İnsanı ayakta umudu tutar. Her konuda ve durumda yanındadır. Güvenmek istediğin yegane şeylerden biridir de ayrıca. Kendini sağlama alabildiğin nadir anları yaşatır sana. Huzuru bir an bile olsa yakıştırır yanına... Ya kaybedersen umudunu? O zaman yaşamın nasıl da çekilmez olduğu gelir hep aklına ve daima mutsuzluğa sarıldığını fark edersin. Kaybettiğin kadar kolay da kazanamazsın tekrar umudu. O yüzden her daim kıymetini bilmen gerekir. Peki bilebilir misin?.. Poyraz Karayel evreninde, her yanı umutsuzluk bulutları sarmış ama umudu elden bırakmayan karakterleri sayesinde izlemek keyifli zaten diziyi. Onların enerjileri, hayata bakış açıları bizi çeken. Şimdiden sonra da umutlu olabilirler mi, işte orasını bilemiyorum. Zira ipin ucunda önemli bir hayat durmakta...
78. Bölüm
Ölümün ucuna gidip gelmek, Poyraz Karayel karakterleri için oldukça sıradan bir durum. Çoğunlukla geri dönüyorlar ama şimdiye kadar öyle büyük vedalar da yaşadık ki, şüphe etmeden de edemiyor insan. "Ya olduysa?" diyorsun istemsizce. Sonuçta çılgın bir adam yazıyor bu diziyi ve şimdiye kadar yaptıklarını düşününce, her ihtimal olağan görünüyor. Hani geçtiğimiz bölüm yorumumda demiştim ya, "Girişimin diğer üyeleri Nevra'yı mumla aratacaklar galiba" diye; dediğime geldik işte... Fotoğrafları almak için yapılacak en klasik ama en etkili yola başvurduktan sonra, yine en klasik sonu yaşamayız umarım diye bekleyeceğim bir hafta. Sinan'ın başına gerçekten bir şey gelmiş olabilir mi fragmanlar dahi hissettirilmeyecektir çünkü. Öylesine güzel hazırlanılmış ki, etiketinden, sosyal medya paylaşımlarına, öteki taraf imalı flashbacklerine, son sahnedeki Poyraz'ın bakışına kadar; hepimize "Acaba?" dedirtmeyi başardılar. Tabi bu kadar fazla göze sokulması, öyle hissetmemizi istediklerini düşündürdü. Lâkin bunu düşünmemizi özellikle isteyip, ters köşe yapabileceklerini de düşündürdü. Diyorum ya, hepsi manyak bunların. Ethem Özışık'tan da her şeyi beklerim...
Sinan'ın öleceğini elbette düşünmüyorum. Poyraz'ın o bakışında, başka bir his gördüm. Eli kana bulanmamış bir Sinan kalmıştı dizide, sanırım o da birini öldürerek bu istatistiği öksüz bırakacak. Son sahne öncesinde bir sopa detayı gösterilmişti. Ardından da silah sesi duyduk zaten. Muhtemelen bizim Sinan oğlan, sopayı adamın sırtına indirdi ve silahını eline aldı. Gerisi de yanlışlıklar zinciri... Bu şekilde olmasını şahsen hiç istemem ama karakterin ölmesindense böyle bir sahne yazılmasını tercih ederim. Tabi daha sonra Sinan o psikolojiden nasıl çıkar, bilemedim... Bir de girişim fotoğrafların kopyalanmasını istemiyor. Kopyalanırsa da anlayacaklarını söylüyorlar. Eee? "Açıp bakarsanız da anlarız mı" dediler? Ekran görüntüsü almak çok mu zor, o sistem SS alındığını da mı anlıyormuş? Whatsapp mı bu yahu, yakında başımıza bela olacak SS alınca karşı tarafa bildirim gitmesi derdine sahip? Hiç mi aklınıza gelmedi, koskoca teşkilat?.. Neyse, bakalım Sinan'a bir şey olacak mı tam da hissetmemizi istedikleri gibi, gerçekten...
İlla birini öldürmek istiyorsanız, orada aslanlar gibi Çınar duruyor; sıksın kafasına bitsin tüm bu mesele, ne olacak yani? Karakter zaten bu bölüm iyice embesile döndü, annesinin yaptıklarını öğrenince. Kaldıramasın olanları ve gitsin üvey kardeşi ile babasının yanına. Tutmasın kimse de. Ha yok öyle yapmayacaksa Nevra'yı da çekip vurabilir bak, ona da amenna... Nevra göründüğü ilk bölümden beri içinde bir sinsilikler barındırdığını bize çok net yansıtıyorken, onca yıldır dibinden ayrılmadığı annesinin bu işlerin bir parçası olduğunu Çınar şimdiye kadar nasıl hissetmez bilemedim. Gerçekten embesil sanırım, son öğrendikleri ardından olmadı yani... Karakterin tutunacak ne bir dalı, ne de kötülüklerini savurabileceği tek bir hedef var artık. Ve son olanların ardından Ayşegül'e olan sinirini beşe katlamıştır Nevra'ya olan nefreti. Aslında en güzeli...
Bu sayede Meltem'in üzerinden o pis elini çeker de, kız eski ruh sağlığına kavuşabilir. Zira gittikçe daha büyük bir bilinmezliğe doğru sürüklenmekte hem o hem de Zülfikar ve ikisini de öyle görmeyi tercih etmem kesinlikle. Tamam, son birkaç bölüm iyice suyunu çıkarmışlardı aşık olmanın ancak bu da değil yani karşılığı...
Bu zamana kadar başına hiçbir şey gelmemesinden şikayet ettim durdum ve bu bölüm resmen ilk defa başına büyük bir şey geldi Songül'ün. Her ne kadar sonrası çok alelacele ve hafif geçiştirilse de vuruldu yahu, vuruldu!.. En son ölüme bu kadar Begüm'ün bıçaklaması sonrası yaklaşmıştı. Zerre de üzülmemiştim durumuna. Ama bu sefer inkar etmeyeceğim, haline az biraz üzüldüm. Yukarıda dedikoduyu dinlerken yerinde gözlem yapmak için aşağı ineceği tutunca, az biraz da kendisi hazırladı bunu. Peki ya Sadreddin'e siper olmasına ne demeli? Şaştım, kaldım. Demek ki bir yerlerde hâlâ ona beslediği sevginin kırıntılarından kalmış ve o anda da bu nüksetti. Ya da Sadreddin'in dediği gibi, boşluğuna geldi ve attı kendini önüne. Bilinmez nedendir lâkin, Songül'e de iyice alışmışız bu sezon onu iyi anladım. Neticede diğer iki sezon izlediğimiz gibi bir karakter değil...
Abisinin intikamını almak için hapishaneden çıkan ve bir bir abisinin katillerinden intikam alan Savaş'a gelirsek, Bahri'ye ulaştığında başına neler geleceğini gerçekten çok merak ediyorum. Bir de, şah damarı dediğiniz şey kesildiğinde oluk oluk akmaz mı? Nasıl öylesine keskin bir aletle kesilen boğazdan kan fışkırmaz ve hatta o alette nasıl hiç kan olmaz? Bir de adamın üzerine işedi yahu direkt, hin bir olay yeri inceleme polisine denk gelse ve o idrarın kendi idrarı olamayacağını düşünüp, teste tabi tutulmasını istese? O zaman ne olacak Savaş'ın sonu? Ne yani, tüm katiller maktullerinin üzerine işesin öyleyse?..
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder