Geçmişin yükü her zaman daha da ağrıtır belini. Engel olamadığın yaşananların seni nasıl harap ettiğini izlersin yalnızca. Müdahale edemediğin gibi, susturamazsın da ağızları hiçbir zaman. Senden herkes vazgeçmişken, birinin arkanda durmasını ister ve beklersin. Gülmek istersin, sevilmek ve daha nicelerini. Bulabilir misin peki? Nereye kadar dayanır ki kalbin yok sayılmaya ve ötelenmeye? Gerçekten bu saatten sonra mutluluk mümkün müdür Hülya için?..
39. Bölüm
Hayat Şarkısı'nı uzun zamandır yazmıyorum. Zira son birkaç yazımı okuduğumda, hikâyenin gidişatı sebebiyle hep aynı şeyleri tekrar ettiğimi fark ettim. Sadece cümleler ya da o cümlelerin içerisine yerleştirilen kelimeler değişmişti. Ama son birkaç bölümdür, farklı bir yola saptı dizi. Hem de öyle böyle değil. Her bölümün sonu başka bir travma sebebi ve seyir keyfi de haliyle taçlanmış durumda. Bu bölümü de izleyince, bir şeyler yazmadan geçmeyeyim dedim son olanlara. Her zaman kendisine bir çıkış yaratan Hülya, ne kadar büyük bir sevgi çemberi ile sarılı olursa olsun mutsuzluğun içerisine hunharca çekildiği bir süreç yaşamakta. Ve üstesinden gelmeye çalıştıkça, hep başka bir noktası kanamakta...
Karakterin yaşadıkları, bu zamana kadar elde ettikleri ve bu elde etme süreçlerini hazırlayan kötülüklerini unutmak mümkün değil. Ancak her yaptığının bedelini ödediğini unutmak da mümkün değil. Bahar meselesinin bir şekilde ortaya çıkacağı belliydi. Gönül isterdi ki, Hülya çeksin kenara, anlatasın Kerim'e. Ama yapamadı, cesaret edemedi. Kerim'in kendisine inanmamasından, anlatmaktan daha çok korktu. Nitekim, Cem'in onu kaçırması ardından yaşananlar bu gerçeği ortaya çıkardı ve tam da korktuğu gibi oldu. Lâkin bir farkla, Hülya hiç de Kerim'i inandırmaya çalışmadı. Pes etti, kabullendi. En büyük hatayı da burada yaptı. Madem bu ortaya çıktı, Kerim'e tüm detaylarıyla anlatmalıydı. "Oldu o zaman bitsin!" diyerek hiçbir yere varamazdı ve varamadı da. Şimdi öğrense Kerim gerçeği, aradan geçen zamanda uydurulmuş bir yalan olduğunu düşünmez mi? Olur mu olur. Kerim anlayışlı birisi ancak, Hülya'ya güveninin çokça sarsıldığı da bir gerçek. Delicesine aşık olmak ve sevmek de yeterli olmuyor işte bazen.
Elbette o da fazlaca abartıyor tepkilerini. O da fazlaca kestirip atma derdinde. O da aklından geçenler bambaşkayken, diliyle acımasızca sözler sarf etmekte. Ve o da, en az Hülya kadar acı çekmekte. Hem de bilmediği, bir türlü boşluğunu dolduramadığı bir olayın acısını. Tabi bu ona Hülya'dan uzaklaşması için yeterli bir argüman da vermemeli. Bu kadar kolay pes etmemeli. Bu kadar kolay geri çekmemeli kendini. Hülya ona bir adım geliyorken, o on adım geriye kaçmamalı. Sonra da Hülya sert tepki veriyor diye kızmamalı. Yani bu ilişkide, gerçekleri en başında anlatmayan Hülya oldukça suçlu ama tek başına suçlu değil. Kerim de yok saymaya çokça meylettiği için suçlu. Yok sayıyormuş gibi görünmeye daha doğrusu. Zira kimseler görmese bile, biz içinde nasıl fırtınalar koptuğunu iyi biliyoruz...
Bu aşkın önünde gerçeklerden başka engel yoktu şimdiye kadar. Mutlu bir evlilik olması için de tek engel gerçeklerdi. Ancak şimdi bu durum da değişti. Bir koldan Melisa, bir koldan bu bölüm peydah olan abisi Hazer-Pamir Pekin de hoş gelmiş, sefalar getirmiş-; ilişkinin altına dinamit döşemekten asla geri durmayacak belli ki. Melisa zaten haftalardır iş üstünde. Hazer de Hülya'yı elde etmekten geri durmayacağı izlenimini, onu ilk gördüğü an da ki bakışlarıyla çok net hissettirdi. Yani Kerim ile Hülya'nın arası açık kaldıkça, kalplerinin sızısını arttıracak çokça hamle kapılarında beklemekte. Ve görünen de, bu süreci resmetmekte. Bakalım, gerçekten boşanacaklar mı?.. Bana kalırsa, eğer birbirlerinin kıymetlerini anlayacaklarsa boşansınlar isterim. En azından tekrardan kavuşmaları daha ateşli olur. Ancak bu süreçte başka saçmalıklar yapmalarından korkuyorum. Kerim'in bir de Melisa'dan çocuk yapması gibi mesela. Her ne kadar bölüm sonunda fena halde haşlasa da, bunu iyiliği için yaptığına inanıp yeniden çalacaktır kapısını...
