Aşk insanı rezil de ediyor, vezir de. Aşkla mücadele etmesi imkansız, oyununa gelmekse çok kolay. Hele de ortada karşılıksız bir aşk varsa, işlerin sarpa sarması kaçınılmaz. Bu zehrin en büyük yan etkileri de; olmadık birine dönüşmek, kendini hiç yapmayacaklarını yaparken bulmak ve daima haklı olduğuna inanmak. Panzehir mi? Tek taraflı aşkta, panzehir ne arar? Ya vazgeçer, kalbine gömersin aşkı ya da gözlerini iyice karartır, tamamen yok edersin kendini. Tanıdığımız bir karakter de, o noktanın bir adım gerisinde şimdi...
18. Bölüm
Deniz o kadar tutarsız yazılıyor ki, bazen gerçekten işin içinden çıkamadığını hissediyorsun. Sonra hiç olmayacak şekilde karakterle empati yaparken buluyorsun kendini. Sürekli tavrı, fikirleri değişiyor ve sen bu değişime ayak uyduramıyorsun. Tam düzeldi dediğimiz her seferinde kötülüğün safına geçiyor, gözden çıkardığımız her seferinde de bir iyilik yaparken buluyoruz. Bu şekilde sürdürülürse, bir yerden sonra 'error' verdiğini göreceğiz diye çok korkuyorum... Tamam, esasen Ferit'le Nazlı formaliteden bir evlilik yaptı. Tamam, bu yüzden herkesi kandırmaktalar-aslında kendilerini kandırıyorlar tabi-. Yine tamam, Deniz de bu evliliğin gerçek olduğu fikriyle çok acı çekiyor olsun. Peki tüm bunlar, Bulut'u gözden çıkartması için yine de yeterli mi? Bir an dahi olsun, mahkemede bu gerçeği söylemeye itiliyorsa; gerçekten Bulut'u sevdiğini söyleyebilir miyiz Deniz'in?..
Evet, ortada formaliteden bir evlilik var. Ancak, aslı öyle değil. Deliler gibi birbirine aşık iki insanın, masum bir çocuğun kurtuluşu için birbiriyle aynı hayata düşmesi tamamen yaşanan. Eğer ilk bölümlerde gerçekleşseydi bu olaylar, o zaman Deniz'in haklı olduğu yanlar bulabilirdik ama şuan için bu imkansız. Onca hafta o aşk yoğruldu ve bugünlere geldi. Tamamında Deniz de her şeye hakimdi. Onun hakim olmadığı yerde, Alya gözünü açmak için çaba sarf etti. Şimdi kimi neyle suçluyor? Bunca yaşanana rağmen, hâlâ bu aşkı görmezden geldiği için sadece kendisini suçlaması gerekirken hem de... Bu arada lafı geçmişken, yazayım Alya'ya ciddili veda ettik. Türkü Turan'a emekleri için teşekkürler. Olabildiğince itici başlayan bir karakteri, çok tatlı bir noktaya getirdiğini düşünüyorum...
Şimdi ne olacak? Fragmandan anladığımız üzere, Deniz yine son anda saklı tutuyor bildiklerini. Nazlı ile Ferit'in aleyhine bir çıkışta bulunmuyor. Ve yine anlaşılan, Bulut'un velayeti bizimkilere veriliyor. Ama tüm bunlar yine de Deniz'i, "Ne iyi yaptı" noktasına taşımayacak. Ortada masum bir çocuk ve ruh hastası iki ebeveynle bir ömür aynı evde yaşama tehlikesi var. O mahkeme salonunun kapısını açıp da, "Ben onun amcasıyım, benim de söyleyeceklerim var!" diyerek dahi o sevgiyi sorgulatma imkanı tanıdı bizlere. Aşkı için gözü döndüğünde, yeğeninin bile arkasından iş çevirecek bir amca olduğu imajı çizdi. Bu saatten sonra düzeltilir mi, düzeltilse dahi kimin umurunda bilemiyorum ancak tek bildiğim, iyi ki bu karakteri Hakan Kurtaş giyiyor. Sevmemin mümkün olmadığı bir oyuncu giyse, izlemeye dahi tahammül edemezdim Deniz'in hiçbir sahnesini...
Nazlı ile Ferit'e bundan sonra büyük iş düşüyor. Velayet onlara geçtiyse, artık iki ebeveyn oldular demektir. Bu üstlerine ciddi bir sorumluluk yükleyecek. Bunun yanında, evin içinde de artık 'birbirlerine aşık' gibi davranmak zorundalar. Bakar mısınız şu kötü talihe? Bunu nasıl başaracaklar hiç anlamadım gerçekten. Bulut son anda odanın kapısını çalıp da içeri dalmasa, vuslatın kapısını açan çift onlar değilmiş gibi izleriz artık. Biz de yeriz bu yalandan aşık sahnelerini, gerçekten aşktan yandıklarını bilmiyormuşuz gibi... İkilinin bu kaçak dövüş hali hakim sahnelerine bayılıyorum ve Bulut'un aralarına katılmasıyla sahnelerinin daha lezzetli olacağını düşünüyorum...
Her kazanan, ardında bir de kaybeden bırakır. Birinin yüzü gülüyorsa, mutlaka başka birisi için hüzün söz konusudur... Hakan da Demet de başlarına geleni hak ettiler. Öyle ki, bundan daha kötüsünü de hak etmekteler. O daha kötüsüne ise haftaya Demet iyice yaklaşacak. Bulut'un velayetini alamamış olmanın hırsına, Demir ile Zeynep'in Hakan tarafından öldürtüldüğü gerçeği karışacak. Ondan sonrasını kestirmek ise çok güç. Muhtemelen Demet bundan böyle Hakan'ın yanında sadece ondan çok korktuğu için duracak. Gözü döndüğünde kimin canını yaktığını önemsemeyen birisiyle yaşamanın ne olduğunu tüm bu gerçeklerden sonra iyice anlayacak. Sırf ailesine inat evlendiği o adamın, aslında en büyük düşmanı olduğunu da. Beter olsun...
Aşkı oyuncak edenler de var hayatta. Görmezden gelip, bilmeze yatıp harcayanlar da az değil. Deniz, Nazlı'yı bu çıkarımla vuramaz mesela ama Tarık, Fatoş'u rahatlıkla vurabilir. Gerçekten ne yapıyorsun sen Fatoş? Adamın sana olan aşkını anlamazdan gelmenin everestine ulaşıp, bir de Manami'ye yamamak nedendir? Çok tatlı, bir o kadar da sempatik olan Fatoş'u böyle izlemek istemiyorum ben. Fabrika ayarlarına döndürebilir misiniz rica etsem?.. Orta şeker bir bölüm izledik. Keyiflendiğim sahnelerin tamamı, Nazlı ve Ferit'in başbaşa olduğu sahnelere tekabül etmekte. Baş karakterlerimiz bizi elbette keyiflendirecek ama dizi dediğin bir kurgu, kurgu dediğinse bir bütündür. Bütünün keyif vermesiyle, iki karakterin keyif vermesi arasında da 130 dakikalık bir uçurum olmamalıdır. Bilmem anlatabildim mi...
Beklenen Kral
Hakan Kurtaş konusunda çok haklısınız. Gözleriyle oynuyor adam.
YanıtlaSil