İnsan sevdiklerine konduramaz elbette istemediği davranışları. Beklenmedik olaylar karşısında yapılan çıkışlar da hep, bir anlık sızıyla meydana gelmekte zaten. Kabullenmek ya da reddetmek ise sadece bir tercih meselesi değil; aynı zamanda bir sonraki beklenmedik olaya tepkini belirlemekte. Ayrıca atacağın adımın şiddetini de...
77. Bölüm
Eda ile ilgili meselenin bir kurmaca olduğunu hissetmek zor olmamıştı. Sadece gidişatın, ayrıca karakterin bizi ittiği nokta oldukça can sıkıcıydı. Kim çokça sevdiği bir insana, birden düşman olmak ister ki? Ben de Eda'ya düşman olmak istemedim. Bu meselenin bir oyun olduğunu öğrenmek, önceden hissetsem bile içimi oldukça rahatlattı. Tabi bu süreci Ayşegül'ün o küçük kamerayı fark etmesi hazırlamasa daha mutlu olurdum. Eda kendiliğinden anlatsa, daha bir makbule geçerdi doğrusu. En azından, daha samimi gelirdi bundan sonrası için. Ne bileyim, kızmak istemiyorum ona ama az biraz kızgınım gerçekten. Kızı ile ilgili bir gerçeğin peşinde, başkalarının hayatlarını karartma eğilimi göstermesi, hem de gerçekten kızının yaşayıp yaşamadığı bile muâllakken, biraz fazla geldi bana. Sonuç olarak iyi ki, Ayşegül kamerayı fark etmiş. Nasıl bir göz, nasıl bir dikkattir o hiç anlamadım ama sonuca odaklandığımdan çok da deşmeyeceğim bu konuyu. Elbette bu saatten sonra bir oyun olup olmamasının da herhangi bir önemi yok...
Nevra göründüğü ilk bölümden beri sürekli kazanan tarafta. Her istediğini elde etmeye o kadar alışmış ki, ben de yerinde olsam girişimden saf dışı bırakıldığımda önüme gelen her şeyi yıkar geçerdim. Elbette sadece bununla sınırlı da kalmazdım. Sanırım gözümü de şuan en çok o korkutuyor. Girişimin diğer fertleri onu mumla aratacak gibi ama girişim dışında, bu kaybedişin ardından Poyraz'dan büyük bir intikam alma derdine gireceği kesin Nevra'nın. Yani bir taşla iki kuş misali, bir taşla iki derdi oldu Poyrazcım Karayel'in...
Sinan ve Ayşegül'ün bir şekilde kurtulacağını elbette biliyoruz. Her ne kadar gelecek bölüm fragmanında mafya bozuntusu "Birinden birini seç" dese de, bir şey olur ve Poyraz ikisini de kurtarır. Ancak bu kaçırmanın beni mutlu eden tek yanı, Bahri'nin Nevra'ya o korkunç yüzünü en şiddetli şekilde göstermesine fırsat vermiş olması oldu. Şimdiye kadar söylediklerinin kuru gürültüden ibaret olmadığını, biricik oğlunu şakağına silah dayanmış vaziyette Bahri'nin kollarının arasında gördüğünde daha iyi anlayacaktır ve adımlarını da bundan sonra ona göre atacaktır. Elbette, geri çekilmek anlamında değil...
Savaş'ı öne sürmek onun için hiç bu kadar keyifli olmaz muhtemelen. Hele de gerçekten, Bahri'nin Zafer'in ölümünün sorumlusu olduğunu biliyorsa. Bunu Savaş'a dediği anda tüm dengeler otomatikman değişir ve biz de ilk sezondaki bol aksiyonlu Bahri baba sahnelerine geri dönebiliriz. Çatışmaları dahil, ikinci plâna atılmaları sinir bozucu olmaya başlamıştı çünkü. Bakalım, Nevra yaşadığı son hezimetten sonra nasıl bir adım atacak. Ve attığı bu adım, kısa vadede kendisine nasıl dönecek...
Bir kuzu meselesi... Gerçekten oldukça garip olduğunu düşünüyorum bu durumun. Dişi Terminatör'ün haftalardır elinde bir fotoğrafla Orhan Solmaz arayışını ve sorduğu herkesi de alnının çatından vurup öldürüşünü izliyoruz. Tüm bu aksiyonun en başından, geçen sezon pek keyiflendiğimiz o kuzu için plânlandığına inanmamızı beklemiyorsunuz gerçekten değil mi? Cidden inanmadık çünkü. Kuzun ortadan kayboluyor, kaçıranın neye benzediğini bilmiyorsun ama ismini biliyorsun ve elinde başka birisinin vesikalık fotoğrafıyla geziyorsun. E peki birkaç hafta önce, Nevra'nın eskiden aşk yaşadığı bir adamla mektuplaşmaları neden çıktı ortaya? O mektuplar neye hizmet etti, eğer Orhan Solmaz'la bir bağlantı kurulmayacaktıysa? Peki kurulmayacaktı da, neden bizim kurmamızı istediniz ve mektubun sonunda imza olarak "O.S." yer aldı?..
Tam olarak, "Ağam bizimle eğleniyii" durumu söz konusu. İşin ne kadar ileri boyuta gideceğinin göstergesi de, hastanede yatan Meltem'in karşısına çıkmasından belli dişi Terminatör'ün. Hazır Meltem'in devreleri iyice yanmışken, bu iki çılgının nasıl sahnelerle diziye hizmet edeceğini pek merak etmekteyim. Ayrıca Ethemcim Özışık'ın kendini daha ne kadar aşacağını da...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder