki 'iyi kardeş, iyi evlat' sınavında bir pürüz çıkabilir. Şimdi her şey daha çok pamuk ipliğine sarılıyken hem de. Bakalım, Bahri öğrendiği bu gerçeğin bedelini gerçekten Poyraz'dan mı çıkartacak?..
Hani kıymasın ona diye iç geçirmeden edemiyorum. Poyraz tam bir antikahraman, doğru. Ondan doğru dürüst davranmasını beklemek de yersiz bu sebeple. Ama yine de, sevdiriyor kendini herkese. Bir yerden gönül bağını yakalamayı başarıyor. Bu bölüm, hastanedeki ruh hastalıkları koğuşunda sergilediği gösteri en güzel örnek buna aslında... Çılgın, deli dolu, ne dediğini ölçüp tartmayan ama yine de hep iyi niyetle davranıp; yaklaşan o. Kötülüğe uğramayı hak etmiyor. Tabi Ethem Özışık bu verilerle hareket etmediğinden, vereceği mücadele de hiç bitmiyor...
Kendini ona affettirmek için didinenler de var. Ayşegül gibi... Aslında derdi bir yerde de ilan-ı aşktı. Kafayı çekince insan ne dediğini ve yaptığını bilmiyor haliyle. Tabi Ayşegül'ün hepsini tam dolu aşkla yüklü kalbine borçlu olduğu da kesin. O, Sema, Songül ve Despina'nın meyhane keyfi de, Poyraz diye başkalarını rahatsız edip sokağa ateşe vermeleri de çok güzel işlenmişti.
Sonrasındaki kodes sahnesine hiç değinmiyorum bile. Şansız Bahri, bir onları kodesten kurtarması eksikti...
Sadreddin sağolsun, bunlara alışkın tabi kendisi. Ona karşı hep sert olmuş ama sözünü pek de dinletemediği ortada. Hep kendi bildiği doğrular üzerinden hareket etmek istiyor. Bu uğurda bedel ödediği de oluyor. Geçtiğimiz bölümde vurulması, bu bölüm kurşun çıkarılırken çektiği acı ona iyi ders olmadı tabi. Bildiğini okumaya devam etti. Tek fark, bu sefer gerçekten haklıydı.
Poyraz, Adil Topal'ın kim olduğunu biliyordu. Elbette yine yanlış yoldan çözüme ulaşmak istemesi, onu tekrar ve tekrar hatalı ilan etti. Bu arada öylesine bir acı girdabından geçmiş birinin, bu kadar kısa sürede böylesine ayaklanmasını anlamak güç. Taş kafa, "Yaran kanıyor" demese üzerinden 1 ay geçti falan diye düşünürdüm ben...
Adil'in onu ele geçirmek için kurduğu tezgahın işe yaramaması güzel oldu. Yersiz bir konu ağına daha gerek yoktu açıkçası. Zülfikar ve Meltem'in kurşunu inceleyecek polise tezgahladığı oyun meyvesini verdi ve ta da, Adil kaybetmiş oldu. Bu arada, Meltem ve Zülfikar çok tatlı bir çift olmayı başardılar. İkisi de birbirinden çatlak olunca, yaptıkları her şey hoş görünüyor haliyle...
Geçtiğimiz bölümün sonuna gidelim bir de... Sema'nın yatak odasındaki Sefer'in, gardropta kendi fotoğrafını "aşk" yazan bir kağıtla birlikte asılı bulması ilişkilerinde bir aşamayı resmediyordu. Bu bölüm sorgulaması çare olmadı Sema'yı belki ama en azından içerisine bir kuşku düştü. Sema bu inatlığı bıraktı bıraktı, yok bırakmadı yakındır Sefer ve Dafne'nin nikah tarihi... "Artık yeterin!" demekten ciğerim soldu gerçekten...
Sonuç olarak, güzel bir bölümdü izlediğimiz. Ama gelecek bölüm daha olaylı olacak besbelli. Duygusal yanın basacağı ağırlık da cabası. Heyecanla beklemedeyiz...
Beklenen Kral
Kralcım yine muhteşem bir yazı kalemine sağlık ,Sema ya haber yolla hastalığının çaresi bende artık Sefere kavuşabilir. Bu bölüm Ayşegüle Bayıldım harikaydı ya bir şey beni çok rahatsız ediyor sürekli sinanın ergenmiş gibi aşk meşk konuşması ,çocuk gibi davrandırsalar iyi olacak evlilik yaşı 9 'a inecek bu gidişle .Mesai arasında anca bu kadar yazabildi. Saygılar Elçin :))
YanıtlaSil