Kerim'le Hülya oldu ki yeniden barıştı Bayram'la Süheyla öğrendikleri son gerçekten sonra da hâlâ ister mi bu evliliğin devam etmesini ya da boşanırlarsa tekrardan evlenmelerini? Şuan için muâllak. Zeynep ve Hüseyin gerçeği söylese bile kaldıramayabilirler. Sonuçta oldukça gelenekçi bir aile. Hülya'ya üzülseler bile, Kerim'den uzak durmasını isteyebilirler. Ama Bayram Cevher'in kalbinin bu kadar ileri gitmesine müsaade edeceğine inanmak istemiyorum ben. Keza Süheyla'nın kalbinin de. Ancak, gelecek bölüm fragmanı da az biraz işkillendirmedi değil. Göreceğiz neler olacak son kertede...
Bir aşk yeşerdi son bölümlerde. Mahir ve Zeynep'in bir aşka tutulması fikri bana oldukça cazip gelmeye başlamışken oldu hem de. Şimdilerde her ne kadar Hüseyin'den korktuğu için Zeynep'ten uzak durmaya çalışıyorsa da, Mahir'in de bu aşka çekilmemesi imkansız. Ve artık Zeynep'in gerçekten mutluluğu hak ettiğini düşündüğüm için, desteklemekteyim; ZeyMah'ı. Tabi o aşk da öyle pek kolay yaşanmaz. Bizim Hüseyin efendi gerçekten Mahir'e hiç rahat vermeyecek gibi çünkü...
Hani insan hep bir şeyi elde edene kadar bilir ya kıymetini, sonra da unutur ve hatta tüm verdiği değer kaybolur; Hüseyin için de böyle oldu, Melek'le evliliği. Kadını elde edene kadar didindi durdu, elde edince de Zeynep'e aşkı alev aldı. Bir çok iyi tarafı olan Hüseyin'in gördüğüm en kötü yanı da bu oldu. Bir insanın bu kadar çocuk iştahlı olmasına tahammül edemiyorum ne yazık ki. O değil, hem bu konu hem de Hülya'nın Bahar diye diretmesi iyice Melek'e kafayı yedirtti gibi. Kadın kendisini nasıl toparlayacak bilemiyorum ama en kısa sürece bir psikiyatriste götürseler hiç de fena olmayacak. Nilay gibi hemşire bir kimsenin, böyle bir teklifi ortaya atmaması da ayrı ironi zaten. Kadının bir sorunu olduğu ortada. Söyleneceğine, tut da kolundan götürsene doktora?..
Düğme'nin başına bir şeyler gelmeden doğması mümkün olacak mı gerçekten merak ediyorum. Yine aynı tehlike var Hülya'nın başında ve bu seferde de yanında Kerim yok. Hazer'in yanında olmasının da uzun vadede başka bir tehlike olduğu da gerçek. Bu evlilik şimdiye kadar çokça sınandı ama en zor dönemeçteler. Ya ipleri bırakıp, her şeyi iki elden yok edecekler ya da sıkı sıkıya kavrayıp sadece aşkı seçecekler. Yani ya batacaklar ya da çıkacaklar. Dilerim, en dibe batıp da yüzeye çıkma hevesinde olmasınlar. O zamana kim öle, kim kala?..
Beklenen Kral
selam, 2. sezon başından beri yorumlarınızın eksikliğini hissediyordum, bu sabah tesadüfen görünce çok sevindim:) lütfen yazmaya devam edin.
YanıtlaSilKerim aslında kendi gibi olmaya devam ediyor ama hülya nın beklentiye girip de, tekrar tekrar yıkılmaları can acıtıcıydı gerçekten. düğme sağlıklı doğacak mı bilemiyorum, sorun olursa artık hülya yı kim tutar muamma, özellikle cevher ebeveynelerinden de tepki alırsa bahar konusunda.
son olarak herkese bir mahir lazım:)
İlginize çok teşekkür ederim. Düzenli yazıp yazmama konusunda halen kararsızım ancak, bakalım belki de olur. :)
SilDeğerli yorumunuz için de ayrıca teşekkürler...