Beklenen Kral

26 Aralık 2017 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Aşktan kaçmak öyle kolay değil Ferhat...


Her şeyden vazgeçip gidebilmek gerçekten kolay mıdır? Arkanda sevdiğin herkesi bırakarak, bir daha dönmeme fikriyle gitmek mümkün müdür?.. Peki ya sevdiğini gönderebilmek? Arkasından göz yaşı dökmeden vedalaşmak nasıldır? Başkalarının mutluluğu için mutsuz olacakken, nasıl çekip gitmesine izin verir ki insan? Ani bir fren sesi gelmez mi, kolundan tutup da sevdiğine "Gitme!" diye haykırmaz mı gerçek bir aşık? Ferhat sen Namık böyle olsun istiyor diye, artık laf etmesin diye, kendini yeniden ona kanıtlayabil diye gerçekten gönderebilecek misin Aslı'yı sensizliğe? Hadi canım, inanmam...

25 Aralık 2017 Pazartesi

Ekrandan Haberler - 18-24 Aralık 2017


Haber Başlıkları
- Dolunay (Final)
- Siyah Beyaz Aşk (Kadroda bir ayrılık)
- Fazilet Hanım ve Kızları (Şili'de)
- Söz (Büyük gerçeğin Mavi sesiyle acıya dönüşü)
- Çi (Son sezon mu?)
- Adı: Zehra (İlk tanıtımı yayınlandı)
- Sen Anlat Karadeniz (İlk tanıtım yayınlandı)
- Yuvamdaki Düşman (Çekimlerine başlandı)
- Vizyondaki filmler ne kadar izlendi? (Ayla, Yol Arkadaşım, Mutluluk Zamanı, Sen Kiminle Dans Ediyorsun?,  Kardeşim Benim 2, Aile Arasında, Maide'nin Altın Günü, Öteki Taraf, Poyraz Karayel Küresel Sermaye)
- Tolgshow (Başlıyor)
- Mesut Yar'la Laf Çok (Yakında başlıyor)

Dolunay: Başarılı performansların yaşattığı dizi...


Aşk, bazen insanın mutsuz olacağını bile bile arkasına bakmadan kaçtığı bir duygu olabilir mi gerçekten? Ne yaptığını bilmeden, düşünmeden hareket etmesinin sonucu mudur yoksa tamamen başına gelenler? Kim mutluluğu elinin tersiyle iterek, kendisine yeni bir huzur ortamı yaratabilmiş ki? Kim, kendini mutsuzluğa hapsettiği için takdir görmüş? Neden, kaçmak Nazlı? Kim, aşktan kaçmanın hayrını görmüş?..

22 Aralık 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Orda, bir çift var uzakta... Unuttunuz galiba?


İnsan hayatına bazı yaşananların etkisi çok büyük olabiliyor. Mesela bir savaşın tam ortasındayken, mutlu bir hayat sürebilmenin çok da mümkünatı olmadığı mâlum. Tabii eğer düşman safında değilseniz... Bir de düşman safında olmak zorunda kalan ama eziyet edilen tarafla gönül bağı kurmayı başaranların olduğu bir kısım var. En çok derbeder olanlardan birisi de bu kısımda yer alanlar. Vicdanlarına binen yükse tarif edilemez. Zira birebir tüm eziyetlerin içerisinde yer alıyorlar. Atılan her adımdan esef duyuyorlar ancak kimseye karşı gelemiyorlar. Elbette bu durum sonsuza dek süremez, sürmüyor da. Haklı olan, ezilen ve örselenen için bir şeyler yapmak şart oluyor. Sonra seninle aynı düşünenleri bir araya toplamaya başlıyorsun. Ve başka bir mücadeleye adım atılıyor. Artık hem savaşıyorsun hem de savaş bitsin diye uğraşıyorsun. Pes edecek noktaya sürüklendiğin her seferinde, gözlerinin önüne deniz gibi masmavi iki göz geliyor; mücadelene yeniden sıkı sıkıya tutunuyorsun...

21 Aralık 2017 Perşembe

Meryem: Siz neden #SavMer'e kısacık mutluluğu bile çok görüyorsunuz?


Herkesin acısı kendine. Herkesin yanan kalbi de, öyle. Kimse kimse için bedel ödemek zorunda değil demiştim geçtiğimiz yorum yazımda, bu da aynı hesap bir yerde... Ancak şunu da unutmamak gerek, acılar paylaşıldıkça azalır. Yoksunluklar, sadece derman bulunduğunda giderilir. Yani evet, herkesin acısı kendinedir ama dinmesi için sevgi gerekir. Kimse acısının içerisine gömülerek çözüm yolu yaratamaz. Kimse, böyle mutluluğu yakalayamaz... Hangi karakter için yazdım peki bu giriş bölümünü? Okuduğunuzda gözünüzün önüne sadece bir tanesi gelmedi değil mi? Zira hem Burcu hem Meryem hem de Güçlü acılarının içerisine gömülmüş vaziyette yine...