Gözünü karartarak ilerlediğin yolun, nasıl da düzeni bozuk olduğunu umursamadan bundan gurur duymak kadar aciz bir şey yoktur herhalde. İnsanın karşısındakini yalanlarla örülü gerçekleriyle kandırmaya çalışması da, aynı şekilde... Düzenin nasıl işlediğini birebir anlat ama öyle güzel süsle ki, dinleyen hayran kalsın. Hatta desteklesin de bu yapılanı ve sen karanlık düzenini istediğince sürdürmeye devam et. Var mı öyle bir dünya Çolak efendi?.. Eylem'in kurtarılmasını bekliyordum açıkçası, tam tersi örgütün doğrudan içerisine girdi ve daha ilk dakikadan beyni yalanların kalkan yapıldığı bozuk düzenle yıkanmaya başlandı. Eylem, bu oyuna gelecek saflıkta biri değil. Lâkin Fethi'nin onu kurtarma girişimi timi büyük bir çıkmazın içerisine sürükledi. Yavuz için zorlu bir seçim yapma vakti...
5. Bölüm
Çolak'ın insanlıktan nasip almadığını öğrenmiştik zaten. Ancak, her geçen bölüm bunu tekrar tekrar hatırlatmaktalar bize. Kendi canını koruyabilmek uğruna, geri kalan herkesin ölümüne ses çıkartmayacak minvalde. Hani mahalle yandığında saçını tarayan bir meslek erbabı var ya, tam da o işte... Kolay kolay ele geçmeyeceği belliydi zaten. Mayınlarla döşeli bölgeden geçmeyi de, zekice başardı. Diğerlerini tehlikeye atarak ortamı kendisi için tehlikesiz kılmakta oldukça yetenekli mâlum. Ondan insani bir kırıntı görmeyeceğiz hiçbir zaman anlaşıldı. Ama insan ister istemez bekliyor yine de. İyi yanı, her yaptığı yanına kâr kalmıyor. Büyük kaybedişleri olmadı belki şimdilik ama hiç kaybetmedi ya da köşeye sıkışmadı da diyemeyiz. Bu sebeple, orantılı yazılmasından memnunum durumun...
Belirtmeden de geçemeyeceğim, Eylem'i yalanlarıyla manipule etmeye çalışırken, gerçekten oldukça başarılıydı. O küçük çocukların aklını nasıl yıkadığı noktasında da bu oldukça aydınlatıcı oldu. Tabi aynısını Eylem gibi birisinin üzerinde denemesinin meyve vermesi de imkansız. Bir yerden sonra, özellikle de büyük terör eylemleri düzenlemek için en uygun mekanların fotoğraflarının yer aldığı dosyayı görmesi kafasında bir şeylerin dank etmesini sağladı. Timin onu kurtarması sonrası yeniden Çolak'la iletişime geçmeye çalışır mı bilemiyorum, yalnız beklemiyorum. Buluşması durumunda da asıl derdinin Türk askerine yardım etmek olacağına inanıyorum. Elbette kendimi kandırıyor da olabilirim. Yalnız time o dosyadan hemen bahseder umarım...
Çolak'ı tam da iş üzerinde, savunmasız olduğu sırada yakalamak dahiyane bir fikirdi. Nazlı ve Ateş'in ani bir şekilde gelişen plânları güzel meyve verdi yani. Tabi evdeki hesabın çarşıya uymadığı zamanlar çoktur ve yine hesap fazla geldi... Eylem'in başına, yaşananların ardından bir şey gelecek diye endişeye düşen Fethi, güzel sonuçlar verecek bu fikri istemeden baltalamış oldu. Beraberinde görev arkadaşlarını da ölümün kucağına itti. Tam Çolak'ı ele geçirmişken, her şeyin sil baştan olmasını sağlayacak bir noktaya gelindi... Yavuz'un şimdi zorlu bir karar vermesi gerekmekte. Ya timinin geri kalanını ve zaten yaralanmış, ölüm kalım savaşı veren Hafız'ı kurtaracak ya da gözünü karartıp, Çolak uğruna onları feda ederek görevini layıkıyla yerine getirecek... Sanıyorum kimse yerinde olmak istemezdi. İki ucu pislikli değnek bile değil bu. Baştan aşağı pisliğe bulanmış bir değnek var elinde ve hangi tarafını seçerse seçsin büyük bir zayiat verecek... Elbette, Çolak'ı serbest bırakacaktır timini kurtarmak için. Onu bu kadar çabuk ele geçirmeleri mümkün değil zaten, en az sezon finaline kadar daha kötülüklerinin yolu var. Sonrası kader, kısmet...
