Hayat Şarkısı: Zifiri karanlık...

Zifiri bir karanlığın içerisinde yürürken, ne kadar dikkatli olabilir ki insan? Adım attığı her seferinde, başka bir kötülüğün içerisine sürüklenmez mi? O karanlığa gözleri alışsa dahi, tehlike peşini bırakır mı ki? Peki, kim garanti edebilir yeniden aydınlığa çıkmayı?.. Hülya çok büyük yanlışlar yaptı. Ama kabul edelim, kendi içinde de olsa çoğunun bedelini ödedi. Her güne yeni bir şokla uyanmak ya da günü şokla kapatmak adeti olmaya başladığı andaysa, karanlığının bir sonu olmadığı anlaşıldı. Ne kadar kaçmaya çalışırsa çalışsın, başına açtığı dertler peşini bırakmadı. Her an ensesinde korku saldıkları yetmezmiş gibi, bir de tek tek gün yüzüne çıkmaya başladılar. Ve onlar aydınlandıkça, Hülya daha derin bir karanlığa batmaya başladı...

21. Bölüm -Sezon finali-

Daha önce de demiştim, Hülya'nın affedilemeyecek iki hatası var nazarımda. Biri, Melek'e ilk bölümde attığı iftira; diğeri, yine aynı şekilde Kerim'e attığı iftira... Bu ikisinin ne zamanla ne de değişmekle affedilir ya da sindirilir yanları yok bana göre. Melek onu affetti ama yerinde başkası olsa, büyük bir kin güderdi. Hülya'yı ne kadar seviyor olursa olsun, bu fazlaca ağır gelirdi... Yani eğer bölümün sonunda bizim içeriğine şahit olamadığımız ama Bayram, Kerim ve Hüseyin'in şok olmasıyla, mâlumun ilanı olduğunu hissettiğimiz Aylin'in konuşması Hülya gerçeğini açığa çıkarttıysa; Kerim'in bir daha Hülya'yı görmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Aile içindeki tutunabileceği tek dalı kırılan Hülya'nın hayatının bundan sonra cehenneme dönme olasılığıysa, çok yüksek. Sanki bu kadarı da, biraz ağır olur. Aylin başka bir hikâye anlatmış olursa şahane olur yani. Kerim'in Mehmet'i alıp gitmesi de başka bir sebepten çıksın mesela. Bayram'ın son sahnedeki o derin kızgınlığıysa, Filiz'in çocuğunu kendi çocuğu gibi göstermesine olsun...

O kısım da biraz sancılı aslında... Bayram'ın birden sırların peşine düşmesi, adamı marifetiyle Nurgül'ün kim olduğunu öğrenmesi ve ardından onlarla buluşup çocuk meselesini öğrenmesi biraz aceleye getirildi diye düşünmekteyim. Tamam, bir sezon finali izliyoruz da karaktere ikinci sezon için bir nefes alma alanı da bırakılmalıydı. Bayram keşke birden bu kadar meraklı bir adam olmasaydı... Bakalım, Aylin'den bağımsız olarak sadece bu sır dengeleri nasıl değiştirecek? Hele gelecek sezon başında Filiz'i eve yerleşmiş olarak bulursak; bak sen. Bayram'dan da, Süheyla'dan da bunu beklerim şahsen. Sonuçta biricik torunlarının gerçek annesi. Nasıl kızabiliriz ki?

Hülya'yı bu kadar çabuk unuturlar mı peki? Muallak. Şunu kabul etmek gerekir ki, birçok konuda Hülya sayesinde aydınlığa çıktılar. Hele Müfit bunlardan en önemlisi. Şimdi kendilerini aydınlığa çıkartan o'nu karanlığa mahkum ederlerse ayıp ederler. Zaten zifiri karanlığın içerisinde çırpınan Hülya'ya nefes alma alanı yaratılması şart. Bu sadece Mahir ve Melek marifetiyle olursa büyük bir sorun demek karakter için. Fazlaca kolay harcanmış gözükmekte çünkü.

