Mutluluğu elimizin tersiyle ittiğimiz çok olur. Kimi zaman bilerek, kimi zaman da farkında olmadan. Etrafında kim dost kim düşman diye bakınırken özellikle, gafil avlanırsın. Her gülen yüze aldanır her asık suratlıyı düşmanın sanırsın. Esasında tıpkı mutluluk gibidir, dost edinmek de. Çünkü çoğu zaman mutluluğa güle oynaya kavuşamazsın. Acı çekmen dahi gerekebilir karşılığında. Pes etmeden mücadele ede ede sonuca ulaşırsın. "Ben bu işin sonunu getiremem" dediğin andaysa, yenilmişsin demektir. Yani ne mutluluk ne de dostluk öyle kolay elde edilen şeyler değil. Gerekirse bedel ödemelisin. Ama tıpkı Merve gibi biriysen, ilk tökezlediğin anda dost dediklerinin düşman olmasına şaşırmaman gerek. Zira her zaman ne ekersen, onu biçersin...
13. Bölüm
Zor bir süreç geçirdi karakter. Hiç olmadığı kadar vakur kalma mücadelesi de verdi. Ama şunu da kabul edelim, tamamını itibarını ve gücünü geri kazanmak için yaptı. Tamam, sevgisi hiç etken değildi demiyorum ama asla baskın nedenin o olmadığından eminim. Serhan'ın kendisine olduğundan daha çok, soyadına ve gücüne ihtiyacı var Merve'nin. Onu ayakta tutan, esas mutlu eden de bu. Etrafındaki diğer insanların ne dediğini ya da ne düşündüğünü umursamaması da ondan. "En güçlüleri nasılsa benim, istediğim zaman dize getirmesini bilirim" kafasında çünkü. Haksız mı? Değil. En ufak ters düşmelerinde nasıl çalışanlarını tek tek ellerinden alarak, Sarmaşık kadınlarını ayağına getirmişti hatırlayın. Merve, işte tam olarak bunu yapabilme gücüne aşık. Paranın sağladığı bu güçten olmamak için, abisini kendi elleriyle polise teslim etmesi de hiç yadırganacak bir şey değil yani...
İyi mi yaptı? Kesinlikle, on numara hareketti. Abisinin sinsi bakışlarını görmekten ve Serhan'ın karşısına her geçtiğinde onunla dalga geçer bir edayla konuşmasından yeterince sıkılmıştım. Esasında tüm bunların altından abisinin çıkma ihtimalini, karakterini en iyi bilenlerden birisi olduğu için başkası kafasına sokmadan kendisi düşünmeliydi ya, o kısmı da eksik olsun artık ne yapalım. Güzel bir hamleyle işi nihayete erdirdi. Serhan'ın dizginlerini tekrar eline aldı(ğını sanıyor) ve şimdi eski gücünü tamamen elde edene kadar uğraşacak. Başarılı olacak mı? Şüphesiz ki, olacaktır. Ama bu süreçte Serhan'ın eskisi gibi yanında olmaya devam edeceğini pek sanmıyorum. O kopuş noktasına hiç olmadığı kadar sık gelmekteler çünkü. Merve'nin tüm açıklarından yararlanarak kendisini elde ettiğini ilk olarak ne zaman anlayacak bilemiyorum ama eskisinden daha gür sesle olana bitene karşı çıkmaya başlaması bile o dizginlerde bir problem olduğunu göstermekte. Bu durumda yapılacak tek şey, ev içerisinde kıyamet kopsa da dışarıya her şey yolundaymış gibi göstermek. Ve elbette bunu en iyi yapabilecek kişilerden birisi de Merve...
Olaya bir kadının aldatılması noktasından baktığımız zaman tabii ki Merve'yi haklı bulmak gerekiyor. Serhan'ın Oya ile bir şeyler yaşamak isteme arzusunu, boşanma girişiminden sonrasına saklaması gerektiği açık. Ama biraz önce de yazdığım gibi, Merve'nin Serhan'ı doğru yollarla nikah masasına oturtmadığı da açık. İstisnasız her konuda kandırarak, manipüle ederek ve damara oynayarak yapmış bunu. Ortada bunca yıl kandırılmış bir insan varken aldatılan Merve mi, yoksa Serhan'ın ta kendisi mi iyi düşünmek gerek... Merve'yi izlemeyi seviyorum, özellikle son bölüm hariç öncesindeki iki bölümde bol bol da kendisiyle empati yaptım. Ama bu demek değil ki, gerçekleri göremeyecek durumdayım. Üzgünüm, onun aldatılmış bir kadın olduğunu düşünmüyorum. Aldatılan ve kandırılan tek kişi Serhan. Ve bunu tam olarak çözdüğünde, Oya olmasa bile boşanmak için elinden geleni yapacaktır. Tabii o zaman Merve neler yapar, düşünmek dahi istemiyorum...
Elimizde lise yıllarında üzerine büyük bir iftira atılmış, ardından bu iftiranın yükünü kaldıramayarak intihar ederek bir daha çocuk yapma ihtimali elinden alınmış bir karakter var biliyorsunuz. Peki siz Oya'nın yerinde olsanız, durumlara yaklaşımınız bu kadar naif olur mu gerçekten? Yine de bu kadar aklı selim hareket edebilir misiniz? Ben hiç sanmıyorum. Bu yönüyle, Oya'nın gerçeklikten çokça uzak bir karakter olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kırk kere almış olması gereken intikamı hâlâ alacak diye umutla bekliyoruz. İzlediğimiz kısacık kesitlerden çılgına dönüyoruz. Umarım bir ters köşe çıkmaz, lisede ve sonrasında yaşadıkları haftaya ortalığa dökülür. Merve sürekli aile olmaktan, çocuğu olmamasından vurduğuna göre biliyor olabilir intihar ettiğini ama diğerleri belki birazcık utanır.
Sonuçta bir işe yarar mı? Kesinlikle. Merve ile Serhan'ın kopmasında en keskin yara bu olur. Pelin'in Taylan karşısında iyice yerle yeksan olan imajı, ona en güzel ders olur. Arzu mu?.. O aslında yaptıklarının bedelini ödemişti Mehmet tarafından aldatıldığını öğrendiğinde. Ama pek ders almadığı, ilk köşeye sıkıştığı anda yeniden Mehmet'i arzulamasıyla kesinleşti. Bu olan Mehmet'i yeniden Burcu'ya yakınlaştırırsa, artık kim Arzu ile empati yapar bilemedim. En büyük hayâl kırıklıklarımdan birisi, kesinlikle kendisi... Pelin noktasına çok takılmıyorum. Güce tapan bir karakter ve kim güçlüyse hep onun yanında olmaya çalışıyordu. Bu sefer direkt gücü kendi elinde bulunca, elbette kanırtmasından daha doğal bir şey olamazdı. Lâkin Arzu... Onun ilk başta şirketin bozulan imajını, yeni bir şirket çatısı altında aklamaya çalışacağını düşündüm. Öyle iyi kalpli bir karakter olarak sunuluyor ki aklıma gelmesi mümkün değildi zaten, tek derdinin Serhan'ın müşterilerini elinden kapmaya çalışmak olduğu. Şaşırdım ve kırıldım. Kendisini eskisi gibi sevebileceğimi de sanmıyorum. Hele Mehmet'e tekrar dönerse, gözümde tamamen bitmesi olası...
Kimse kötülüğü hak etmez, ancak herkes yaptığı kötülüğün bedelini ödemeli. Oya artık gerçek bir intikam almalı. Yine son anda lafı çevirir, olmadık şeyler anlatır falan; o andan itibaren Oya'ya sempatim de sonlanır. Düşmanlarına kıyamayan salak bir iyiye, ben neden sempati besleyeyim?.. Ayrıca Serhan'la aşklarını da tutkulu ve çekici bulamıyorum hâlâ. Zaten şimdiye değin en yakın oldukları anda, Oya yalnızca Serhan'ı traş ediyordu. Bir adım ilerisine bile gidemediler. Gidecek gibi de görünmüyorlar. Tam bir aldatma da yok yani. Rahibe Terasa'ya biri aşık olsa, ancak bu kadar aşk yaşayabilirdi. Oya'nın da geçmişinde rahibelik olup olmadığı araştırılsa, hiç fena olmaz gibi...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder