Veda etmek zordur. İnsanın sevdiğinden ayrılması, onu bir daha göremeyecek olmasının verdiği acı kadar tarifsiz başka bir şey de yoktur. Hataların, pişmanlıkların, söylediklerin, söyleyemediklerin; her şey birer birer karşına dizilir ve içinden çıkılmaz bir girdaba savrulursun. Bunu en iyi, on ay önce anneannemi kaybettiğimde anladım. O kadar çok pişmanlığım var ki, içinden hâlâ da çıkamadım. O kadar çok özlüyorum ki, aklıma geldikçe gözlerim daima dolmakta... Yani iyi anlıyorum Güçlü'yü, nasıl bir psikolojide olduğunu ve nasıl yıkıldığını. Nasıl çaresiz kaldığını, içinde kalanlarla yaşamanın ne kadar zor olduğunu nasıl düşündüğünü. Ama o sevgi ki, cinayet işlemesinin önüne kesinlikle geçecektir...
15. Bölüm
Atılmaması gereken adımlardan birisiydi bana sorarsanız, Meryem'in babasının öldürülmesinin hikâyeye adım attırması noktasında önemi vardı ve anlayışla karşılamak da mümkün olmuştu. Ama sırf Savaş'la Meryem, Güçlü'yle Burcu daha da yakınlaşsın ve birbirlerinden kopmasınlar diye Gülümser'i öldürmek gerekmiyordu. O ölümün hikâyeye adım attıracağı başka bir yön yok çünkü. Güçlü'yü iyice kinlendirip, cinayet işleyecek noktaya getirmek değilse tabi plânlanan... Gülümser ölmemeliydi. Dizinin tüm iyi karakterleri, dizinin ana kötüsü tarafından bir bir öldürülmemeli. Zira gerçekten izlemek için şevk kalmıyor insanda. Haftaya kimin başına bir şey gelecek diye merak ediyorum şahsen sadece. Bir zaman sonra onu merak etmekten de vazgeçebilirim gibi gelmekte...
Organ nakli söz konusu olduğunda açıkçası az biraz umutlandım. Hele hele, Meryem'in ameliyat hazırlığı falan derken; belki de fragmanda gördüğümüz sahnede vurulan polis kastedilmiştir dedim. Lâkin, umduğumu bulamadım. Gülümser'e veda ettik. Güçlü hem öksüz hem de yetim kaldı. Savaş desen, ikinci kez anne kaybetti. Bu acının bir tarifi yok. Tek iyi yanı, destek olacak iyi insanlar var yanlarında. Sevdikleri, hatta aşık oldukları insanlar. Bu onlara ilk aşamada değil belki ama uzun vadede iyi gelecektir. Uğur Demirpehlivan'a emekleri için sonsuz teşekkürler. Göründüğü ilk bölümden beri, gözleri buğulu o sevgi dolu anneyi mükemmel bir şekilde içimize işledi...
Bundan sonra ne olacak? Hiçbir fikrim yok açıkçası. Beklentiyi minimuma indirdim, öylece beklemekteyim. Zira ne umarsam, tersinin olduğunu izliyorum haftalardır... Oktay konusunda da, hiçbir beklentim yok. Köşeye sıkışmış gibi görünüyor ama bir şekilde sıyrılacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Senaryonun mantığı ilk bölümden beri belli; "Oktay hariç herkes zarar görebilir" yani. Oktay'ın kimsenin duymadığı, kimselerin şüphelenmediği, devlet kademesinde kimsenin peşine düşmediği karanlık işlerinin, bir bir aydınlığa çıkacağından eminim. Yalnız finalde bunca insana çektirdiği acının bedelini misliyle ödemezse, cinnet getirmem olası onu da söyleyeyim...
Savaş ile Meryem arasındaki, kaçak bakışlarda gizli aşkın adının ne zaman konulacağını kestirmek güç ama ince ince birbirlerine verdikleri mesajların da yerine ulaştığını düşünüyorum. Mesela bu bölüm ameliyat öncesi Meryem'in en değerli eşyası olan kolyesini Savaş'ın avuçlarına bırakması bunun en önemli göstergelerinden birisi. "Artık sana güveniyorum" mesajı da gizli ayrıca bu anda. Bundan sonrasında karşı karşıya geleceklerini sanmıyorum. Olmadık şekillerde Meryem'i ondan hesap sorarken izleyeceğimizi de düşünmüyorum. Ancak yine söylüyorum tüm bunlar için illaki Gülümser'in öldürülmesi gerekmiyordu. On bölüm sonra olsun, düzgün olsun. Zaten şimdiye dek az mı süründürdünüz sevgili senaristlerim?..
Burcu ile Güçlü'nün de eskisi gibi olmayacağı açık. Artık aralarındakinin adını koyabilirler de bence. Daha önce de yazmıştım, onların aşklarını ilan etmeleri ve hatta bir ilişki yaşamaya başlamaları Savaş'la Meryem'e göre daha kolay ve normal. Ondan sebep en azından bu ilişkinin adının koyulması kısa zaman içerisinde gerçekleşecektir. Tabi umduğum gibi Güçlü kumlara değil de katile kurşun yağdırdıysa, geçmiş olsun. Helvayı iki kazan kavuruverin!..
Berke'ye de az biraz değinmek istiyorum. Başlarda karaktere karşı çok ön yargılıydım ama şimdi tam olduğunu düşünüyorum. Oktay'a kendini gösterme cesaretini ise alkışlıyorum. Uzun vadede ona bir zarar vermesi ne yazık ki mümkün değil ama en azından, eli yüreğinde zaman geçirmesinin zemini hazırlayacaktır. Bu da hiç yoktan iyidir. Tabi ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeyi bir marifet olarak görmemeleri gerektiğini de yine senaristlerimize hatırlatmak isterim... Performansları oldukça başarılı bir bölüm izledik. Kenan Acar özellikle bu bölüm resmen devleşti. Kumaşına sağlık... Sanırım İçerde gibi olacak Meryem de benim için. Ne olursa olsun, ne kadar kızarsam kızayım sırf bu olağanüstü performanslar için izleyeceğim ve hakkında yazacağım. Öyleyse, bana da geçmiş olsun...
Beklenen Kral
Hepimize geçmiş olsun:) Aynı sekilde ne beklediysek tersi oluyor haftalardır. Ya da hiç olmaması gerekenler..Meryem'i finaline kadar izleyeceğim, çünkü sevdim bir kere:) Ama izlemeyecek, kanal değistirecek br sürü insan. İnşallah reyting konusunda sıkıntı yaşamazlar da kendi kurguladıkları zamanda ve sekilde bitirebiirler. Gülümser'i neden öldürdüler hiçbir fikrim yok. Savaş ve Meryem'in başından dert eksik olmuyor onlar başka sebeplerle de yakınlaşırdı. Hatta başarılı geçecek bir ameliyat sahnesi bile yeterliydi. Gülümser dizi için enerjisi, sempatisi ve samimiyetiyle gerekli bir karakterdi. Meryem'in babası için o kadar üzülmedim mesela. Meryem'in acısına üzülmüştüm. Ama Gülümser'in varlığı hep rahatlatıyordu, huzur veriyordu. Dizinin en samimi diyalogları Güçlü ve annesi arasındakiydi. Inşallah bildikleri bir şey vardır.
YanıtlaSil