Beklenen Kral

4 Haziran 2017 Pazar

Adı Efsane: Dert yumağı...


Karşısındakinden öç almak için oyun oynayabilir insan. Kendini ifade edebilecek başka bir şey bilmiyor olabilir çünkü. Gücünün, şımarıklığının yansıması bu olabilir. İlla ki can acıtmak istiyor da olabilir. Ama bu gidip de, en ağır taktiği uygulamayı gerektirir mi? Gözünün bu kadar dönmesi, normal midir? Genç yaşına verilip de, Kıvanç'ın yaptığı masumlaştırılabilir mi yani? Babasının, kendisine yapılanın öcünü böyle mi alacak? Peki, aslında babasının annesini aldattığını öğrendiğinde ne yapacak? Bu saatten sonra, Kıvanç sırf sempatikliğiyle nasıl ekrana sığacak? Ben sığdırmakta zorlanacağım şahsen, üzgünüm...

2 Haziran 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Ters köşe dediğin böyle olur...


Beni bilen bilir, ters köşeleri ve beraberinde gelen uzun uzadıya flashbackleri sevmiyorum. Çünkü, "Vay be!" dediğimiz o kadar az oluyor ki; haliyle izlerken afakanlar basıyor. Ama arkadaş bu nasıl bir ters köşedir? Bu nasıl bir tezgahtır? Bu nasıl, güvendiği dağları atom bombasıyla yerle bir etmektir?.. Nuran Evren Şit hanımefendi, bir ara çok ağır yazılar yazmış olabilirim. Ama açık konuşalım, hak etmemiş de sayılmazsınız. Ama efendim, önünüzde saygıyla eğiliyorum şimdi. Sizin nezdinizde tüm senarist ekibinizin aklına, fikrine, kalemine sağlık. Ve Halit Ergenç, bence insan olamazsınız. Çünkü bir insan için bu kadar büyük yetenek, meziyet çok fazla. Helâl olsun, efenim; helâl olsun... Vasili, sana üzülmedim küçük enişte. Bu ters köşeyi hiçbir şey için hak etmemiş olsan bile, o köyü yakıp yıktırdığın onca insanı katlettirdiğin için hak ettin. Beter ol!..

1 Haziran 2017 Perşembe

İçerde: Kardeşlik size çok yakıştı yahu...


Oyunculuk gerçekten hiç kolay bir şey değil. Üstesinden gelmek de, karşındakine duyguyu verebilmek de çok zor. Herkes oyuncu olabilir ama herkes gerçekten oynayamaz. Herkes gelemez üstesinden bu zorlu mücadelenin. Herkes, göz bebeğinin hareketinden dahi sarsamaz karşısındakini. Zira sadece duyguyu verebilmek yetmez bazen, etkilemek de gerekir. Ve yalnızca iyi oyuncular, bu etkiyi verebilir; kendine hayran edebilir... Çağatay Ulusoy ve Aras Bulut İynemli gibi... Her ikisi de bu ülkenin çok değerli kazanımlarından. Her ikisi de, bu ülkenin gurur duyabileceği nadir şeylerden. Hâlâ etkisinden çıkabilmiş değilim, o gerçeği öğrenme sahnelerinin. Bölümden kesitler dahi izlemedim ki, yazmadan önce izlediğimde iyice bir dolsun içim dedim. Öylesine doldum ki, taşmama ramak kalmıştı; sağolsun dizi normal seyrine döndü ve hafızamızda kocaman bir izle bölümü tamamladık ardından. İyi ki varsınız, İynemli ve Ulusoy; iyi ki...

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Hayat Şarkısı: Mutlu bir son çok mu zor?..


Mutluluğa giden yolun, süslü taşlarla ya da ışıltılı ledlerle döşenmediği bir dünyada yaşamaktayız. Atacağın adımı on kere düşünmek zorunda olduğun bir hayatı kucaklamışız çünkü, doğduğumuzda. Geri kalan her şeyse, ya mutluluğu ya da mutsuzluğu çağıran kendi kararlarımız olmuş... Hülya gibi... Kendi kararlarını, hep kendisi verdi. Kendi hayatını yaratmak için didindi. Kendine çocukluktan itibaren bir yol çizdi ve o yolu izledi. Çok yanlış yaptı, çok hatası var, çokça kez suçluydu ama en sonunda aradığı o mutluluğa ulaştı. Peki ya daimi olacak mı?..

30 Mayıs 2017 Salı

Söz: İnsan mı yedin, insafsız!


Bazen sadece güçlü olmak yetmez. Bazen, sadece güçlü görünmek de yetmez. İnsan elbet kırılır, dağılır. Elbet, güçsüz kalır. Nasıl, ne şekilde olacağını bilmediği bir ölüme yürürken dahi gözü kapalı olabilenlerse belki vurdumduymaz gibi görünür ama söz konusu vatan olduğunda bir kahramandır... Yavuz iki bölümdür gözü kapalı ölüme yürüyor. İki bölümdür, ölümle kucaklaşmaya ramak kalmışken gözünü dahi kırpmıyor ve o orada öylesine vakur durdukça, onun yerine biz deliriyoruz ekran karşısında...