Melek zaten koşulsuz şartsız, Hülya'nın arkasında. Gördük ki, Mahir de ondan farklı davranmayacak asla. Hülya'nın en büyük şansı da bu. Kerim dalı kırıldı görünen Hülya'nın tek çıkış umudu onlar. Tabi Cem'in elindeki kayıt sebebiyle Mahir'in de başına gelecek sezon kötü bir şey gelmezse...

Şu bir gerçek ki, Cem son bölümde şimdiye kadar izlediğimiz adamdan çok farklıydı. Bu karakterin dönüşümü olarak değindiğim bir kısım değil, karakterin tutarsızlığı olarak belirtmek istediğim kısım... Cem bu kadar şeyi nasıl biliyor olabilir? Boş atıp, dolu mu tuttu; Aylin meselesinde Nurgül'ün yaptığı gibi? Yoksa bir yerindeki etin noksanlaşması, Omega3 etkisi mi yarattı beynine? Bölümde yaşanan her şeyi kabul edebilirim ama Cem'in tüm sahneleri 'olmadı' gözümde. O ikinci bir kamerayla işini garantileyecek akıllılıkta bir karakter olarak tanıtılmadı bize. Zeynep'in aklı olmasa, yerinde sayan bir karakterdi hatta. Bakalım gelecek sezon Mahir'in başına ne işler açacak. Hülya'ya verebileceği bir zarar kalmadı zira... Bir de o kameradan hafıza kartını alıp hemen Hülya'yı aradı, ne ara kaydı telefonuna aktardı da yolladı hiç anlamadım. Anlayan biri varsa, beni de aydınlatırsa pek sevinirim!

Hüseyin-Melek aşkının yeni bir yol ayrımına girmesi ise can sıkıcı kısımlardan birisiydi yine. İkiliye zamanında çokça katlanamadığım oldu ama artık harbi olmuşlardı. Yan yana her sahneleri resmen ateş ediyordu. Hayatını ailesine adamış Hüseyin'in mutlu olabildiği tek kişi Melek. Bu ayrılık, gelecek sezon bir şekilde yeniden bir araya gelmeleriyle son bulmalı. Zeynep'e özellikle son sahnede Hülya'ya olan tavrı sebebiyle hafiften sempati beslemeye başlamış olabilirim ama adam aşık değil, bunu artık kabul etmeli ve yakasını bırakmalı. Dizinin en cefakar karakteri olarak, artık gün yüzü görmeli Hüseyin de. Ve bunun tek geçerli yolu Melek. Bundan daha fazla mahrum bırakılmamalı...

Kerim-Hülya cephesine ne yazarsam dolu dolu sığar. Kerim'in 'istemezük' halinden, kör kütük aşığa dönmesi çok uzun sürmedi ama şimdi kalbindeki tüm aşk katıksız nefrete dönüşürse ne yaparız bilemiyorum. Yukarıda dediğim gibi, Hülya'nın Aylin üzerinden yaptığı şey kabul edilebilir değil. Bu gerçek eğer ortaya çıktıysa, Kerim-Hülya aşkı da ciddili artık mümkün değil. Affetme olursa da, çok zaman geçmesi gerekir. O yer yer komik, yer yer ateşli aşk sahnelerinden bu kadar uzun süre mahrum kalmak bildiğin eziyet olacak. Bakalım, gelecek sezon ikiliyi nasıl bulacağız...

İstanbul'da yaşanan terör saldırısı sebebiyle, dün gece içimden tek satır yazmak gelmedi diziye dair. O sebeple bir gün sonrasına sakladım sezon finali yorumumu. Nereye sürüklendiğimizi bilmediğimiz bir geminin içerisinde debeleniyoruz hep birlikte. Hayat beraberinde devam ederken, biz de yaşanan her şeye ayak uydurmaya başlıyoruz. Ne diyelim, sonumuz hayır olsun... Hayat Şarkısı tüm ekibineyse iyi tatiller. Yeni sezonda, görüşebilmek umuduyla...

Beklenen Kral