Eylem'in başına bir şey gelecek diye, timinin başını derde sokan Fethi'ye kızgın mıyım? Hayır. Ortada bir aşk olmasa bile, tehlike altındaki birini kurtarma fikrine saygı duyardım. Şu durumda o biraz kalbinin sesini dinledi gibi ama doğrusunu yaptı. Sadece şans onlardan yana değildi. Eylem'in başının tehlikede olmadığını ısrarla söylemesi başına iş açar mı orasını bilmem tabi. Muhtemelen bu yaşananların bir cezai getirisi olacaktır kendisine. Neler olacak göreceğiz... O değil, Hafız'ın hayatı da tehlikede. Adamın başındaki dertler yetmiyormuş gibi şimdi bir de, eceli atlatmaya çalışacak. Eşiyle boşanma yoluna girmeleri üzücüydü ama tam vurulduğu sırada, eşinin boşanma evraklarını imzalamaktan vazgeçmesi yerinde oldu. Hafız'ın iyileşmesi için de bu itici güç olacaktır sanıyorum. Tabi, öle de bilir. Ethem Özışık yazıyor diziyi, unutmamak lazım...
Nişanlısını kaybetmiş, hatta şehit vermiş biri gibi değil Yavuz. İlk bölümde o şoka giren, öldüğü hastanenin önünde öylece hiç hareket etmeden bekleyen adamı çabucak geride bıraktık. Daha kızın kırkı bile çıkmadı hatta, o kadar çabuk sardı yaralarını. Bana kimse, şuan Yavuz'un kalbinde büyük bir aşk yarası olduğunu söyleyemez. Ve onun intikamı için çarpıştığını da. Üzgünüm. Elimden geldiğince tolerans göstermeye çalışıyorum haline ama yok, Merve'yi çok çabuk unuttu. Adını dahi anmaz oldu. Sadece aşık olmamak gerektiğini falan vurguluyor arada ama bağıra bağıra Bahar'a aşık olmaya başladığını izliyoruz bu sırada. Onu bir türlü Bahar'dan kopartamıyoruz. Her türlü terör eylemi Bahar çevresinde dönüyor çünkü. Bela paratoneri gibi, çekiyor hepsini üzerine. Ve sonucunda da Yavuz hep yanı başında bitiyor. Hatta iki sevgili gibi sık sık atışıp, didişmeye bile başladılar şimdiden. Dışarıdan da durumun tamamen böyle göründüğü hissettirildi-ki, hissedilmeyecek gibi de değildi... Bahar'ın kahramanı olmuştu Yavuz, şimdi de Bahar onun kahramanı oldu. Bir anlık zafiyetinden yararlanan paralı askerin yakasındaki kalemi alması tüm bu serüvenin fitilini ateşlemiş olsa da, günün sonunda kahraman oydu. Sonuca bakmak lazım, giriş ve gelişme kısmından bizim dışımızda kimsenin haberi yok nasılsa...
Merve'yi Yavuz hatırlamaz oldu ama şükür birileri hatırladı. Bahar'ın o gece acildeki müdahalesiyle ilgili hakkında soruşturma açıldığını öğrendik. Tabi muhtemelen ortada bir soruşturma falan yoktur. Annesinin kızını geri döndürmek için yarattığı suni bir gerilim olduğunu düşünüyorum. Telefonda soruşturma açıldığı haberini veren kişinin, doğrudan diplomasının dahi iptal olabileceğini vurgulaması başka bir şey düşündürmedi. Ha bu ciddi ciddi açılmış bir soruşturmaysa, Yavuz'la olası yakınlaşmasına etkisi kesinlikle olacaktır. Nişanlısının ölümünde bir ihmal varsa ve bu ihmalin sorumlusu da Bahar ise bu elbette kulağına gidecektir. Otomatikman bir tepki doğurması da gerekir. O ölümü ve doğurduğu sonuçları umursamadan hiçbir şey olmamış gibi Bahar'la didişmeye devam etmezler herhalde? Aslında emin de olamıyorum. Bildiğim bir şey var ki o da, Yavuz'un Bahar'la hızlıca bir aşkın içerisine itildiği ve her an her şeyin içerisinde olan Bahar'ın, doktorluğu elinden alınsa dahi oradan gitmeyeceği. Erdem Yarbay'ın eşiyle kızı hazır halkın kendini geliştirmesi için bir merkez açmaktan bahsediyor; bu durumda ilk gönüllü eğitmeni de şimdiden belli!..
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder