Ciddi bir karar almanın her zaman için büyük zorlukları vardır. Düşünmeden hareket edersen özellikle de. Bir ihtimale tutunmanın daha mantıklı olduğunu anlaman çok uzun sürmez. Ne olursa olsun, mantıkla hareket etmen gerektiğini de. Ama iş işten geçmiş, çok geç kalmışsındır... Ayşegül'ün evlilik kararının desteklenecek bir yanı zaten yoktu. Poyraz ortaya çıktığı andan itibarense tam bir gereksizlik hadisesine döndü. Elini kolunu hiç olmadığı kadar bağlaması yetmedi, dünyaca ünlü bir kaçakçılık örgütünün olası liderinin eşi oldu. O da yetmedi, vicdan borcuyla etrafı örüldü...
68. Bölüm
Çınar'dan kurtulmak elbette hiç kolay olmayacaktı. Bunu zaten bekliyorduk. Ancak bu zorluğu yaratan şey, onun kötü bir adama dönüşüp bu evliliği bitirmemek için elinden geleni yapmasıyla sınırlıydı. Sürekli yeni bir hat çizilip, Ayşegül'ün ona biraz daha mahkum edileceğini düşünemedim... İsa meselesinin suyunun çıktığını düşünenlerdenim. Tamam, büyük bir patlamanın tam ortasında kaldı; ölümden döndü. Ama bu haftalarca uzatılacak bir mevzu olmamalıydı. En azından Çınar daha büyük bir gönül borcuyla Ayşegül'ü kendisine bağlamamış olurdu. Nitekim öyle olmadı ve değerleri uyan Çınar, Ayşegül için İsa'ya organ vermeyi kabul etti. Hem de tam Ayşegül, ayrılmak istediğini söylemek üzereyken. Belki de Çınar'ın gerçek yüzünü artık görebilecekken... Elbette diyemedi, diyemeyecek de. İsa'nın hayata tutunması karşılığında, yeniden kendi hayatını rehin etmiş oldu. Poyraz'la bir kez daha koptu...
Zaten mesele evliliğin de, bir tık ötesine geçti. Artık hayatı tehlikede. Dere suyunun sonuçlarını alıp da, örgüte üye bir savcıya götürünce birden defteri dürülmüş oldu. Bu kararı alan kişi savcı mı, yoksa haber uçurduğu Yavuz mu o da oldukça önemli. Şuan için görünen, örgütün tüm kirli işlerini yaptıranın Yavuz olduğu. Eğer karar ondan çıktıysa, 'muhtemelen' lider olan Çınar'la karşı karşıya gelmesi de kaçınılmaz. Yok savcı ile sınırlıysa, zaten Poyraz defterini rahatça dürecektir.
Tabi bundan sonra pisliğin Ayşegül'e sıçramamasını nasıl önler muâllak. Zira o da parçaları birleştirdi ve kim bu işin içerisine bir yerinden dahil olsa tek tek öldürüldüğünü anladı. Sıranın kendisine geldiğinden habersiz ama bu olayın ardını bırakmayacağı da kesin. Meltem'le birlikte köyün altını üstüne getirip, çözmek için çaba sarf edeceklerdir. Ancak elinde susturuculu tabanca ile gezip, seri cinayetler işleyen kadının da köye gitmiş olması işleri oldukça karıştıracak gibi. Meltem tüm bunlardan önce köye kapak atmanın yeni bir yolunu bulsa iyi olacak yani. Zaten artık ne polis ne de jandarma arıyor kendisini(?!)..
Şimdilik her şey birer teoriden ibaret. Ne olur, ne biter kestirmek güç. Lâkin Yavuz'un gözünü kırpmadan çocuk öldürtebilen bir adam olmasını hiç sevmedim. Geçen bölüm oldukça aciz bir karakterken, bu bölüm müsteşar tehdit eden bir adama evrildi. Az biraz tutarsız mı, evet. Ancak eli kirli bir adama göre çok da masum durmuyordu zaten en başından beri... Poyraz'ın mücadelesi ise iyice karmaşık hale geldi. Zincire Ayşegül'ün ölüm riski de eklendiğine göre, yakında yeniden tümden delirebilir. Ondan sonra da neler olur bilmem...
"Muhtemelen Çınar" diyorum bu örgüt lideri için ama Nevra da neden olmasın? Zaten gelgitli bir karakter olduğunu ilk bölümden beri biliyoruz, bunun altından da o çıkarsa ne kadar şaşırırız?.. Şimdilik hâlâ Çınar diyorum ancak ihtimalleri de gözardı etmeden izlemenin mahsuru yok. Bi, Yavuz olmayacağından eminim. Gerisini göreceğiz...
Göreceğimiz bir başka şeyse, bol kurşunlu bir ölüm. Yakın bir gelecekte olmasıysa kesin gibi. Songül'ün peşine takılan oğlanın sonu hiç iyi olmayacak belli. Songül hislerine engel olamadıkça, onun sonunu daha hızlı hazırladığının farkında değil tabi. Şimdiye kadar hiç alışık olmadığı şeyler duyması buna sebep ama o oğlanın şehvetinin yanında, parasında da gözü olduğu kesin. Daha gittiği ilk şık restoranda sergilediği davranışlarla karakterinin ne kadar oturmuş(?!) olduğunu da gösterdi zaten. Sadreddin'e şimdiden eline sağlık diyorum. Tak şarjörü, bitir işi dedem...
Despina nedense annelik yapmayı çok sevmiş. Elini gereksiz taşların altına sokma eğilimi ise can sıkıcı olmaya başladı. İçerisinden ikinci bir karakter çıkmayacaksa, naif haliyle çok fazla mafya işlerine bulaşmamalı bence. Zira zamanında Adil Topal, bankadaki hisselerini almak için uğraşırken izledik nasıl korkular yaşadığını. Bahri ile evliliğinden sonra geçen iki yılda bir değişimin içerisine girdiği kesin de, o kadar keskin olacağını sanmıyorum. Ha o tefecinin ciğerine çatalı geçirir ve uzaklaşır; işte o zaman takdir ederim. Zaten o yapmasa, öğrendiğinde Bahri yapacak. Şanı yürüsün, olsun bitsin. Ama durum sadece 'masumca annelik' yapmaksa, bu kadar cesaret biraz aptallık gibi durmakta...
Keyifli bir bölüm izledik. Diğer bölümlere oranla biraz durgundu ama zerre sıkmadı. Panzehir misali ortalarda dolaşan Eda ve Songül ikilisine borçlu biraz bunu da. En akmayan sahnede dahi, hareketleri ve söylemleriyle akışı değiştirme potansiyeline sahipler. Önceki sezonlarda Songül'den hiç hoşlanmıyordum ama artık bu trol halini seviyorum sanırım. Eda desen, dahil olduğu ilk bölümden beri diziyi sırtlayan kuvvetlerden birisi oldu. Tabi gidip de Poyraz'a aşık olursa bozuk atarım. Evet, pek sevdim ama Ayşegül'le Poyraz'ın arasına girerse zerre düşünmem siliveririm... (silemedi)
Beklenen Kral
Adil Topal olmasın o:)
YanıtlaSil