Beklenen Kral

18 Ekim 2016 Salı

İçerde: Kimin eli kimin cebinde?..


İnsanın kendisine koşulsuz bir şekilde güvenmesi kadar büyük bir acizlik olamaz herhalde. Çünkü alt edilmeye daha açık olursun ve bu güven daha korumasız adımlar atmana sebep olur. Yaptığın her şey dört dörtlük sanarsın ama arka köşede birileri sana kıs kıs gülüyordur, göremezsin... İnsanın kendine güvenmesi elbette önemli, orada sorunumuz yok lâkin arada hata yapabileceğini de bilmelisin. Karşındaki rakibi küçük görmemeli, sağlam adımlar atmaya devam etmelisin. Yoksa ters taklaya hiç olmadığın kadar yaklaşır, ardından da öylece bakakalırsın... Sözüm elbette Celal'e. Kendine inanılmaz güveniyor. Ne olursa olsun, herkesi alt edeceğine inancı sonsuz. Ama bu sefer çokça yanılıyor...

17 Ekim 2016 Pazartesi

Ekrandan Haberler - 10-16 Ekim 2016


Haber Başlıkları
- Poyraz Karayel (Öldü ama ölmedi)
- Diriliş Ertuğrul (İkinci sezon başlama tarihi belli oldu)
- Aşk Laftan Anlamaz (Senarist değişikliği)
- Rüzgarın Kalbi (Gün değişikliği)
- Anne (Başlama tarihi belli oldu)
- Şevkat Yerimdar (Yeni tanıtımlar)
- Vatanım Sensin (İkinci tanıtım)
- Duymayan Kalmasın (Doğru bir veda)

13 Ekim 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Ölmek ya da ölmemek...


Söze nasıl başlayacağımı bilemediğim anlardan birisi. Bu yazıya nasıl bir giriş cümlesi yaraşır, bir türlü bulamadım. Çünkü ne yazsam duygularımı yansıtmaktan çok uzak olacak. Bir dizi ki, sizi böylesine afallatacak... Geçtiğimiz sezon sonunda Poyraz'ı kefene sarılı vaziyette gördüğümüzde, karakterden bağımsız olarak oyuncunun diziye dair yaşadıklarını düşünüp büyük bir karamsarlığa kapılmıştım. Ancak zamanla bu karamsarlık yerini, onun ölmeyeceğine kendimi inandırmaya çalışmaya bıraktı. Diziye adını veren, izlenmesindeki önemli etkenlerin başında gelen adam ölemezdi ya?.. Sonradan bu bir umut halini aldı ve yeni sezonun ilk bölümüne geldik. Jenerikte isim görmedim, yıkıldım. İlk altmış dakika yine bir umut dedim ama bir yerden sonra artık yıldım. Umut yerini tam hüzne bırakacaktı ki, Poyrazcım Karayel karşımızda beliriverdi. Ölmemişti ve Ayşegül'ün karşısına geçmiş ağlıyordu. İki yıl önce bırakıp gittiği kadının karşısına çıkmış, tam da evlendikten sonra onu büyük bir pişmanlığın içerisine itiyordu...

12 Ekim 2016 Çarşamba

Hayat Şarkısı: Aile kalmak istemenin bedeli...


Bazen göze aldığımız şeylerin bizi nasıl bir felakete sürükleyeceğini kestiremeyiz. Gözümüz kararır ve düşünmeden hareket ediveririz. Sona erdiğindeyse, geç olduğunu anlar; bu sefer de her şeyi tersine çevirmeyi isteriz... Bizler sürekli hata yaparız ama bazı hatalar vardır ki, asla geri dönüşü yoktur. Olmuş, bitmiştir. Her yer çoktan yanmış, küle dönmüştür. Ne zamanı geri alabilirsin ne de olanı düzeltebilirsin... Hülya'nın birkaç bölümdür dilindeydi zaten 'öldürmek' fikri. Kurtuluşun en güzeli bu olabilirdi. Lâkin böylesi, olabilecek en kötü fikirdi...

11 Ekim 2016 Salı

İçerde: Güvendiğin dağlara ya kar yağıyorsa?..


Güven duygusunu kazanmak çoğu zaman kolay değildir. Özellikle de etrafında sürekli aldatan insanlar olduğunu bildiğin zaman. O duyguya sarılmanın ne kadar zor olduğunu bilerek, güvenmeye çalışmak da cabası. Açsındır çünkü. Nereye kadar bir başına mücadele edebilirsin ki?.. O eşiği geçtikten sonra da her şeyin toz pembe olmasını bekliyorsun ama yanılıveriyorsun. Güvendiğin dağlara kar yağarken sen, bu uğurda yaptığın her şeyi sorgulama ihtiyacı duyuyorsun... Tıpkı ilerleyen bölümlerde Sarp ve Mert'in yapacağı gibi. İçerde olma oyununu, bir içerde kalma zayiatına dönüştüren Yusuf ve Celal'e de yazıklar olsun...