Sadece sevmek yetmez, hep derim bunu. Sadece aşık olmak, birinden hoşlanmak ya da birine karşı yakınlık hissetmek tek başına yeterli değildir. İnsanın her şey için olduğu gibi tüm bunlar için de mücadele etmesi gerekir. Zira, elde edemedikçe kendi içine yönelen ve daha çok canı yanan da o insanın ta kendisidir. Olmadık sorunlar çıkarmak, hiç olmadık şeylere tepki göstermek ya da özünde saf duygulardan birisi olan kıskanmayı yok yere heba etmek yersizdir. Bunca yersizliğe sürükleneceğine, burnunu sokmaman gereken şeylerden uzak durman yeter oysa. Değil mi Nazlı?..
20. Bölüm
İyi niyetinden zerre şüphem yok Nazlı'nın. Ferit'in arkadaşlarını doğum gününde görmek istemesinden daha ince bir davranış da yok. Ama bunu yapmanın yolu direkt o insanlara mesaj atmak değil. Tamam, sürpriz yapacaksın ve Ferit'e gidip de soramazsın. Peki, Engin'e de mi soramazsın? Ona da mı sürpriz yapıyorsun ki, yedi yıl öncesinde kalmış bu insanları sorgulamıyorsun? Halbuki senin de dikkatini çekmiş, hiç birisi düğününüze dahi gelmemiş. Neden gelmemiş olabilirler? İşleri vardır, belki uzaktadırlar, belki de gelmemeleri daha hayırlı olduğundan Ferit çağırmamıştır... Yüzlerde teori üretebiliriz bu konuda ama Nazlı'nın yaptığını masum bir hata olarak göremeyiz. Engin'e sormalıydı. Bu insanlar kimdir, nedir diye. O direkt Pelin'in Ferit'le geçmişinden bahsetmezdi ama en azından çağırmasını engellerdi. Böylece Nazlı, bölümün sonunda trip atmak suretiyle güzelim yemeği terk etmek zorunda kalmazdı.
Çokça akıllı olan, her konuda kendini geliştirmiş ve geliştirmeye de devam eden karakterlerimizin böyle sarsak işler yaptığını gördüğümde gerçekten canım sıkılıyor. İzleyesim dahi gelmiyor devamını, o derece. Deniz'in üzerinden sarsaklık yükünü aldılar, Nazlı'ya yüklediler şimdi de. Tefeciye gidip para almalar, kimseye danışmadan geçmişte kalmış insanları davet etmeler ve daha sonra da, aşık olmadığını iddia edip gözleri dolu dolu trip atıp masa terk etmeler... Şimdi normalde bunlardan kaç tanesini bizim tanıdığımız Nazlı yapar? "Hiç birini" dediğinizi duyar gibiyim. Bence de öyle. Ama senaristlerimiz sağolsun, karakterlerin kodlarıyla oynamaya bayılıyorlar. Ondan sonra da sıra Ferit'e geçer ve hiç olmadık bir insan oluşunu izleriz. Kim bilir, belki de Pelin'le birlikte olmayı dahi düşünür. "Kesinlikle olmaz!" diyebilir misiniz?..
O kısım kendi içerisinde de biraz sancılıyken, ben kesinlikle olmaz diyemem. Pelin'le Ferit'in ayrılığı normal bir şekilde olmamış. Bir basılma durumu söz konusu ve o basılmada da Demet'in parmağı var. Yani oyunu tıkır tıkır işlemiş ve ikisini ayırmış. Bu durumda, ilk bakışta Pelin'le empati yapmak kolay oluyor. Ancak bu karakteri, eskide kalmış aşkı evli ve mutlu bir tablo çiziyorken; kötü bir başka karakterin kuklası haline getiriyorsanız, orada empati son buluyor. Ferit'in, Pelin'den mümkün mertebe uzak durması gerekecek. Zira, Pelin ondan uzak durmamak için elinden geleni yapacaktır. Bir bebek aldırdığını söyledi ama aldırmamış da doğurmuş dahi çıkabilir. Bu konu çok su kaldırır yani. Burada önemli olan Nazlı ve Ferit'in tavrı. Biri kıskançlığı abartmadan düşmanı yok etmeye çalışacak, diğeri de geçmişin hatırına kötü niyetli eskisine paye vermeyecek. Bilmem bu ne kadar kolay olacak...
Doğum günü sürprizine tekrar dönersem gerçekten güzeldi. Hoş bir ortam hazırlanmıştı ve ambiyans da şahaneydi. Peki parası olmayan Nazlı, ekstra bir ücret yaratmadan bu partiyi nasıl düzenleyebildi? Tefeciden aldığı parayı mı kullandı, borcunu ödemek dururken? Yoksa, Ferit'ten para almamak için direnirken Manami'den borç mu istedi? Yani demem o ki, bu kadar şaşalı olmasa olmaz mıydı? Daha banka kredilerini ödeyemeyen birinin yapacağı türden bir organizasyon değildi o. Bu gerçeği geride bıraktığımızdaysa, eğlenceliydi. Nazlı ile Ferit'in birbirine yakınlaşması ve gerçek olan aşklarını haykırmaları da. Zira şimdiye kadar asıl kandırdıkları kendileriydi...
Demet, Nazlı'yı buzhanede kilitli bırakmış bir kimse olduğundan Pelin'e yaptıkları çok da şaşırtıcı gelmiyor. Konu dönüyor dolaşıyor, yine tüm başına gelenleri hak ettiği noktasına dayanıyor. İnsanları bu kadar kolay harcayan birinin, tam da evli olduğu adam tarafından harcanmasıysa içinde güçlü bir ders taşıyor. Tabi o bu dersi alacak doğru kişi olmadığından, Pelin'e yeniden bulaşması ve sorunu kökten çözme eğilimi göstermesi olası. Söz konusu Ferit olduğunda cinayet dahi işleyecek kıvama gelen birini, işlediği cinayetin delilleriyle durduramazsın çünkü. O da bizim işimize yarar. En azından, "Hiç iyiliğini görmedik" demeyiz arkasından...
Asuman ile Deniz'e gelirsek, güzel bir çift oldular yalan yok. En baştan böyle bir yol çizilebilirmiş de hatta. Asuman'dan hâlâ çok hoşlanabildiğimi söyleyemem ama Deniz'le sahnelerini izlemek sıkmıyor diyebilirim. Tabi tek şartım, bir önceki bölümde olduğu gibi onu yoldan çıkartmaması. Deniz zaten olmadık bir adama yeterince savruldu, bir de deli manyak olmasın rica edeceğim... Fatoş-Tarık meselesi ise üzücü bir noktada. Aşkını ilan eden Tarık'a daha ılıman yaklaşabilirdi Fatoş. Şimdiye kadar o aşkı hissedememesinin körlükten başka bir şey olmadığını düşünürsek hem de. Ben Tarık için doğru kişinin son dönemde izlediğimiz Fatoş olduğunu ne yazık ki düşünmüyorum... Karakterlerimiz öyle çok bozuldu ki, fabrika ayarlarına dönmeleri dahi imkansız artık. Dizinin zorlu bir günde olduğunu bile bile buna devam etmek cesaret, her hafta biraz daha düşen reytingler de karşılığı. Emeği geçen herkesi kutlarım!..
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder