Beklenen Kral

26 Ekim 2016 Çarşamba

Hayat Şarkısı: Beklentiler...


İnsanı en çok beklentileri yaralar. Zira beklentilerin gerçekleşsin diye beklerken elindekinin de kıymetini bilmez olursun. Yetinemediklerin daha sonra, pişmanlıklarına dönüşür ve yine bir beklenti içerisine gömülürsün. Bu bir döngü halini aldıktan sonraysa, çıkmaz sokağın başına gelmişsin demektir. Beklentilerin uzunca bir duvardır artık, aşsan aşamazsın; dönmeye kalksan geride bıraktığın her şeyi beklentilerin uğruna harcamışsın... Hülya da beklentilerinden çok çekti. Yokluk içerisinde geçmiş bir çocukluk, genç yaşında anne olmanın yükü ve çocuğunu kucağına alamadan kaybetmiş olmanın acısı. Bunlar iyi bir hayata ulaşmanın beklentileriyle başına gelenlerdi. O çıkmaz sokağa denk gelmişti yani. Ama şanslıydı, çocukluğunda tutunduğu aşk daha sonra yüzüne güldü. Allem etti kallem etti, bin bir kötülük yaptı ve o duvarı aştı. Bir daha çocuğu olamazdı, Mehmet'e tutundu. Onu kaybetme ihtimali ölümle eş oldu. Yaptığı her kötülüğün ızdırabını da çekti ve o olmayacak denen çocuk da bu sefer onun karnına tutundu...

25 Ekim 2016 Salı

İçerde: Bu nasıl bir olmayacaklar silsilesi?..


Gerçeklerin gölgesinde bir yalanı yaşıyor olmak nasıl bir duygudur acaba?.. İnandığın tüm doğruların birer yalandan ibaret olması ve şimdiye kadar yaptığın birçok şeyin, bu sebeple sadece kendine zarar verdiğini anlamak gerçekten acıtır herhalde insanın canını. Adım atacak dirayet bulamaz, kime güveneceğini şaşırır, neye inanacağını bilemez ve pişmanlık başlar. Ama hangi pişmanlık olanı değiştirebilmiş ki? Hangi pişmanlık kendini kurtarmak uğruna bir başkasının bertaraf olmasına, hatta ölmesine seyirci kalmayı hafifletebilmiş?.. Mert kendisiyle ilgili gerçekleri öğrendiğinde hayatının en büyük pişmanlıklarını yaşayacak, doğru. Ama duyduğu hiçbir pişmanlık, kendisini aklamak uğruna görev arkadaşının başını yakma cesaretinden daha büyük olamayacak...

24 Ekim 2016 Pazartesi

Ekrandan Haberler - 17-23 Ekim 2016


Haber Başlıkları
- Diriliş Ertuğrul (Başlıyor)
- Kördüğüm (Final yaptı)
- Aşk Laftan Anlamaz (Kadroda yeni bir isim)
- Bodrum Masalı (Gün değişikliği)
- Rüzgarın Kalbi (Final)
- Babam ve Ailesi (Yönetmen değişikliği)
- Kalbimdeki Deniz (Başladı)
- Anne (Başlıyor)
- Vatanım Sensin (Başlıyor)
- Cesur ve Güzel (İlk tanıtım)
- Umuda Kelepçe Vurulmaz (İlk tanıtım)
- Tolga Sarıtaş bir sinema filmiyle dönüyor!
- Güldür Güldür Show (Başlıyor)

20 Ekim 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Zamanı geri almak mümkün müdür?..


Korku... Hüznün ve karamsarlığın tablosu, korku... Hangi umutların sonu, hangi yeni umutların başlangıcı bilinmeyen korku. Hangi amaca hizmet edersen et, arkanda bıraktıkların için hissettiğin o keskin duygu... Poyraz'ın geçtiğimiz bölüm sonunda ölmediğini öğrendik. Bu bölümde ise o iki yıl boyunca neler yaptığını, bu ölüm oyununun neden tezgahlandığını, Ayşegül'ü nasıl kandırmak zorunda kaldığını öğrendik. Ve o zamanın ardından gelen mutlulukla karışık kızgınlığın, ciğerimizi pul pul döküşüne şahit olduk...

19 Ekim 2016 Çarşamba

Hayat Şarkısı: Anneliğin kaybetmekle imtihanı...


Anneliğin insana yüklediği misyon bambaşka olmalı. Bir erkek gözüyle, bu duyguyu anlamak çok zor. Ama tahmin edilebilir. Kendini ikinci plâna attığın bir dünyanın kapısı açılır sana. Kendinden çok çocuğun için yaşarsın. Kendinden çok onun için uğraşırsın. Daima kendinden ödün verirsin. Peki bir gün elinden almak isterlerse ne yaparsın?.. Annelik doğurmakla başlayan bir masal ancak, büyütürken verdiğin tüm emekler bir bütün kılıyor bu masalı. Sadece doğurmakla bitmiyor yani mesele, onun için ne fedakarlıklar yaptığın önemli olan. Hangi taşın altına elini koyduğun, hangi çıkmaz sokakta yolunu aydınlattığın onunla arandaki bağı kuran. Doğururken başkasına satmak için para pazarlığı yapmışken, aradan biraz zaman geçince ideal anne olunuyor mu gerçekten?..