Beni bilen bilir, klişelere asla karşı değilimdir. Gerektiği zamanlarda hayat kurtardıklarına, hatta geniş nefes aralıkları yarattıklarına inanırım çünkü. Sonuçta, ortada bir kurgu var ve her daim hayat bize benzersiz sürprizler hazırlamıyor. Lâkin klişe var, klişe var... Zaten zorluklardan, sınavlardan, başkaları adına mücadele etmekten bitap düşmüşlerken, her daim en kötü tablo ile karşılaşmak zorunda kalmışlarken; şimdi bir de buna kötürümlüğü eklemek neden? HiLeon olmak = her an elem, keder, çile çekmek midir? Bu çocuklar gün yüzü görmesin mi istersiniz, nedir?..
51. Bölüm
Vatanım Sensin'e bu klişenin yakışmadığıyla başlamak isterim. Bu en çaresiz anda dahi sığınılacak bir liman olmamalı artık bir senarist için. Kız vurulur, bambaşka şeyler beklersin; yaratıcı ellerdedir çünkü sevdiğin dizi. Ama sen, kötürüm olmak gibi yüz yıldan fazla zamanın en klişe sahnesini bulursun karşında. Öncesinde izlediğin tüm güzel anlar uçuşuverir ardından... Hilal'in sırtından vurulması sonrası aklımın bir köşesinde yer etmişti ama ihtimal vermem söz konusu değildi. Bu vurulmanın başarılı sahnelere gebe olmasını ve sonucunda da HiLeon'un meşrulaşmasını bekledim. Hatta bunun için güzel bir yol haritası dahi vardı, yine klişe ama en azından sağlam ve vurucu bir klişe. Hilal hamiledir ve vurulduktan sonra bebeği kaybeder. Bunu duyan aile fertleri büyükçe yıkılır, sarsılır; Hilal ile Leon harap olur ve sonunda bu aşka izin vermek zorunda olduklarını hissederler. İşte bu kadar basit. Ben, bu klişeyi amacı HiLeon aşkını meşrulaştırmak ve ilişkilerinin kabul edilmesini sağlamak olsa bile asla kabullenmeyeceğim. Kesinlikle senaristlerimizden daha yaratıcı olmalarını beklerdim.
Böyle klişe yazılıyorsa, orada "Ben kötürümüm, sana bunu yapamam; ayrılalım" diyecek bir karakter de vardır zira. Eğer Hilal gelecek bölüm birden ayaklarını hissetmeye başlamaz da, sonunda yürüyemezse Leon'la ilişkilerinin geleceği nokta şüphesiz ki bu olacaktır. Hatta Leon'un ona acıdığı için yanında olduğunu bile düşünecektir. O andan sonra da Cevdet, Azize ya da Flippos aşklarına müsaade etse ne olur ki? Hilal kafasında kurduklarıyla hem kendini hem de Leon'u mutsuz edecekken... İşin bu kadar dramatik boyutlara varmayacağı inancını yine de taşıdığımı belirtmek isterim. Söz konusu hissetmeme halinin geçici olduğunu görürüz sanıyorum gelecek bölüm. Olmadı, kısa sürede ayağa kalkabileceğini falan. Hilal vatan müdafaasında ön saflarda yer alsın, ilk bölümlerdeki gibi daha gür sesi çıksın isterken; bu klişeyle savrulma ihtimalimiz olan noktaya kesinlikle inanamıyorum...
Onların aşkları için verdikleri mücadeleye herkes şahit. Flippos belki değil ama Cevdet de Azize de çok iyi biliyor bunu. Şimdiye kadar bilmiyordularsa bile, Hilal vurulduktan sonra hastanede kendini harap eden o gencin hali akıllarını başlarına getirmiştir sanıyorum. Daha önce korkarak arkasında durmadığı aşkı, şimdi ne olacağını düşünmeden sonuna dek savunan; önce komutanı, ardından da dayısı olan Flippos'u gözünü kırpmadan karşısına alan Leon'u, damatları olarak görsünler rica ediyorum. Zaten bence ikisi de bir yanlarıyla bu aşktan taraflar ama kendilerini karşı çıkmak zorunda hissediyorlar. Özellikle de Cevdet'in, ameliyat sırasında Leon'u teskin etmeye çalışması bunun en önemli göstergelerinden birisiydi. Kalplerinden geçen izin, dillerinden de dökülürse pek iyi olacak... Fark ettiyseniz gidişatı Hilal'in kötürüm kalması üzerine yazmıyorum azimle. Bu durumun diziyi getireceği noktayı düşünmek bile, afakanlar basmasına yetiyor zira içimde...
Açık konuşmak gerekirse vurulma sonrasında da istediğim randımanı alabilmiş değilim bölümden. Hilal'in öyle bir anda kendine gelmiş olmasındansa, Leon'un ona aşklarını bir film gibi anlattığı sırada ayılmasını isterdim. Hiç yoktan, babasının aslında bir Kuvvacı olduğunu söylediği anda da olabilirdi. Bu iki vurucu anın da es geçilmesini yadırgadım. Tamam, Hilal bir anda bacaklarını hissetmeyecek ve bunun vurucu olabilmesi için de tüm aile fertlerinin o an orada hazır bulunması gerektiği düşünülmüş. Ama ne bileyim, keşke düşünülmeseymiş. Tek başına Leon, tek başına Cevdet'in olduğu anda ortaya çok daha vurucu ve duygusal bir sahne çıkabilirdi. Bu haliyle izlediğimizse daha çok kakofoni yaratmış. Ben kesinlikle sahneye odaklanamadım. Klişenin kendisine odaklandım ve tüm keyfimin kaçışına tanık oldum yalnızca... Bak şimdi o ana gittim, yine keyfim kaçtı...
Dizinin odak noktasına gelirsek, Flippos'un bitmek bilmeyen bir hain planlar listesine sahip olduğuna tanıklık ediyoruz haftalardır. Her bölüm başka bir dümen çeviriyor ve yine her bölüm son anda girişimlerinin eline yüzüne bulaştığına tanıklık ediyoruz. Mösyö Dute'dan istediğini alamaması, sonra onu ortadan kaldırmak isterken tümden durumu eline yüzüne bulaştırması ve sonucunda da Fransız desteğini kaybetmesi güzeldi. Lâkin, kendisinin durmaya hiç niyeti yok. En azından bu sefer plânını Cevdet'e anlattı da, çabasının çaresine bakmak için gerekli zamanı olacak. Kusura bakma Flippos, değil Ankara'yı da ele geçirmek; İzmir'e bile sahip olamayacaksın. Ne yaparsan yap, günün sonunda kendini Ege'nin soğuk sularında bulmanın önüne geçemezsin... Bu arada sevgili Serkan Altınorak'ın da emeklerine sağlık...
Flippos'dan önce Ege'nin soğuk sularına atılması gerektiğine inandığım bir karakter var ki, hepiniz benimle aynı fikirdesinizdir zaten... Adoni her yaptığı işten sonunda sıyrılacak diye korkmaya başladım artık inanır mısınız? Leon'un eninde sonunda Hilal'i onun vurduğunu anlaması çok önemli. Bu adamın önü alınmazsa bugün Flippos'un emri ve göz yummasıyla başkalarına kumpas kurarken, yarın sırf canı öyle istediği için birilerinin ipini pekala çekebilir. Kurgu dahi olsa, eğer yarattığınız kötü karakterin sınırlarını çizmezseniz; sonunda öyle bir noktaya gelinir ki, toparlamanın mümkünatı olmaz. Tevfik bir zamanlar bu sınırları çok zorluyordu ancak sonradan kalın çizgilerle yaptıklarına sınır çizilmişti. Flippos keza yaratılış gereği o sınırlardan nasibini almamış olması normal, ses etmiyorum. Ama aynı düzlemde başka bir karaktere daha tahammül etmek çok zor.. Ne olur artık zorluk değil, kolaylıklar da görelim...
Beklenen Kral
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder