Yaprak kımıldamıyor diye bir tabir vardır ya hani, onu da bence rahatlıkla İçerde için kullanabiliriz. Zira sözde fırtınalar kopuyor, tufanlar yeri göğü inletiyor ama biz bir yaprak dahi kımıldadığını görmüyoruz. Bölüm başlıyor ve sonuna geliyor, biz hâlâ aynı yerde duruyoruz. Bir adım atıyor hikâye diye sevinirken, tökezleme ile karşılaşıyoruz. Belli ki ikinci sezona karar verilmiş, biz de sabrımızla sınanıyoruz...
26. Bölüm
Kudret'in, Mert'in içerde olduğunu anlaması ardından daha akıllıca hamleler yapmasını beklerdim. Bu kadar rafine bir çanta plânıyla, ihtimallere kalmıştı işi ama zaten o ihtimal de flashback marifetiyle nasıl yok olmuş gördük. Mâlum, dizi flashbackler üzerinden yürümekte... Kudret'in yapması gereken ilk şey, hemen bir açık yaratıp ondan kendine pay çıkartmak yerine Mert'i araştırmak olmalıydı. Neden Celal'in adamı olduğunu/olmak mecburiyetinde kaldığını öğrense daha keskin adımlar atabileceğini kestirmesi lazımdı... Tabi bu sayede Mert'in, Umut olduğu ortaya çıkardı ve bu senaristlerimizin işine zinhar gelmez. Onlar kaşınan sol kulak memesine sol elle hemencecik ulaşmak dururken, sağ eli enseden ağrı geriye katlamak suretiyle ulaşılsın istiyor çünkü yirmi altı haftadan beri. Ve ne yazık ki bunu marifet sayıyorlar. Bu da işin acı dolu kısmı...
Sarp'ın Celal'in karşısına geçip de, ilk defa Umut'tan bahsetmesi önemliydi. Ama tabi Mert'in de Tahsin'in gerçek vurulma videosunun peşinde olması bu durumu büyük bir riske sokuyordu. Nitekim, Kudret'in adamının elinden telefonla birlikte kaçmayı başaran Mert sayesinde ikisi de daha bölümün başında hapisten kurtuldu. Melek'in de ilk defa işe yaradığını gördük, zira az kalsın Sarp bir daha asla içerde olamayacağı bir söylemde bulunacaktı. Melek'in hapisten çıkacaklarını söylemesi ardından toparlamaya çalıştı falan ama Celal'in mimiklerinden, halinden az biraz kıllandığı hissettirildi. Normal şartlarda da öyle olması lazım tabi. Adamın durduk yere, hiç olmadığı kadar dik bir perdeden ve olabildiğince sorgular bir ifadeyle karşına geçmiş sana kardeşini soracak ve sen sonra onun bu konuşmayı "anneme sahip çıkın"la bitireceğine inanacaksın. Hiç sanmam...
Bunun kokusu ilerde çıkar, şimdilik bir şey olmaz ama daha önceki yazılarımda da tekrar ettiğim gibi Sarp'ın aklı varsa Kudret ile iş birliğine gider. Evet, Kudret'in öleceğini düşünmüyorum. O tabuttan bir karakter aracılığıyla kurtulacaktır. Mert olabilir, Davut olabilir, Sarp olabilir... A- Mert olabilir çünkü, Kudret'e kendi safında görünmek istediği oyununu oynayabilir. Bir flashback izleriz, daha en başında Celal'le onu gömüldükten sonra çıkartma plânı yaptığını görür şok geçiririz mesela... B- Davut olabilir, çünkü aslında en başından beri Kudret'in adamı çıkabilir. Her ne kadar zamanında Celal için ellerini mangala sokup parmak izlerini yok etme manyaklığına şahit olsak da, ondan böylesi bir ters köşe izlemek isterim. O hareketi de aslında Kudret'e sadakâtinden yapmış olur böylece... C- Sarp olabilir, Kudret'in safına geçmek için bu krizi fırsata çevirmiş olur. Bundan sonrasında da, birlikte hareket ederler...
Üç ihtimalden en mantıklısı C, yani Sarp'ın Kudret'i kurtarması ama manasız bir şekilde de oradan çıktığını görebiliriz. Olmadı tekmeler tabutu kırar, kazar elleriyle toprağı gün yüzüne çıkar. Neden olmasın?..
Bölümün elle tutulur tek sahnesi, sonunda Füsun'un, Sarp'la ilgili gerçeği öğrenmesi oldu. Ama yazının başında dediğim gibi o da tökezleme gibi oldu. Füsun biliyor ama Sarp'a çaktırmıyor. Eylem'e dahi söylemiyor. Sanki bunu bilmeleri ya da Sarp'ın annesinin hakkındaki bu gerçeği bildiğini bilmesi çok büyük garipliklere, hatalara yol açacak. "Annem benim polis olduğumu biliyor, kahretsin!" diyerek tehlikelere atlayamayacak, adam vuramayacak. Tek bir mantıklı izahı yok yani bunun da. Biliyorsa tam bilsin, bir şey oluyorsa ne olur artık tam olsun...
Gelecek bölümden gösterilen kesitte anlaşılan o ki, Sarp vuruluyor. Kim, neden vuracak, durumunun ağırlığını Yeşim'e haber kim verecek şimdilik bir bilinmez. Ancak, Kudret'in safına geçişle ilgili bir oyunun parçası olsa şahane olurdu. En azından güzel bir hamle izlemiş olurduk. Yoksa, "Acaba Sarp ölecek mi?!" diye telaşla bir sonraki haftayı bekleyeceğimizi düşünüyor olamazsınız değil mi? Öyleyse öldük biz, ruhumuza el fatiha...
Beklenen Kral
Bu dizinin bu durumda olmasının 2 nedeni var bence.
YanıtlaSil1-)Dizinin 1 sezonluk çok iyi senaryosu vardı. Baktılar acayip tuttu. 2.sezona uzatalım dediler. Ondan böyle boş bölümler olmaya başladı.
2-)Dizinin o kadar iyi senaryosu yoktu. İlk bölümleri süper yazdılar dizi tutsun diye. Birde şu kardeşlik olayıyla oyalarız dediler. (Çünkü ben o kardeşlik olayını nasıl bağlayacaklarını görmek için izliyorum) Birde kapanışı iyi yaparız dediler her halde. Yani ilk bölümler iyi. Ortalara doğru oyalama bölümleri. Sonlara doğru da yeniden güzel bölümler yazacaklar her halde.